Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gözde

“Her sebebin bir sonucu, her sonucun bir sebebi vardır; her şey yasaya göre işler ; Şans, bir kelimeden başka bir şey değildir; Yasa Şansı tanımaz; Birçok Nedensellik Düzlemi vardır ama hiçbir şey Yasa’dan kaçamaz.” KYBALION
Sayfa 113Kitabı okudu
Reklam
Celse:33 09.11.1963
Etrafınızdaki insanları seviniz, onlara sevgi ve şevkat dağıtınız, onlarla haşır, neşir olunuz. Göreceksiniz ki netice olarak siz de onlardan farklı değilsiniz. Ne var ki, beslendiğiniz kaynak değişik. Bu değişiklik bir mesuliyet, bir güven, bir kabiliyet, bir iman doğurur. Bu hasletleri ancak benzerleriniz arasındaki fiili gösterişlerinizle geliştirebilirsiniz. Tabiata ve insana dönünüz. Sonra bütün dönüşler O’na olacaktır.
Sayfa 128 - Celse :33 Kademe4 09.11.1963Kitabı okuyor
Rıza, seni terk ettiğinde, yapman gereken kendinden razı olmaktır. Başka yolu yok. Yoksa düştüğün o çukurdan çıkmak imkansızlaşır. Taze bir heyecan gerekir, takatsiz kalan dizlerini güçlendirmek, neşesiz kalan yüreğini avutmak için… ayağa kalkıp, o kuyudan çıkmak için yeni şeyler keşfetmek icap eder. Bir hafiyeyi tatmin eden de işte bu türden yeni heyecanlardır.
Sayfa 106Kitabı okudu

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
Duyanlara ürkünç gelebilir: “ontolojik-politika”,felsefesinin mitoloji ile buluştuğu düzlemde ortaya çıkan bir “rıza patikası”dır aslında. Bu patikadan geçmek için sizden razı olunması gerekir öncelikle. Ve siz, eğer kendinizden razı değilseniz, yol sizden nasıl razı olsun ? Yolcu size nasıl güvensin ? Rızanın var olan her şeydeki tecellisine de “ilahi Adalet “diyordum. Benimse onunla uzun zamandır başım beladaydı.
Sayfa 106Kitabı okudu
Bir sufi dost, bize şems Divanı’nda Mevlana’nın dile getirdiği şu küresel anlayışı içeren sözleri hatırlatmıştır: “Hak yolunun yolcusu küfürden de,dinden de beridir. Gönlüme baktım: Allah’ı orada buldum. Yoksa başka yerde değil. Ben ne Hristiyan’ım, ne Musevi,ne Zerdüştçü, ne de Müslüman. Ne şarktanım, ne garptanım, ne topraktan, ne de denizden. İkiliği bir yana attım. İkinin bir ettiğini gördüm. ‘Bir’i arar, ‘Bir’i Yaşar, ‘Bir’i çağırırım ben.”
Reklam
Peki bu titreşimsel frekans/rezonans ya da kıvam nasıl oluşur? Aslında yanıtı kolay,ama uygulanması zorludur. Bunun anahtarı değişime ruhsal ve zihinsel olarak hazır olmak, korku yerine evrendeki en yüksek enerjiyi yayan sevgiden beslenmek,yargılamamak , tüm canlıları, türleri,ırkları kısacası tüm varoluşu bir ve bütün görmek, tüm yaşama saygı duymak , kibir, ego,öfke,nefret ve şiddet gibi düşük frekanslı duygulardan uzak durmak ve içe dönmektir. Tüm bunlar kişiyi yüksek bir farkındalığa ve sonucunda evrensel bilince taşır.
Sayfa 507Kitabı okudu
Hiçbir korku, korktuğun kadar korkunç değildir…
Sayfa 511Kitabı okudu
DUA’dır kâinatı yerinden oynatan güç!.. Şüphe olmaksızın yapılan dualarda olağanüstü güçler vardır,sonuç kesindir.
“Allah’ım , eğer sen bu zorlukları emirlerine aykırı olarak bundan önce yaptıklarımdan dolayı benim önüme çıkartmışsan, ben onlar için senden af ve özür diliyorum, beni bağışla. GAFFAR ismi ile bana olumlu yeni bir kaderin kapılarını aç.”
Bizler mümkün olandan mümkün olana geçiş yapmayı ne kadar kuvvetle istersek, o mümkün olan mevcut olur. Mevcut olansa mümkün haline geçer.
Reklam
“Yaşayan hatta var olan sadece tek bir şey var, o da sadece sensin. Senden başka her şey sadece senin kafanın içinde.”
Geçilmeli Teslimiyet
Hani Nietzsche’nin çok ünlü bir sözü vardır. Dillere pelesenk, kollara dövme olmuş bir sözdür bu. “Beni öldürmeyen şey güçlendirir “der. Ben bu cümleyi şöyle revize etmek isterim: “seni öldürmeyen ,sakin kalabildiysen seni aşılar.” Tecrübe kazanırsın. Ama aşırı mücadele etmeye çalışıp , savaş açıp yoldan çıkarsan da travma sahibi olursun, hastalanırsın.