Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Atalay Özer

Bizi sadece duygusal olarak tatmin olduğumuz yüce haz ilgilendirir. Bir gün bu dedikodularla yıpranmaya başlasak bile, aslında önemli olan tek şeyin kendi yüce mutluluğumuz olduğunu, diğerlerinin ne düşündüklerinin önemli olmadığını, mutsuz olma ihtimalimizin düşünülemez olduğunu unutmamalıyız. Mutluluğumuzu bizden başka biri sağlayamaz. Ayrıca, mutlu da olsak mutsuz da olsak bu sadece bizi ilgilendirir. Bizim özgül düşünce ve davranışlarımız, özgür irademiz nedeniyle tamamen bize aittir. Bu insana verilen bir lütuftur.
Reklam
Yapılabilecek onca şey varken yapmamak deliliktir, ne istiyorsak yapmalıyız.
İşlenen suçtan pişmanlık duymak yerine tam anlamıyla tatmin olunmalıdır; o halde, sonuçlara karşın acı duymanın ne anlamı var? Böyle bir durumda, kötülükten duyulan pişmanlık kötülük yapılan kişiyi, yapan kişinin kendinden çok sevdiğini gösterir ve böyle bir şey olamayacağı için çekilen acıların anlamsızlığı, ne kadar aptalca olduğu açıkça ortaya çıkmaktadır, tam tersine kişi kendine duyduğu sevgiden dolayı yaptığı kötülüğün tadına varmalı, zevk almalıdır. Bu nedenle de dünyada pişmanlığın özürü yoktur.

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
Kendilerine, ne kadar güzel olursa olsun erdemin, kötülüğe karşı savaşmak için fazla zayıf kaldığında, içinde yer alacağımız en kütü durum haline dönüşebileceğini ve her şeyin tamamen yozlaştığı bir çağda, en güvenli olanın diğerleri gibi davranmak olduğunu itiraf etmeyecekler midir?
Gururlananlar, bilgelere alay, aptallara hayranlık konusu, dalkavuklara ise ganimet ve yem olurken, kendilerine ve boş gururlarına köle olur.
Sayfa 237Kitabı okudu
Reklam
Diken ve böğürtlen çalısı, doğaları öyle işlediğinden, batar ve delicidir.
Geçmiş gitmiş olan eski haline getirilemez, oysa sağduyulu kimseler dikkatlerini şimdiki ve gelecekteki işlere verirler.
İnsan doğasına yavaş yavaş sızan intikam, çok kesin yasalarla tümden yok edilmesi gereken vahşi bir adalettir.
Vicdanların baskı altına alınmasını ve zorla yönetilmesini öğütleyenler aslında şahsi arzularını bu inancın altına saklar ve bunu kendi menfaatleri için isterler.
İnsanlar, kendi kafalarına göre, öyle değersiz karşı çıkışlar sergiliyor ve onları yeni kelimelerle biçimlendirip mutlak ve değişmez kılıyor ki, sonunda anlam sözü yönetmesi gerekirken, söz anlama hükmeder hale geliyor.
Reklam
Doğru yoldaki topal bir adam, yolunu şaşırmış bir koşucuyu alt eder. Yanlış yolda koşuyorsan, ne kadar hızlı ve iyi olursan, o kadar yanlış yol alacağın besbellidir.
Eğer şimdi değersizsem ilerde de değersiz olacağım, ama ileride değerli olacaksam, şimdi de değerliyim. Çünkü mısır mısırdır, her ne kadar kentliler ilk bakışta onu ot sansalar da.
Sayfa 140Kitabı okudu
İnsanda öyle bir je ne sais quoi (tanımlanamayan bir özgü niteliği) olmalı ki, dilini tutsun ama eyleme geçsin - konuştuğunda bile bir sakınması olsun... Yineliyorum: Onu doğrudan doğruya eyleme sürükleyen bir içsel sessizliği olsun. İnsan ancak bu yolla büyük şeyler başarır. Neden mi? Çünkü 'ne olursa olsun' diyen bir duygu vardır içinde. Yalnızca çalışır -sonrası ne? Kimbilir-
Sayfa 128Kitabı okudu
De­ğişmelisin, evet, ama genel bir yenilenme olmalı bu, eskinin bir tekrarı değil. Geçmişte yaptıkların yanlış değildi, hayır. Geçmişte olduğun gibi olmak zorundaydın; o geçmiş doğruydu. Ama bu demek midir ki o geçmiş yalnızca bir hazırlık, bir temel, bir tür eğitim olamaz? İlle de yaşamının kesin çizgisi olması gerekir mi? Bence ilk dediğim doğru.
Sayfa 125Kitabı okudu
Yaşamı hakkında herkes kendisi karar vermek zorunda.
Sayfa 118Kitabı okudu
325 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.