İnsanlarda yuvarlak, hayvanların çoğunda ise dikine elips şeklinde olan gözbebeğinim çapı, irise gelen ışık miktarına göre değişir. Karanlık ve uzaklık büyütür gözbebeğini, aydınlık ve yakınlık küçültür. Yani bu kararsız çember, ışık varsa küçülür i, ışık yoksa büyür. Yakına bakarken de küçüldüğüne göre, yakın olan aydınlıktır, aydınlıktadır. Uzağın payına karanlık düşer. Zaten karanlığı kimse görmek istemez. Âşık olunca da büyür gözbebeği; demek ki âşık olunan hep uzaktadır. Aradaki mesafenin verdiği acıyı azaltmak için maşuka “gözbebeğim” diye hitap edilir.
… İdare lambasının içindeki gaz yağı gibiydim. Işık sönse ve her şey bitse diyordum içimden ama kendi kendimi üfleyecek güce de sahip değildim. Ne ölü kadar solgundu ışığım ne diri kadar canlı. İdare ediyordum işte.
“… Ne diye hayatını feda etmeni isteyeyim? Sadece kendi işini yapmanı istiyorum. Ancak dürüst olmayan insanlar kendilerinden istenen şeyi yapmamak için istenmeyen ve yapılmayacak fedakârlıklardan söz ederler…”