Sana kırgın değilim.
Hafızanda çatık kaşlı bir hatıra olarak yaşamak istemezdim. Sana dayanabilsem harabeler içinde yeni bir kale kurabilirdim kendimize.
Olmadı.olmuyor.
Kalbimin duracağı bahtiyar güne kadar seninle beraber yaralanmaktan başka ne yapabilirim.
Sadece senin görebiIeceğin bir yerden,
Sana güIümsüyorum,
BaşkaIarının duydukIarı gülücüklerle değiI…
Aşkı tarif gerekirse sana,
AnIatayım;
Aşk ne biIiyor musun?
Benim sana hissettiğim,
Senin hep üstüne bastığın...
Eşsiz yıldıza…”
Geceler ecel gibi çöküyor üzerime, ölüm sessizliğine bürünüyorum
Ne olur konuş benimle Hümeyrâ…
Çaresiz bir ateş oluyorsun, yanıyorsun yüreğimde
Kal da diyemiyorum, git de
Ama sen gitme, anla gözlerimden
Ey kavmim..
Sen ki peygamberlerini bile dinlemedin beni hiç dinlemezsin. Dönüp de bakmazsın ölülerine. Lut kavminden de değilsin sen, hazdan olmayacak mahvin. Acıyla karıldı harcın ama acıya da yabancısın. Ağıtları sen yakarsın ama kendi kulakların duymaz kendi ağıdını, Bir koyun sürüsünden çalar gibi çalarlar insanlarını ve sen bir koyun sürüsü
Yaşam bir ıstaka;
gelir vurur ömrünün coşkusuna.
Hani tutulur dilin,
konuşamazsın…
Tırmandıkça yücelir dağlar.
Sen mağlupsun sen ıssız
ve kalbinde kuşların gömütlüğü;
Harese nedir, bilir misin oğlum?
Arapça eski bir kelimedir.
Bildiğin o hırs, haris, ihtiras, muhteris sözleri buradan türemiştir.
Harese şudur evladım:
Develere çöl gemileri derler bilirsin, bu mübarek hayvan
üç hafta yemeden içmeden, aç susuz çölde yürür de yürür;
o kadar dayanıklıdır yani.
Ama bunların çölde çok sevdikleri bir diken vardır.
Gördükleri yerde o dikeni koparır çiğnemeye başlarlar.
Keskin diken devenin ağzında yaralar açar,
o yaralardan kan akmaya başlar.
Tuzlu kan dikenle karışınca bu tat devenin daha çok hoşuna gider.
Böylece yedikçe kanar, kanadıkça yer, bir türlü kendi kanına
doyamaz ve engel olunmazsa kan kaybından ölür deve.
Bunun adı haresedir.
Demin de söyledim, hırs, ihtiras, haris gibi kelimeler buradan gelir.
Bütün Ortadoğu’nun âdeti budur oğlum, boyunca birbirini öldürür
ama aslında kendini öldürdüğünü anlamaz.
Kendi kanının tadından sarhoş olur.
Büyük bir zaafım vardı: seviyordum. Gülümseyen her kadını seviyordum, ağlayan her kadını seviyordum... Ve kadınlar gözleri bağlı geçiyorlardı... Önümde bir kadın durdu. Ve bu kadına 24 yılımı verdim.,..