Ama şunu sormalısın kendine, bugüne kadar içsel anlamda verdiğin savaşın
senin için bir kazanımı oldu mu? Daha iyi hissettin mi? Ya da geçmişinde
ruhunu yaralayan insanlar senin içsel savaşın sonucunda pişman mı oldular?
Sanırım bu sorulara cevabın hayır. Peki o zaman ne kazandın ya da
kaybettin bu savaştan? İçsel savaşın tek kaybedeni maalesef sen oluyorsun.
Bu savaştan sana kalan, içsel huzursuzluk, içinde biriken öfke ve belki
bazen kendinden bile nefret etmen oldu. Ama yeterince savaştın, artık
geçmişinde böyle bir şeyler olduğunu kabul edip neden diye sormamalısın
Hayatın bir yol olduğunu düşünüyorum hep, ömrümüz de bir yolculuk.
Bu yolculuk süresince, karşımıza sayısız insanlar çıkacak. Bunların bir
kısmı bizim için kurt olurken, bir kısmı da yurt olacak. Yolun başında çok
anlamayabilirsin kimin kurt kiminse yurt olduğunu. Ama yol sana hep
ipucu verecek ve ilerledikçe bu konuda daha seçici olacaksın. Ama insanlar
garip, bazen kendisine zarar veren insanları tercih ederken bazen iyi
insanlara çok değer vermiyor ve sanki onlar her daim hayatında olacakmış
gibi ihmalkâr davranabiliyor. Ama yol uzun, sağlam yol arkadaşlarının
olması bu yolun senin için anlamlı ve keyifli geçmesi için çok önemli.
Yalnız kalmaktan o kadar çok korkuyorsun ki, ihtiyacın olmayan insanlar
biriktiriyorsun. İhtiyacın olmayan insanları da kaybetmemek için kendin
olmaktan vazgeçiyorsun.
Maalesef ki hayatımızın büyük bir bölümünde insanları önce kafamızda
biçimlendiriyoruz, sonrasında gerçekleri kafamızda biçimlendirdiğimiz
haline uydurmak istiyoruz.