Akış
Ara
Keşfet
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Alışveriş
Keşfet
Kitaplar
Yazarlar
Okurlar
Kitap Türleri
Dergiler
Çevirmenler
İncelemeler
Alıntılar
İletiler
1000Kitap Android UygulamasıÜCRETSİZ – Google Play'den indirin
1000Kitap iOS UygulamasıÜCRETSİZ – App Store'dan alın
ŞartlarGizlilikTopluluk KurallarıHakkımızdaReklam VerinİletişimKütüphanecilerDizinlerÇerez Politikası
©2024 · 1000Kitap Web Uygulaması · 2.38.12
N
N
@Gaiptenses
84 okur puanı
Ocak 2022 tarihinde katıldı
Şu anda okuduğu kitap
Dünya var olduğundan bu yana gençliğe yapılan, ince ince, gaddarca dokunmuş işkencelerin romanı! Okurken öfkelendiğimiz anti-kahramanların her biri bizim yaratımız. Tüm kötülükler, yetişkinlerin mahsülü. Çünkü gençlik, yalnızca anahtarının bizim elimizde olduğu kurmalı bir oyuncak… Biz yönlerini nereye tayin edersek oraya toslayacak otomatik bir portakal. Ya kendimizi adam ederiz ya da aynadaki görüntümüzden şikayet ederiz! Seçim bizim…
“Herkes seni bizzat kendi kadar tanır Efruzcuğum. Bugün hiç kimse sana yabancı değildir. Çünkü sen, hepimiz değilsen bile hepimizden bir parçasın.” sözleriyle özetlenen bir eser olmuş aslen fakat ben yine de birkaç kelam etmeden duramayacağım. Zamanenin Levantenlerine ait kıyafetleri Efruz Bey’e öyle özenle giydirmiş ki üstadım, vallahi mizahı tadından yenmiyor. Döneme buradan bakmak ve maalesef o kokuşmuşluğu bugün de buram buram duymak yüreğimizi sızlatsa da hakikatin ekmeği acıdır dostlarım. Yüksek idrakınıza sığınarak söylüyorum; vakit, tatlı ekmekleri çöpe atma vaktidir. Şiddetle tavsiyemiz!..
Elizabeth Zott, üzümlü kekim… Hayranlığımı nasıl dile getirsem bilemiyorum. Romanın ilk cümlesinden son cümlesine kadar olan tüm süreçte yüreğim ağzımdaydı. Bir kadının başına daha kötü ne gelebilir ki diye düşündüm, sonra daha kötüsü geldi. Müthiş bir iradenin ve dört başı mamur bir mücadelenin manifestosunu okuduk. Yer yer öfke nöbetlerinin, yer yer de galeyana sürüklenmelerin yaşandığı inanılmaz bir serüvendi. Şair iyi kitaplar okumayı ‘iyi yaşamak’ diye nitelemiş, hakikaten geçirdiğim en güzel haftalardan biriydi. Calvin ve Elizabeth’in kimyasını yarıda keserek her ne kadar kalbimizi yasa boğduysa da yazar, ölen bir adam ancak bu kadar güzel yaşatılabilirdi mesajını da zihinlerimize kazıdı. Mad’e gelince Tanrı’nın lütfu dedikleri böyle bir şey olsa gerek :) Dünyanın en tatlı, zaman zaman en münasebetsiz çocuğu keşke seni kollarıma alabilsem…
Okur Takip Önerileri
Bir serüvenin daha sonuna geldik. Serinin dördüncü kitabında Hıristo hariç meseleyi tatlıya bağladı Yaşar Kemal. Serüven boyunca kimi ağladık kimi güldük kimi hiddetlenip lanetler okuduk.. Dizinin her bir sayısında adım adım gezdik Anadolu’yu. Yer yer yapılan mitolojik atıflar inanılmaz bir tat verdi. Efsanevi bölümler ise uygarlıkların kültürel zenginliğini her anlamda gözler önüne seriyor. Yaşar Kemal’in hümanist yaklaşımının zirvesini bu seride yaşadık kanımca. Bir de Poyraz Musa’yı uzun yıllar unutamayacak gibiyim :) Muhakkak okunmalı efendim.
Vermek istediği evrensel mesaj noktasında her ne kadar yazara katılmasam da gerek dil ve üslubu gerek kurgusu yönüyle takdire şayan bir eser. Atticus tasavvufî bakış açısıyla tam bir insan-ı kamil portresi çiziyor. İlkel ya da ehlî fark etmeksizin herhangi bir nefsî duyguya sahip olan canlının duyumsayamayacağı ölçüde bir sevgi barındırıyor içinde. Hayran olmamak elde değil. Fakat son demde öyle bir vurgu yapılıyor ki işte burada Atticus’un ne için mücadele verdiğini, neye direndiğini ve aslında iyilikte ısrarının hangi sınırlar çerçevesinde devam edeceğini ya da etmeyeceğini bize şu cümle ile ifade ediyor: “İstediğin kadar saksağanı vur vurabilirsen ama unutma, bülbülü öldürmek günahtır.” Velhasıl öldürmeyin bülbülleri.. Okunur efendim.
