Ah Meryem, canım Meryem. Kitabı okumaya başlamadan önce bir karakterin üzerimde bu kadar etki bırakacağını hiç düşünmemiştim. Kitap 1940'lı yıllarda afganistanda, iç savaşın olduğu bir ortamda iki farklı kadının ama aslında ileride birbirlerine çok farklı bağlarla bağlanacak iki küçük kadının hayatını anlatıyor. Kitap Meryem ve Leylanın o zorlu dönemde nelerle başa çıktıklarını hayatlarındaki erkeklerin başta olmak üzere dışarıdakilerin verdikleri zararlara karşı duruşlarını, birbirlerine verdikleri destekleri güzel bir üslup ile anlatıyor. Aslına bakarsanız kitabın en can alıcı karakteri bence Meryem. Yazar Meryem üzerinden bir kadının şefkatini, merhametini, cesurluğunu, annelik duygusunu ve aynı zamanda bir kadına yapılan haksızlıkların ne derece ileri olduğunu ve karşıdakine ne derece zarar verdiğini o kadar güzel anlatıyor ki insanın Meryemi alıp sarmalayası geliyor. Son olarak kitap savaş ortamında yaşayan insanları biraz daha anlamamız için bize kapılarını açıyor. Doğrusunu söylemek gerekirse uzun zamandır böyle bir kitaba ihtiyacım varmış gibi hissettim okuyunca. Çünkü kitapta ki her olay gerçek hayatta aslında gördüğümüz ama kör olduğumuz şeyleri bize tekrardan gösteriyor. İyi okumalar.