Ahmed Arif, kitabına adını veren dizeleri için şöyle diyor; “Aslı, Hasretinden Prangalar Çürüttüm idi, doğrusu çürümekti zaten, ancak çürüttüm kelimesinde üç tane ü harfi geçiyor, insanın kulağını tırmalıyordu. Şairlerin gerçek kulağının yanında bir de yüreğinin kulağı vardır, işte o kelime yüreğimi tırmalıyordu. Bu yüzden değiştirip eskittim yaptım."
Kelimelerin de melodisi var, bir de çağrıştırdıkları. Çürümek deyince insanın aklına çürük meyveler gelir ilk, oysa eskimek deyince öyle midir? Eski ve anı yüklü bir örtü, eskitilmiş mobilyalar, eski fotoğraflar vesaire... Çürümüş olan yok olmaya mahkûmdur ancak eski her daim bir yerlerde izler bırakır, taşıdığı izler hiç silinmez çünkü.