Ansızın ortalığı bir sessizlik kapladı ve gecenin içinden sık sık çalınarak eskitilmemiş, alışılmamış, umutsuzca hüzünlü bir tango duyuldu. Keman ağlıyor, bir parçam da onunla birlikte ağlıyordu. Çünkü aynı gün birisinin yirmi dördüncü yaş günü vardı. O birisi Auschwitz kampının belki de benden sadece bir kaç yüz metre ötede, yine de ulaşamayacağım bir yerindeydi. O birisi benim karımdı.