Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

derinbook

derinbook
@GozdeKigan
Instagram @derinbook
128 syf.
·
Puan vermedi
Kitaplığıma Erich Fromm’un Sevme Sanatı adlı iki gözümün çiçeği biricik kitabıyla başlamak istedim. Bir kere değil en az 10 defa okunması gerekiyor. Sevmeyi öyle güzel anlatıyor ki “keşke çok çok daha erken tanışsaydım seninle eyy kitap” dedirtiyor insana. Şu yazdığı çok hoşuma gitti mesela; “Annelerin çoğu süt verirler, ama buna pek azı bal da katabilir. Çocuklar ve büyükler arasında yalnız “süt” emenlerle, “sütle bal” emenleri ayırmak hiç de zor değildir.” diyor kendileri öyle doğru ki! Kitabın her cümlesi başyapıt gibi. Bulması biraz zor kitabı, ama arayan bulur diyelim. Freud ile bir çekişme halinde yazarımız, sürekli bir canım freudumu yerme halleri ama yedirmeyiz Mesela Hitlerin hem Sadist aynı zamanda mazoşist olduğunu çok güzel anlatmış. Ben çok sevdim sevmeye aşık biri olarak, sizi bilemeyeceğim. Sevmeyi öğrenin anacığım diyerek sosyal mesajımı verip gidiyorum
Sevme Sanatı
Sevme SanatıErich Fromm · Altın Post Yayıncılık · 201218,5bin okunma
Reklam
304 syf.
·
Puan vermedi
Mesela; ortada hiçbir sebep yokken sebepsizce umutsuzluğa kapılıp, adlandıramadığınız duygular hissettiğiniz oluyor mu? Ya da kendinizi bir boşluğun içerisindeymiş gibi çaresiz hissettiğiniz, çaresi aslında çok basitken ve bunu bildiğiniz halde harekete geçemediğiniz, sadece hissizce beklediğiniz zamanlar?? Oluyor diyorsanız bu kitabı kesinlikle
Boşluk Hissi
Boşluk HissiJonice Webb · Sola Unitas Yayınları · 20212,626 okunma
512 syf.
·
Puan vermedi
·
Beğendi
Mary Stuart, altı günlükken İskoçya Kraliçesi, altı yaşındayken Avrupa’nın en güçlü prenslerinden birisi olan, İlgiltere veliahtı IV. Edward’ın nişanlısı ve on yedi yaşındayken Fransa Kraliçesi olur. Ama hayat her zaman göründüğü gibi toz pembe olmaz. Tahtını koruyabilmek için çok mücadele ve kayıplar vermek zorunda kalır. Ve en büyük düşmanı olan İngiltere Kraliçesi I. Elizabeth’e sonunda teslim olur ve 19 yıl sürecek hapis hayatı başlar. Her zaman enleri yaşar; ya en zirve, ya da en dip. Okuduğum en güzel ve en akıcı biyografilerden bir tanesi. Öyle bir hayat ki, küçücük bir çocuğun doğduğu an başlayan, aslında rüya gibi görünen ama onun felaketi olan yazgısı, ölümüne kadar ona çok büyük oyunlar oynar. Hayatı, güzelliği, gücü, soyluluğu ve kültürü; onun dünyanın sonuna kadar konuşulmasının ve hakkında daha bir çok filme ve kitaba konu olacağının göstergesi. Tarih hakkında sıkılmadan bir şeyler öğrenmek isterseniz tam size göre. Tek Mary hakkında değil I. Elizabeth ile ilgili de çok fazla ayrıntı ve bilgiye sahip, Stefan Zweig’in kaleminden çıkmış harika bir kitap. Okuyun derim
Mary Stuart
Mary StuartStefan Zweig · Can Yayınları · 2019744 okunma

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
728 syf.
·
Puan vermedi
Nazi Almanyası ile ilgili filmler, belgeseller veya kitaplar okuduğumda aklımda; bunca masum insanlara bu işkenceler, yaşattırılırken, Alman halkı neredeydi? Yıllarca komşusu olan Yahudi dostu, sorgusuz sualsiz evlerinden alınıp, kamplara gönderilirken nasıl olur da ses çıkartmadı? Nasıl bu kadar duyarsız oldular? diye hep bu sorular vardı. Ama bu
Herkes Yalnız Ölür
Herkes Yalnız ÖlürHans Fallada · Hece Yayınları · 2017412 okunma
288 syf.
·
Puan vermedi
Okuduktan sonra hayata biraz daha pozitif bakmanıza sebep olduğu bir gerçek. İnanarak okumanız şartıyla. Bence şu örneği çok şeyi açıklıyor. Bilincimiz bir geminin kaptanı gibidir. Kaptan gemiyi nereye götürmek isterse oraya yönlendirir. Tek yapması gereken komut vermektir. Komutu alan ve sorgusuz sualsiz komutları yerine getiren
Bilinçaltının Gücü
Bilinçaltının GücüJoseph Murphy · Koridor Yayıncılık · 200912bin okunma
Reklam
136 syf.
·
Puan vermedi
Kahramanımız Prospero; kültürlü, iyi eğitimli, sanattan anlayan, yeniliklere ve yüksek fikirlere her zaman açık, kitaplarıyla var olan, kendini sürekli geliştirmeye adamış ve doğa üstü yetenekleri olan Milano Dükü. Kardeşinin ihaneti ve Napoli Kralı Alonso’nun da bu ihanete desteği ile birlikte tahtı elinden alınır ve 3 yaşındaki kızı Miranda ile beraber bir teknede denize bırakılarak, ölüme terk edilirler. Gelelim günah keçimiz olan Caliban’a. Babası şeytan, annesi Sycorax adında bir cadıdır. Annesi Sycorax ölünce, yaşadığı bu ada oğlu Caliban’ a kalır. Adanın sahibi artık Caliban’dır. Prospero bir şekilde hayatta kalır ve yolu kızıyla beraber, Caliban’ın yaşadığı bu adaya düşer. Adaya geldiğinde Caliban’ı bulur ve ona sahip çıkar! Caliban ona adada ne varsa hayatta kalmayı sağlamak için, hepsini gösterir. Prospero’da ona ilk zamanlar sevgisini verir, konuşmayı öğretir onu eğitmeye çalışır. Bir zaman sonra adanın hükümdarı artık Prospero olur. Kızına tecavüz etmeye kalkıştığını söyleyerek Caliban’ı cezalandırır ve büyüleri sayesinde onu bir kayaya hapsederek esiri ve kölesi!!! Yapar. “Caliban ve Prospero" derin anlamları olan iki müthiş karakter. İntikam almak mı ? Affetmek mi? Kitabı okuyarak cevabınızı alabilirsiniz. "THE TEMPEST "William Shakespeare’in yazdığı son solo eser diye bilinmektedir ve Prospero’yu kendi ile özdeşleştirdiği söylenir. Kesinlikle okunması gerekenlerden.
Fırtına
FırtınaWilliam Shakespeare · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 20196,1bin okunma
304 syf.
·
Puan vermedi
·
Beğendi
Hayattaki en büyük keyfi “Kelebek Koleksiyonu” yapmak olan, ciddi derecede kişilik bozukluğu olan, asosyal, hiç bir arkadaşı olmayan, ailesini çok küçük yaşlarda kaybetmiş ve ömrünü halasının yanında geçiren, ortadan kaybolsa yokluğu asla anlaşılmayacak silik bir karakter olan Frederick. Frederick kumardan çok yüklü miktarda para kazanır. Fakir
Koleksiyoncu
KoleksiyoncuJohn Fowles · Ayrıntı Yayınları · 20208,3bin okunma
688 syf.
·
Puan vermedi
·
Beğendi
Okuduktan sonra, belli bir süre kabuslar görmenize ve benim gibi hafif paranoyak bir kişiliğe sahipseniz, atak geçirmenize neden olabilecek bir kitap. Bendeki yan etkileri bunlar olmuştu. "The Truman Show" izleyenler bilir. Hayatınız bir film sahnesi siz de o filmin başrolüsünüz ama haberiniz yok. Tam olarak böyle bir
Büyücü
BüyücüJohn Fowles · Ayrıntı Yayınları · 20242,176 okunma
480 syf.
·
Puan vermedi
John Fowles’in 19. Yüzyıl Victoria Dönemini yerden yere vurduğu ve bir erkek tarafından kaleme alınmış olmasına rağmen buram buram feminizm kokan kitabı. Fowles’in hikayeyi yazarken aralarda, size bunun bir hikaye olduğunu hatırlatması ve istediğiniz sonu seçmeniz için size farklı yollar açması, karakterleri anlatırken araya girerek sonlarının bir çift lafına baktığını ima etmesi çok ilginç. Yazarın kendini bir nevi "tanrılaştırması" gibi. Tam John Fowles’a göre aslında, şaşırmamak da lazım Sarah ve Charles’ in yasak aşkını konu alan bir aşk romanı olarak görünse de tam olarak öyle değil, tarih kitabı niteliğinde olduğunu söylemek bence daha mümkün. Victoria döneminde en büyük suç cinsellikti. Cinselliği içeren her şey yasaklanmıştı ve bağnazlık yaşam şekli olmak zorunda bırakılmıştı. Bu doğrultuda halk aşırı bir baskıya maruz kalmış ve bunun neticesi olarak cinsel yol ile bulaşan hastalıklar ve çocuk istismarı hiç olmadığı kadar çok yaşanmıştı. Kitabın bu konular üzerinden gitmesi ve eleştirileri çok yerinde. Kesinlikle yazarın en iyi romanı diyemem özellikle "the collector" ve "the magus" kitaplarını okuduktan sonra ama bu kitabı da kesinlikle ama kesinlikle okumaya değer diyorum. Özellikle dönem ve tarih merakınız varsa.
Fransız Teğmenin Kadını
Fransız Teğmenin KadınıJohn Fowles · Ayrıntı Yayınları · 20202,390 okunma
183 syf.
·
Puan vermedi
Psikanalist Otto Rank’in, hocaların hocası Freud ile aralarının açılmasına sebep olan bir kitap. Annemizin rahminde korunaklı, rahat, mutlu mesut yaşarken doğum olayı gerçekleşir ve o korunaklı yerden büyük bir travma ile çıkarak, hiç bilmediğimiz bir yerde, tek başımıza kalarak ilk anksiyetemizi şiddetli bir şekilde yaşamış oluruz. Devamını annemizin bizi memeden kesmesiyle yaşarız. Bu yaşanılanlar ne kadar zorlu geçerse ileride yaşayacağımız kaygılar, panikler, nevrozlar o derecede şiddetli olur. Özellikle Otto Rank’in varsayımına göre, doğum travmasını şiddetli bir şekilde yaşayanlar, gelecekte muhtemel en güçlü panik atak hastası adayı olabilecek kişilerdir. Çünkü doğum travmasında yaşanılanlar ile panik atak geçiren bir hastanın yaşadıklarının aynı özelliklerde olduğunu söyler. Bu ve bunun gibi birçok örneklerle; travmalarımızın, nevrozlarımızın, kaygı bozukluklarımızın, fobilerimizin altında yatan sebebin, doğum travması ile ilgili doğrudan bağlantıları olduğunu söyleyen bir kitap. Tabi bu travma hala tartışma konusu olan, kesinliği net olmayan bir kuram. Okuması biraz zor gibi ama ilginiz varsa mutlaka mutlaka okuyun.
Doğum Travması
Doğum TravmasıOtto Rank · Metis Yayınları · 2014188 okunma
Reklam
432 syf.
·
Puan vermedi
Gözümüzde büyüttüğümüz, pamuklara sardığımız ve ömrümüzü bu uğurda harcamaya dahi göze aldığımız olayların veya kişilerin; aslında, kendimize dışarıdan bakmayı öğrendiğimizde, üflediğimiz an yok olacak bir köpükten farkı olmadığını görmek. Başkalarına yaptığımız "iyiliklerin" yardım bekleyen kişi için değil, kendimizi iyi hissetmemizi sağlayacak olan egomuzu, arzumuzu tatminden başka bir amaca hizmet etmediği, takıntılarımızın hepsinin geçmişten gelen ve çoğunlukla hatırlayamadığımız bir olay ile mutlaka bağlantısı olduğu, en önemlisi psikoterapinin ortaya çıkmasıyla, insanın bilmediğini zannettiği, aslında bilakis içinde yaşadığı fakat anlamlandıramadığı bir yaşamın keşfedilmesi... Bildiğimiz ama kendimize dahi söyleyemediğimiz gerçekler ve onlarla yüzleşmenin verdiği o büyük doğum sancısını hissedebilmek için bu büyük fırsat. İrvin D. Yalom’ un psikanalizin temsili doğuşunu anlattığı; Freud, Nietzsche, Josef Breuer gibi büyük üstatların hayatlarını analiz ettikten sonra bir güzel kurguyla harmanladığı ve tadında felsefesiyle ağızda güzel bir tat bırakan, psikolojik romanı.
Nietzsche Ağladığında
Nietzsche AğladığındaIrvin D. Yalom · Ayrıntı Yayınları · 202352bin okunma
660 syf.
·
Puan vermedi
Jane Eyre, yaşadığı dönem itibariyle toplumun baskısına boyun eğmeyi kabul etmeyen, içinde kabaran duyguların coşkusuna kapılarak hareket etmekten çekinmeyen, ruhunda doğuştan var olan ve onu göstermekten de korkmayan feminist güdüleriyle şartlar ne olursa olsun hayatta kendine yer edinebilmeyi başarmış çok güçlü bir karakter. Kimsesiz bir çocuktan, ayakları yere sapasağlam basan çok güçlü bir kadın yaratır. Kitap ataerkil dönemin şaha kalktığı bir dönemde yazıldığı için, yazar Charlotte Bronte erkek takma adı kullanarak kitabını yayınlamak zorunda kalmıştır. Hakkında onlarca film ve dizi çekilmesi boşuna değil. 1847 yılında yayınlanmış olmasına rağmen günümüzdeki etkisi ise hala tazeliğini koruyan harika bir klasik. "Cahil kişilerin ruhu gübrelenmemiş, sürülmemiş topraklar gibi katıdır. Önyargılar bu ruhlara, kaya diplerinde biten otlar gibi sımsıkı yapışır, inatla büyürler. Bunları söküp atmak, kökünü kurutmak zor mu zordur." Cahilliği bu kadar güzel ifade edebilen bir kitabın tamamının nasıl olabileceğini siz düşünün Erken yaşlarda keşfedilmesi gerekenlerden
Jane Eyre
Jane EyreCharlotte Brontë · Karbon Kitaplar · 202031,1bin okunma
408 syf.
·
Puan vermedi
Kimsesiz! Heatchliff ‘in etrafında dönen konular baş döndürücü hızda. Adeta eve düşen yıldırım.️Küçük yaşlarda sokaklarda kimsesiz ve perişan halde bulunan Heatchliff, daha sonra onu bulan kişi Bay Earnshaw tarafından büyük bir sevgi ile kucaklanır. Çocuğu bırakmaz ve himayesine alır! Aslında burası muamma. Çocuğu bu şekilde bulduğunu söyleyen Earnshaw’in gayrimeşru çocuğu da olabilir. O konu hakkında fazla bir bilgi verilmiyor kitabın sonuna kadar bu konuya açıklık gelecek diye düşünmeden edemedim doğrusu, bir kaos sever olarak İlk başlarda sımsıkı sarılmak istediğiniz çocuk zamanla diğer ev halkının ona yaşattırdıklarından dolayı bir canavara dönüşür, aslında ‘dönüştürülüyor’ demek daha doğru. Tam Heatchliff ile aranızda duygusal bağ kuruyorsunuz, kendinize yakın hissediyorsunuz derken karakterin içerisinden bambaşka yılanlıklar çıkıyor. Tek solukta okunuyor diyebilirim çünkü ciddi anlamda nefes kesici ve hemen bitsin de nefes alayım dedirtenden. Kim kimin çocuğu, kim kimin kocası, kimin eli kimin cebinde anlamak kolay değil🥸 Entrika, ihanet, sadakatsizlik... Aşk-ı memnu tekrarı da uzun süredir verilmiyor, Müge ablacığım da işlenen konular da bize yetmiyor, yaşadığımız ülkenin gündeminin değişim hızı bile bizi kesmiyor! Diyorsanız bu klasik sizi tatmin edecek Bu arada Emily Bronte’nin tek romanıdır. Yazar 30 yaşında bu eseri yazdıktan bir sene sonra vefat etmiş. Yaşasaydı ortaya çıkacak eserleri tahmin etmek bile güç.
Uğultulu Tepeler
Uğultulu TepelerEmily Brontë · Can Yayınları · 202142bin okunma
412 syf.
·
Puan vermedi
İnsanlık tarihinin genel unsurlarını; aslında bildiğimiz konuları sırası ile derleyerek bizlere sunmuş, okuması zordan ziyade çok keyifli bir kitap. Tarih okumanın keyifli olması, duy da inanma . İlk atalarımız olduğu düşünülen Homo Sapiens türünün ortaya çıkmasıyla başlayan serüven; tarım,sanayi, bilimsel devrimler ile devam ediyor. Bu sürede ne tür evrimler geçirerek kapitalist sistemin bir parçası olmak zorunda bırakıldığımızı görmek, ürkütücü gibi ama bir kadar da gerçek. Milyonlarca yıllık bir yaşam ve bu yaşamın içerisinde belli bir düzenin etrafında nasıl şekilleneceğimiz belli kesimler tarafından çiziliyor ve herkese bir rol veriliyor. Hiyerarşinin basamakları ve o basamakların parçası olmak zorunda olan, bütün hayatını sürekli çalışmaya ve daha çok çalışmaya adamak zorunda bırakılan karşılığı ise bir kağıt parçası olan ve o kağıt parçasını kazanmak uğruna savaşan biz. Aslında avcı-toplayıcı bir kimlikken, geçirdiğimiz evrimler sonucu bu duruma getirilmemiz??? Bir hapishanenin bahçesinde sağdan sola koşturmaktan başka bir şey yapmadığımızı hissettiriyor.
Hayvanlardan Tanrılara: Sapiens
Hayvanlardan Tanrılara: SapiensYuval Noah Harari · Kolektif Kitap · 201936,4bin okunma
272 syf.
·
Puan vermedi
İki Şehrin Hikayesi
Bir taraf da zevk, sefa, ihtişam içerisinde yaşayan "devlet benim, yasa da benim" mantığında yürütülen bir hükümdarlık, diğer taraf da ise açlıktan, sefaletten, ezilmişlikten, gözlerini kan bürümüş halk. Sürekli çalışıp didinmelerine rağmen ellerine hiçbir şey geçmeyen ve açız, çocuklarımız ölüyor diyen insanlara "aman canıııım, yemek bulamıyorsanız ot yiyin" diyerek halkı aşağılayan o üst tabaka!!! Bir de Marie Antoinette’nin söylediği rivayet edilen " ekmek bulamıyorsa pasta yesinler" vardır. Bunun bir benzeri de bizim ülkemizde söylenmiştir hatta; "kuru ekmek yiyorlarsa aç değillerdir cannıımm!!!!" türünden. Bu kafalar hiç değişmiyor çünkü sadece şekil değiştiriyorlar. Neyse nerede kalmıştım - Öfkeden deliren artık zapt edilemeyen halk "bu ot yiyin canım" diyen adamı gerçekleşen devrim sonrası ota doyuracak mı??? Bütün gücün kendinde olduğunu, hatta o gücün Tanrı tarafından verildiğini ve asla alınamayacağını düşünen Mutlak Monarşinin sonu, gözü dönmüş halk tarafından hangi tür işkence aletlerinin yardımıyla son bulacak??? Fransız İhtilalı; bilenen en kanlı devrimlerden biri. Monarşinin, Fransız halkı tarafından lağvedilerek Özgürlük,Eşitlik ve Kardeşliğin! getirildiği sistem. Bir devrim ancak bu kadar güzel anlatılabilir dedirten bir kitap, kolay kolay da bir daha gelmez. Başlarda karakterlerin fazla olması aklınızı karıştırabilir, sabredip devam ederseniz eğer elinizden bırakmanızın mümkünatı yok. Keyifli okumalar.
İki Şehrin Hikayesi
İki Şehrin HikayesiCharles Dickens · Altınpost Yayıncılık · 201858,5bin okunma
256 syf.
·
Puan vermedi
Karma
Kapitalist sistemin kölesi! olmuş bizler için uygulaması çok zor görünse de, insan bir mucize arıyor işte, ne yapalım umut dünyası Aslında genel itibari ile inandıklarımıza çok çok aykırı olduğunu düşünmüyorum. Sadece; biz doğuyoruz ve ölüyoruz, öldükten sonra da ahiret inancı çoğunlukta olan bir topluluğuz (genelleme yapmıyorum, bir kısım diyelim) Karma da ise inanç şu; bu yaşamımızda geçmiş hayatımızda yaşadıklarımızın karmasını yani kaderini yaşıyoruz. Ve bu yaşadığımız hayat ise öldükten sonra can bulacağımız yeni hayatımızın büyük oranda kaderini oluşturuyor. Olabilir mi?? - Neden olmasın. Yaşadığımız an, şu an. Dün olanlar geçti bitti, yarın olacakları bilemiyoruz ama şimdi karar verirsek karmamızı değiştirebiliriz. Öyleyse hemen sırt çantamızda biriken karmaları temizlemeye, gelecek hayata yatırıma başlıyoruz. Bir sonraki hayatınıza hayvan olarak başlamak istemiyorsanız, statünüzü düşürmemek için iyi düşünün. Eylemleriniz de, düşünceleriniz de iyilik üzerine olsun, ‘insan’ olun ya huu hakkını verin diyor kısacası Sonlara doğru Nirvana’yı zorluyor. Yoruyor, imkansıza yaklaştırıp, aziz olursanız belki ehhh işte, bir şeyler olursunuza getiriyor Mevzu biraz derin, çok ayrıntısına giremeyeceğim ama okunmayacak gibi de değil. Karmaya karşı, benim gibi büyük merakınız varsa okunabilir bence, neden okunmasın ki Karma ile ilgili çok kitaplar görecek bu sayfa, yogi olmaya hazır mıyız
Karma Yasası
Karma YasasıParamahamsa Prajnanananda · Müptela Yayınları · 202130 okunma
Reklam
360 syf.
·
Puan vermedi
·
Beğendi
Frekans
Monotonluktan çıkarak biraz olsun yaşamınızla dans etmeye ne dersiniz? Hazır mısınız Frekanslarınızla oynamaya Kişisel gelişim kitabı "amaaan bunu okuyacağıma gidip Şeyma’yı okurum daha iyi" demeyin Kişisel gelişimmiş gibi görünse de, öyle değil aslında. Ufkunuzu açmak, hayatınızda değişiklikler yapmak, farkındalığınızın farkına varmak isterseniz hiç durmayın ve mutlaka sabırla sonuna kadar okuyun. Değişiklik istemek suç sayılacak duruma gelen bir ortamda yaşıyoruz artık. Ama bir şeyler değişmeli, bu karanlık aydınlığa dönmeli. Frekansı düşük insanları, merkezimizden çıkartmayı öğrenebildiğimizde inanın her şey değişecek. İnsanları, hayvanları hatta hayatta ki hiçbir canlıyı hor görerek aşağılamayan, empati kurabilmeyi bilen!!! İnsanları muhattabımız yapmayı öğretecek. Pollyannacılık oyunu oynamamız istenmiyor, sadece içimizde her zaman var olan ama bir türlü çıkartamadığımız o enerjinin farkına varmamıza yardımcı oluyor. Yapmamız gereken ilk şey bakış açımızı değiştirmek ve çıkartmayı unuttuğumuz o kocaman at gözlüklerinden bir an evvel kurtulmak. Sana yapılmasını istemediğin hiçbir şeyi başkasına yapmamayı hayatının mottosu yaparsan dünya çok çok güzel bir yer olacak inan
Frekans
FrekansPenney Peirce · Kuraldışı Yayınları · 2015122 okunma
192 syf.
·
Puan vermedi
·
Beğendi
Freud
Freud’un adının geçtiği, gözüme çarpan bütün kitapları okuma isteğim ve ona karşı büyük bir sempatim olması dolayısı ile okuduğum ama sonrasında okumasaydım dediğim Freud’a karşı ön yargı oluşturmama sebep olan bir kitap oldu Sigmund Freud’un 2. Dünya Savaşı sırasında, Yahudi olduğu için yaşadığı ülkeyi acil bir şekilde terk etmesi gerekmektedir yoksa toplama kampına gönderilmesi an meselesidir. Kendisine büyük bir ayrıcalık tanınarak ülkeyi terk etmesine izin verilir ve yanında götürebileceği 20 kişi için bir liste yapması istenir! İnsanın aklına ilk kimler gelir böyle bir fırsat tanındığında? Büyük çoğunlukla tabi ki "ailesi" Kim kardeşlerini kurtarma fırsatı bulsa, özellikle böylesine kötü bir zamanda, bunu elinin tersiyle iter ki? Toplama kamplarına götürüleceklerini bile bile !!! Olaylara Freud’ un kız kardeşi Adolfina’nın gözünden baktığımız bir hikaye. Hayata karşı direnerek, varolma çabasıyla insanın içini titretiyor. Annesi ile olan ilişkileri, aile içi yaşantısı ve dönemin şartlarını kabul etmeyerek, kadın hakları için baş kaldırmaktan bir an olsun çekinmeyen yakın arkadaşı Clara ve onunla olan dostluğu… Yazılanların sadece bir kurgudan ibaret olmasını kalpten dilediğim, yüreğinizde kesinlikle iz bırakacak müthiş bir hikaye
Freud’un Kız Kardeşi
Freud’un Kız KardeşiGoce Smilevski · Nora Kitap · 20191,167 okunma
148 syf.
·
Puan vermedi
Diktatör
Nasıl bir dünyada yaşadığımızı anlamak için yapmamız gerekenler aslında o kadar basit ki! Çok uzaklara gitmeye gerek yok, yakın tarihte insanların geçtiği dönemlere bakmamız hatta sadece göz atmamız bile yeterli. Neticede "tarih tekerrürden ibaret" değil midir? Diktatör denildiği zaman akla ilk gelenler. Hitler, Mussolini, Kaddafi,
Diktatörlük Sendromu
Diktatörlük SendromuAla El Asvani · İletişim Yayınları · 2020100 okunma
724 syf.
·
Puan vermedi
Tutunamayanlar
Selim ve Turgut çok eski iki dosttur. Fakat okulları bittikten sonra hayat şartları ve çizdikleri yol onları bambaşka hayatlara sürüklemiştir. Yıllar sonra Selim’in intihar haberi Turgut’a ulaştığında Turgut’un hayatı tam anlamıyla değişir. Turgut geçmişe yolculuk yapmak ister, Selim’in “onsuz” geçirdiği yıllarda neler yaptığını, kimlerle konuştuğunu tek tek öğrenmek ister ve bilmeden çok uzun bir yolculuğa çıkar. Aslında Selim’in geçmişine uzandığını düşünürken kendi içsel yolculuğuna bir başlangıç yapar. Hikayeyi okurken Selim’e dokunan ve Selim’in dokunduğu bambaşka karakterle tanışacaksınız. Hepsi de çok ayrı ve çok derin karakterler aslında. Okudukça belki de intiharın onun için doğru bir karar olduğunu!!! bile düşünceksiniz başka bir çözümü olmasını da çok isterken. Genel olarak Tutunamayanlar için sıkıcı, bitirilmesi zor kitap olarak bahsedilir ama kitabı sonuna kadar okuduğunuzda asla öyle olmadığını anlayıp tekrar okuyacaksınız. Türk Edebiyatının kesinlikle ve kesinlikle en önemli romanlarından biri olduğunu düşünüyorum. Varoluşçuluğa karşı merakınız varsa da kesinlikle okuyun derim. “İtiraz ediyorum Sayın Başkan; bu hayattan istifa ederek başka bir hayatı başka türlü yaşamak istiyorum.”
Tutunamayanlar
TutunamayanlarOğuz Atay · İletişim Yayınları · 202061,6bin okunma
1724 syf.
·
Puan vermedi
Sefïller
Canım klasiklerimden biriyle devam ediyorum. Hakkında yazılacak öyle çok şey var ki!! Nereden başlasam bilemiyorum. Çok uzun zaman önce okumama rağmen, aklımda en net kalan kitaplardan. Jean Valjean çok küçük yaşlarda ebeveynlerini kaybetmiş, ablası ile beraber onun 7 yetim çocuğuna; çok az paraya bir o kadar da çok ağır işlerde çalışarak bakmaya
Sefiller (2 Cilt Takım)
Sefiller (2 Cilt Takım)Victor Hugo · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 202187,2bin okunma
481 syf.
·
Puan vermedi
Serenad
Size Struma Gemisi ile ilgili gerçeküstü bir hikaye anlatacağım. Hikaye, Nazi yönetiminin hüküm sürdüğü Almanya’da başlıyor. Wagner, sözde “Üstün Irk” olarak tabir edilen “ARİ” ırkından gelen bir Alman, Nadia ise Almanya’da yaşayan bir Yahudi. İkisinin yolları bir şekilde kesişir ve birbirlerine aşık olur, evlenirler. Fakat öyle kötü döneme denk
Serenad
SerenadZülfü Livaneli · Doğan Kitap · 2020136,2bin okunma
Reklam
779 syf.
·
Puan vermedi
Dostoyevski’nin yine zor, karışık, karakterlerden şemalar çizdirmeye aday kitaplarından bir tanesi ile daha karşınızdayım çok sayın Ladies and Gentlemen arkadaşlarım. Prens Mışkin’in dramatik hayatı. Kendisi sara hastası olduğu için çok nöbet geçirir ve bu da beyninde bazı hasarlara neden olur, ama ciddi anlamda akıllıdır aslında. Mısır’da ki büyük büyük babasından miras kalır şaka şaka normal bildiğimiz dümdüz miras kalır. Alt tabakayken birden üst sınıfa çıkar, bu da doğal olarak çevresinde birden karınca gibi insanların çoğalmasına sebep olur. Bir de Nastasya vardır ahhh Nastasya ahh!! yaktın gül gibi Mışkin’i yaktın. Hep bu Nastasyalar yüzünden yakmadık mı Aglaya gibi kadınları ?? Sorarım sizee eeeyyy arkadaşlarım. Aglaya, Mışkin’e çok aşıktır. Mışkin’e göre; en az Nastasya kadar da güzeldir aslında, artı olarak bir de çok zeki ve kültürlü kızdır ama gel de bunu Mışkin’in o minnoş kalbine anlat. Kitabı bitirip üzerinden uzun yıllar geçse dahi hatırlayacağınız şey Aglaya’nın aşkı olacaktır. Bu kitap için Dostoyevski’nin kendi hayatından alıntı yaptığı söylentisi vardır. Bunlardan biri sara hastası olması, diğeri idama çok çok az bir zaman kala affedilmesi. Kitapta Dostoyevski gibi, idama mahkum edilmiş olan birinin düşüncelerini çok iyi okuyoruz yaşıyoruz resmen. Ve daha bir sürü şey... O kadarını da siz okuyun, yok öyle armut piş ağzıma düş, di mi ama ?? Neyse benden bu kadarlık. Anlatması benden, okuması sizden. Mışkin’in de dediği gibi “dünyayı güzellik kurtaracak.”
Budala
BudalaFyodor Dostoyevski · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 201225bin okunma
384 syf.
·
Puan vermedi
Damızlık Kızın Öyküsü
Kitabı olan bir film görürsem eğer mutlaka ilk kitabını okuyup daha sonra filmi izleyenlerdenim. Ve genel olarak kitapta aldığım tadı vermez filmler. Ama burada ilk defa bir şeyler farklı gidiyor. Film/dizi kitabından çok ama çok daha etkileyici. Bir defa başladığınız zaman gerisi öyle bir geliyor ki anlayamıyorsunuz. Aslında;
Damızlık Kızın Öyküsü
Damızlık Kızın ÖyküsüMargaret Atwood · Doğan Kitap · 201910,9bin okunma
400 syf.
·
Puan vermedi
Limon Ağacı
Bu kitabın tek cümlelik özetini isteselerdi şunu söyleyebilirdim. “Filler tepişir çimenler ezilir.” Bir tarafta topraklarını terketmek zorunda kalan Filistinli Beşir, diğer tarafta ise Yahudi olduğu için topraklarını terketmeye zorlanan Dalia. Bir taraf göç etmeye zorlanan, diğer taraf sürgüne yollanan. İkisinin yolları, bahçesinde Limon ağacı olan geçmişi çok derin, Beşir’in doğduğu, Dalia’nın ise büyümeye çalıştığı evlerinde kesişir. İki tarafında ne suçu var diye soracak olursanız eğer cevap yok. Devletlerin yanlış ve çıkarcı politikaları yüzünden mağdur edilen binlerce hatta milyonlarca insan. Asla taraf olarak bakamayacağınız ve olmasınında imkanı olmadığı bir konu. Kitapta bu hikayeden çok aslında politik mevzulara daha çok yer verilmiş. O bakımdan sadece roman gözüyle bakmak yanlış olur. Benim okuduktan sonra fikirlerimin çoğunun değişmesine ve araştırmama sebep olan kitaptır. Okumanızı ve yakın tarihimizle ve yanı başımızda gerçekleşen olayları, “dışarıdan”sadece anlatılan kadarıyla değil, içeriden anlatılmak istenmeyen tarafıyla öğrenmenizi tavsiye ederim.
Limon Ağacı
Limon AğacıSandy Tolan · Pegasus Yayıncılık · 20166,4bin okunma