Bu kitabı hak ettiği ölçüde tanımlayabilecek ne bir kelime bulabilirsiniz ne bir cümle... Ana karakter yeraltı adamı ise adeta yalnızlığın ve tuhaflığın ete kemiğe bürünmüş halidir diyebiliriz. Dostoyevski'nin okurken içimizdeki en büyük adilikleri yüzümüze sertçe çarptığı karakterlerden yalnızca biridir. Bir sonraki adımını kestirmenin imkansız olduğu, mutluluğa ulaşabilecekken onu elinin tersiyle iten tuhaf bir adamdır kendisi. Ama o adeta içimizden biridir, her şeyi bizden bir parça bulundurur. Bizim içinde yaşadığımız toplum ve hayatın gerekliliği olarak bastırdığımız ya da bastırmaya çalıştığımız duyguların vücut bulmuş halidir. Yeraltı adamını yaptıkları ve tuhaflıklarıyla yargılamayın çünkü o biziz. Biz de onun gibi hastayız.