Omuzlarınızı ezen, sizi toprağa doğru çeken zaman’ın korkunç ağırlığını duymamak için durmamacasına sarhoş olmalısınız. Ama neyle? Şarapla, şiirle ya da erdemle.
Ah, siz, sonsuzcasına uzanan yollar! Ne güzelsiniz! Kaç kez boğulmak, yok olmak üzereyken size sarıldım, sonsuz cömertliğinizle çekip çıkardınız, kurtardınız beni! Bütün o büyüleyici düşlerimi, ozanca hayallerimi hep sizlerleyken yaşadım!
Hayatı boyunca sevgi açlığı çekmişti. Sevgiye hasretti. Varoluşunun temel talebiydi sevgi. Ama hiç sevgi görmemiş ve zaman içinde katılaşmıştı. Sevgiye ihtiyaç duyduğunu fark etmemişti bile. Şimdi de bilmiyordu bunu. Sadece sevginin nasıl ifade edildiğini görmüş, yüreği hoplamış ve ne kadar güzel, yüce ve muhteşem bir şey olduğunu düşünmüştü.