Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Enes Genç

Enes Genç
@Gncenes
İnsan olan onuruyla yaşar.
Ve özgürlük aslında insanların almaktan hoşlanmadığı bir armağandı. The Dark Valley 1:48,20
Reklam
Mehmet Ali Paşa bir bakıma tarih boyu Mısır’a hükmeden yabancı hükümdarlardan biriydi. Mehmet Ali, Osmanlı Devleti’nin otoritesini kaybettiği bir zamanda Mısır Valiliği‘ni oldu bittiyle ele geçirdi ve otoritesini sağlamlaştırdı, yani kölemen beylerin ortadan kaldırdı. Yabancı kökenli beylerin hepsinin yerine de Mısır’ın diktatörü valisi oldu. Ordu’yu modernleştirip şeker ve kumaş sanayilerini kurdu, sulama sistemini düzene koyup tarımı geliştirdi. II.Mahmut’un tam başarmadığı bir işi tamamladı. Vakıf arazilerini devlet kontrolüne, miri tasarruf altına aldı ve yönetimini merkezleştirdi. Avrupa’ya öğrenci gönderdi; giden öğrencilerden et- Tahtavi gelecekte Arap ulusçuluğunun kuramcılarından olacaktı.
Sayfa 62 - TimaşKitabı okuyor
Mehmet Ali Paşa kesinlikle Arap ulusçuluğunu temsil etmez. Arap ulusçuluğuna hayat veren bir yönetici hiç değildir. Egemenliği altındaki Mısır’ın, Suriye ve Filistin’in Arap halkını yönetme biçimi de 19. yüzyıldaki modern bir devletin hak ve kanun düzeniyle ve anlayışıyla bağdaşacak gibi değildi. Rastgele toplattığı binlerce insanı çölde yürütüp içlerinden asker seçtikten sonra gerisini cebren İskenderiye-Nil arasındaki Mahmudiye cetvelinin (kanal ) inşasında çalıştıran bir despot, Suriye ve Filistin halkını ağır vergilere boğan kanun tanımaz bir yöneticiydi.
Sayfa 62 - TimaşKitabı okuyor

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
1831-1839 arasında Mısır, Filistin, Suriye ve Hicaz’da egemen olan Mehmet Ali, sanılır ki bütün Arabistan’da kurduğu egemenlik ve giriştiği reformlarla modern bir Arap devletinin temellerini atacaktır. Oysa gelişmeler hiç de bu yönde olmadı ve işgal ettiği Arap memleketleri Mehmet Ali yönetiminden sonra 1918’e kadar tarihlerine Osmanlılarla birlikte kaldıkları yerden devam ettiler.Mehmet Ali Paşa Osmanlı Rumelisinden bir derebeyinin dünya görüşüne sahipti. Bütün yetenek ve başarılarına rağmen bu çerçevenin dışına çıkabilmiş değildir.
Sayfa 61 - TimaşKitabı okuyor
1830’da Polonyalılar ve 1848’de Avusturya’ya karşı ayaklanan Macar ve Polonezleri kanla boğan Avusturya ve Rusya, balkan halklarının bağımsızlığının candan destekleyicisi görünüyorlardı.
Sayfa 57 - TimaşKitabı okuyor
Reklam
Osmanlı İmparatorluğu’nun dağılışı eski Avrupa’nın da yıkımını hazırlayacaktır.
Sayfa 57 - TimaşKitabı okuyor
Nihayet mutlakiyetçi devletin en gerekli örgütlerinden biri olan posta örgütü kuruldu, ilk anda Üsküdar - İzmir arasında kurulan posta istasyonları her yere yayılmaya başladı.
Sayfa 55 - TimaşKitabı okuyor
Takvim-i Vekayi ile Türkçe gazetecilik başlamış ve devlet bir basın organı aracılığıyla tebasıyla ilişki kurmuştur. Bu girişim büyük Petronun yüzyıl önce çıkardığı Vedemosti gazetesiyle biçim ve öz olarak büyük benzerlik içindedir.
Sayfa 54 - TimaşKitabı okuyor
Devlet, kamuoyunu biçimlendirmek için Avrupai yöntemlere başvurdu. Klasik devirdeki gibi şehirlerin meydanlarında okunan fermanlar, yasakmameler veya camiler’de verilen vaazlar, halkı devlet adına ekileyecek propagandayı yapmakla görevli duagular, şeyhler, seyyidler yerine gazete kullanılmaya başlandı. 1831 sonbaharından itibaren Takvim-i Vekayi çıkarıldı.
Sayfa 54 - TimaşKitabı okuyor
Toplumların belirli bir olgunluk veya sarsıntı çağında, tarihi yaratan fertlerinin ortaya çıkması pekala mümkündür. Bir toplumdaki değişme süreci bütün kurumları sarsmaya başlamışsa, büyük adamın etkin olacağı ortam olmuş demektir.
Sayfa 45 - TimaşKitabı okuyor
Reklam
16. yüzyılın sonunda Türkiye’ye gelen bir Alman Seyyah, Ayasofya’da sultan II.Selim’in türbesinde onun yanı başında yatan ve kimisi bebekken katledilen şehzadelerin tabutlarına bakıp, “Dünyada nasıl bir güneş varsa, Türklerin de bir hükümdarı ve efendisi vardır” der.
Sayfa 42 - TimaşKitabı okuyor
Devletin ilk yüz elli yılında Çandarlılar, 17. yüzyılda Köprülüler ailesinin üyeleri adeta taht sahibi sadrazamlar olarak hükümdarları zaman zaman gölgede bırakmışlardı.
Sayfa 40 - TimaşKitabı okuyor
IV. Mustafa saltanatı kurtarmak için amcaoğlu III.Selim’in ve kardeşi Veliaht Şehzade Mahmud’un idamını emretti. Dışarıda Rumeli askeri kapıları zorlarken, sarayın içinde bir kovalamaca başlamıştı. III. Selim cellatlarıyla boğuşarak katledildi.
Sayfa 40 - TimaşKitabı okuyor
19. yüzyıl bütün Osmanlı camiasının en hareketli, en sancılı, yorucu, uzun bir asrıdır; geleceği hazırlayan en önemli olaylar ve kurumlar bu asrın tarihini oluşturur.
Sayfa 37 - TimaşKitabı okuyor
Osmanlı modernleşmesi otokratik bir modernleşmedir, iç ve dış gelişmeler, hayatının son kırk yılında imparatorluğu bu otokratik modernleşmeden anayasal bir monarşiye kadar sürükledi, imparatorluk genç Cumhuriyete parlamento, siyasal parti kadroları, basın gibi siyasal kurumları miras bıraktı. Cumhuriyetin tabipleri, fen adamları, hukukçu, tarihçi ve filologları son devrin Osmanlı aydın kadrolarından çıktı.Cumhuriyet ilk anda eğitim sistemini, üniversiteyi, yönetim örgütünü, mali sistemini imparatorluktan miras aldı. Cumhuriyet devrimcileri bir ortaçağ toplumuyla değil, son asrını modernleşme sancılarıyla geçiren imparatorluğun kalıntısı bir toplumla yola çıktılar.
Sayfa 37 - TimaşKitabı okuyor
3.082 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.