Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Lale Abbasova

Hüzün ve dalğınlık yaşamın bir parçası, ama siz hüzünlüsünüz ve dalğınsınız diye herkesin arabasını durdurarak yol vermesini bekleyemezsiniz.
Reklam
310 syf.
·
Puan vermedi
·
20 günde okudu
İncir Kuşları’nda yazar, Bosnalı bir genç kız olan Suada’nın gerçek yaşamından yola çıkıyor. Okuru savaşın ve aşkın yakıcı gücüne tanıklığa davet ediyor. Bosna tüm bilinmeyenleriyle ilk kez Sinan Akyüz kalemiyle yazıldı… Sinan Akyüz dünyanın seyirci kaldığı bir soykırımı Suada’nın öyküsüyle yeniden gündeme getiriyor. Yakın tarihi edebiyatla buluşturan yazar, aşkın içinde “savaşı ve şiddeti”, savaşın içinde de “aşkı ve inancı” ustalıkla harmanlıyor. Bu romanla Bosna Savaşı’nın bilinmeyen bambaşka bir yüzü gün ışığına çıkarken; kitap okuyucusuna sürpriz bir sonla veda ediyor. Aynı ırktan geliyorlardı. Aynı dili konuşuyorlardı. Bir tek dinleri farklıydı. Biri Müslüman Boşnak genci, diğeri ise Hıristiyan Sırp’tı. İkisi de konservatuardaki aynı Boşnak kızına âşık olmuşlardı. Ve bir gün bu iki genç, güzeller güzeli Suada’ya aşklarını ilan ettiler. Ancak gençlerden biri aşkına karşılık bulmuş, diğeri ise “Kalbimde iki kişiye yer yok” cevabını almıştı. Takvim yaprakları 6 Nisan 1992’yi gösterirken bir bomba düştü beyaz zambakların açtığı yüreklere… Suada patlak veren savaşın estirdiği rüzgârda âdeta savrulan bir yaprak gibiydi. Savruldu, savruldu, savruldu… Sonra da kader onu bir zamanlar ‘hayır’ dediği genç adamın eline esir düşürdü. Genç adam, o gün ela gözlü çöl ahusuna bakmış “Kader bizi ne inanılmaz bir şekilde birleştirdi, görüyor musun Suada?” demişti. Modern zamanlarda Avrupa’da yaşanmış bir soykırımda, kadere inananların romanıdır İncir Kuşları… Bu kitap tamamen gerçeklere dayanmaktadır…
İncir Kuşları 
İncir Kuşları Sinan Akyüz · Alfa Yayınları · 201726,4bin okunma
310 syf.
·
Puan vermedi
·
20 günde okudu
İncir Kuşları 
İncir Kuşları Sinan Akyüz
8.8/10 · 26,4bin okunma

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
“Gönül ağız açınca, dil konuşmaz olur, susarmış”
Reklam
Erkekler galiba çoçuklarinin annesiyle evli olduklari sürece babalık görevini üstleniyor. Bir gün gelip çoçuklarinin annesinden ayrildiklarinda ise aslinda çoçuklarindan da ayriliyorlar." "Istisnalar kurallari bozmaz; ama her zaman tekrarlanan istisnalar da genel bir kural halini alir.”
1003 syf.
·
Puan vermedi
Dostoyevski, yaşamının son yıllarında başyapıtı Karamazov Kardeşler'i tamamladığında, Rus yazınında 'felsefe düzeyinde roman-tragedya denen türün de temelini attığının bilincinde değildi. Dostoyevski'nin yaşam birikiminin tümünü ve sanat gücünün doruğunu içeren bu roman, gerçekte insanı insan yapan ne varsa, onlara adanmış bir destan niteliğini taşır. Yazar, hiçbir romanında "Karamazov Kardeşler"de olduğu denli insan ruhuna inmemiş, insanoğlunu bu denli kesitler biçiminde, içgüdülerinin ve istencinin tüm görünümüyle sergilenmiştir. Bir aileyi konu alan ve bir felaketler zinciri olarak gelişen olay örgüsü, bireysel öğelerin yanı sıra, ondokuzuncu yüzyılın ikinci yarısındaki Rus toplumunu da geçirdiği sarsıntıların tümüyle, dünya edebiyatında bir eşi daha bulunmayan bir sanat aynasından yansıtır.
Karamazov Kardeşler
Karamazov KardeşlerFyodor Dostoyevski · Morpa Kültür Yayınları · 199934,9bin okunma
Kişioğlunun yaşamasındakı yüce sır, geçmiş üzüntüleri zamanla durgun, içli bir sevince dönüştürür.
- Bence, şeytan diye bir şey gerçekte yoksa, kişioğlu uydurmuşsa onu, kendine bakarak, kendisini örnek alarak uydurmuştur.
Reklam
Haksızın sesi çok çıkar… derler..
Gercekle mutluluk bir arada olmaz..
96 syf.
·
Puan vermedi
·
26 saatte okudu
Zweig gençlik dönemi yapıtlarından Kızıl’da öğrenim için Viyana’ya giden genç bir tıp öğrencisinin büyük kentin gerçekliğine uyum sağlama ve yetişkinliğe adım atma sürecini anlatır. Kendini birdenbire ailesinden uzakta soğuk bir odada yapyalnız bulan bu “çocuksu” genç adam, zamanla girdiği bunalımın etkisiyle hayallerinden, başlangıçta büyük bir hevesle sarıldığı tıp eğitiminden vazgeçme noktasına gelmiştir. Tam da o günlerde kızıla yakalanan ve yardımına ihtiyaç duyan bir kız çocuğu onu hayata geri çağırır… 1908 yılına ait bu anlatı, Zweig’ın daha o zamanlar çoktan bir novella üstadı olup çıktığının kanıtıdır adeta. Üstelik, yazarın sonraki yapıtlarında sıklıkla karşılaştığımız bir temanın peşine henüz kariyerinin başındayken düştüğünü; gaddar bir dünyada varoluşunu sürdüremeyecek kadar kırılgan insanların acılarını baştan beri dert edindiğini ortaya koyar.
Kızıl
KızılStefan Zweig · Tutku Yayınevi · 201829,3bin okunma
56 syf.
·
Puan vermedi
Modern edebiyatın güçlü kalemlerinden Stefan Zweig’ın 1920’li yıllarda kaleme aldığı bu eser, zamana ve mekâna karşı direnen yasak bir aşk hikâyesini konu almaktadır. Önceleri yoksulluk içinde yaşarken, hayatını kazanmak amacıyla evlere özel öğretmen olarak giden bir adamın azmi ve bilgisiyle yükselmesi ve sonrasında bir kadından hoşlanmasıyla başlayan kitap, zamanla tutkulu bir aşk hikâyesine dönüşür. Bu öyle bir aşktır ki ne araya giren mesafelere ne de hayatın karşılarına çıkardığı zorluklara yenik düşer, aksine şiddetini gittikçe artırır. Dokuz yıl sonra iki âşık yeniden bir araya gelir ve hayat, her iki âşığı da yaşanmışlıklar, özlemler ve hatalar üzerine inşa edilmiş bir geçmişten, belirsizliklerle dolu bir geleceğe taşır.
Geçmişe Yolculuk
Geçmişe YolculukStefan Zweig · İş Bankası Kültür Yayınları · 202326,7bin okunma
169 öğeden 31 ile 45 arasındakiler gösteriliyor.