Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

I eat books

I eat books
@Geniusss
Sabitlenmiş gönderi
Evren gerçekte uzamsal açıdan sonsuzsa veya sonsuz sayıda başka evren varsa, bir yerlerde düz ve düzgün tarzda başlamış bazı geniş bölgeler de var olacaktır. Bu sürekli daktilo tuşlarına basan ünlü maymun sürüsü hikayesine biraz benzer: Yazılanların çoğu anlamsız olacaktır, ama çok nadiren ve tamamen şans eseri Shakespeare'in sonelerinden biri yazılır. Benzer biçimde bizim evrende şans eseri düz ve düzgün şekillenen bir bölgede yaşıyor olmamız mümkün mü? İlk bakışta bu hiç olası değil gibi görülebilir, çünkü böylesi düz bölgeler sayıca kaotik ve düzensiz bölgelere göre çok azdır. Ancak galaksi ve yıldızların sadece düz bölgelerde biçimlendiğini ve sadece bu bölgelerde bizim gibi kendisini çoğaltabilen ve "evren neden böyle düzgün?" sorusunu sorabilen karmaşık organizmaların gelişimine uygun koşulların olduğunu düşünelim. İşte bu antropik ilke dediğimiz ilkenin bir uygulamasıdır, özlü ifadesiyle: "Evreni bu biçimde görüyoruz çünkü varız."
Sayfa 157 - Alfa Yayınları, 50. Baskı, 2012Kitabı okudu
Reklam
72 syf.
7/10 puan verdi
·
Beğendi
·
11 günde okudu
Tersi ve Yüzü
Tersi ve YüzüAlbert Camus
8/10 · 5,4bin okunma

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
Bana kucağını açan biri olsaydı, çocuklar gibi ağlayabilirdim.
Sayfa 32 - Can YayınlarıKitabı okudu
“Ve bundan başka ne yarar sağlamak isteyebiliriz ki yolculuktan? İşte takıp takıştırdığım her şeyi atmışım üzerimden. Yazıtlarını okumasını bilmediğim kent, bildik, alışılmış hiçbir şeyin takılmadığı garip harfler, ne konuşulacak bir dost, ne sıkıntımı giderecek bir eğlence. İyice biliyorum: hiçbir şey beni yabancı bir kentin gürültüleri gelen bu odadan çıkarıp bir yuvanın ya da sevilen bir yerin daha güzel ışığına götürmeyecek. Seslensem, bağırsam mı? Yabancı yüzlerdir belirecek olan. Kiliseler, altınlar ve buhur, hepsi de, hepsi de, her nesnenin değerini iç sıkıntımın verdiği günlük bir yaşama atıyor beni. Ve işte alışkanlıkların perdesi, devinimlerin ve sözlerin yüreği uyuşturan, rahat örgüsü, ağır ağır açılıyor, kaygının solgun yüzünü gösteriyor en sonunda. İnsan kendi kendisiyle karşı karşıyadır artık: hadi mutlu olsun da görelim! Gene de yolculuk bu yanıyla aydınlatır insanı. İnsanla nesneler arasında büyük bir uyumsuzluk doğar. Direnci azalmış olan bu yüreğe, dünyanın müziği daha kolay girer. Kısacası, bu büyük yoklukta, en ufak bir yalnız ağaç görüntülerin en tatlısı, en çabuk silineni olur. Sanat yapıtları ve kadın gülümsemeleri, topraklarına dikilmiş insan soyları ve yüzyılların özetlendiği anıtlar, yolculuğun oluşturduğu içlendirici ve duyarlı bir görünümdür. Sonra gün sonunda, bir kez daha, içimde ruh açlığı gibi bir şeyin oyulduğu bu otel odası.”
Sayfa 30 - Can YayınlarıKitabı okudu
Reklam
İçinde kendi kendim olmaktan çıktığım bu gece nereye kadar gidecek? Basitlik sözcüğünün tehlikeli bir niteliği var. Ve ben bu gece yaşamın belirli bir saydamlığı karşısında artık hiçbir şeyin önemi kalmadığı için ölmek istenebilmesini anlıyorum. Bir insan acı çeker, mutsuzluk üstüne mutsuzluğa uğrar. Katlanır bunlara, yazgısını benimser, iyice yerleşir içine. Saygı görür. Sonra, bir akşam, hiç: bir zamanlar çok sevdiği bir dostuna rastlar. Dostu biraz dalgın konuşur onunla. Evine dönünce, adam kendini öldürür. Sonra gizli dertlerden, bilinmeyen dramdan söz edilir. Hayır. İlle de bir neden gerekirse, dostu kendisiyle dalgın konuştuğu için öldürmüştür adam kendini. Böyle işte, dünyanın derin anlamını duyar gibi olduğum her seferde, onun basitliği şaşırttı hep beni...
Sayfa 24 - Can YayınlarıKitabı okudu
...çünkü akşam şimdi, hüzünlü bir saat, ışıksız gökte de belirsiz bir arzuya benzer bir şey var. Yeniden bulunan her devinim bana beni gösteriyor. Bir gün bana “Yaşamak öylesine güç ki!” demişlerdi. Söylenişi de aklımda. Bir başka kez de biri “En kötü yanlış acı çektirtmektir,” diye mırıldanmıştı. Her şey bitti mi yaşam susuzluğu sönmüştür. Bu mudur mutluluk dedikleri? Bu anılar boyunca ilerlerken her şeye aynı sessiz giysiyi giydiririz, ölüm de renkleri soluk bir tuval gibi görünür. Kendi kendimize döneriz. Sıkıntımızı duyarız, böyle daha çok hoşlanırız kendimizden. Evet, mutluluk belki de budur, acımalı mutsuzluk duygumuzdur.
Sayfa 21 - Can YayınlarıKitabı okudu
Uzlaşmıyor mu bütün bunlar? Ne güzel gerçek ya! Sinemaya gitmek için bırakılan bir kadın, artık sözleri dinlenmeyen bir yaşlı adam, hiçbir işe yaramayan bir ölüm, sonra, öbür yanda, dünyanın tüm ışığı. Ne çıkar, insan her şeyi kabul ettikten sonra? Birbirine benzeyen, gene de farklı üç yazgı söz konusu. Ölüm herkesin başında, ama herkesin ölümü kendine göre. Olsun, güneş gene de ısıtıyor kemiklerimizi.
Sayfa 20 - Can YayınlarıKitabı okudu
Ama yaşam umudu yeniden doğmayagörsün, insanoğlunun çıkarları karşısında Tanrı’ nın bir ağırlığı kalmıyordu.
Sayfa 16 - Can YayınlarıKitabı okudu
önsöz'den
İnsan bana yürüyen bir adaletsizlik gibi görünür bazı
Sayfa 13 - Can YayınlarıKitabı okudu
Reklam
önsöz'den
Bu sayfalarda, biraz da tumturaklılığa kaçarak “Yaşama umutsuzluğu yoksa, yaşama aşkı da yoktur,” diye yazmıştım. O sırada ne denli doğru söylediğimi bilmiyordum; gerçek umutsuzluk zamanlarından geçmemiştim daha. Bu zamanlar geldi ve bende ölçüsüz yaşama isteğinden başka her şeyi yıkabildi.
Sayfa 13 - Can YayınlarıKitabı okudu
I eat books
Bir kitabı okumayı düşünüyor
Temmuz Gelincikleri
Temmuz GelincikleriSylvia Plath
7.2/10 · 218 okunma
1.441 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.