Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

kalbevukuff

kalbevukuff
@Kalbevukuff
Terk-i dünya, terk-i ukbâ, terk-i hêsti, terk-i terk... ♡Risale-i Nur♡ instagram.com/kalbevukuff?igs...
MAUN
Muş, 1997
197 okur puanı
Eylül 2020 tarihinde katıldı
Senin nihayetsiz aczin ve fakrın seni nihayetsiz kudrete, rahmete raptedip Kadir-i Rahim'in dergâhında aczi, fakrı en makbul bir şefaatçi yapar."
Reklam
"Başta Muhatap Kendi Nefsimedir. "
Evet ene; ince bir elif, bir tel, farazî bir hat iken mahiyeti bilinmezse tesettür toprağı altında neşv ü nema bulur, gittikçe kalınlaşır. Vücud-u insanın her tarafına yayılır. Koca bir ejderha gibi vücud-u insanı bel’ eder. Bütün o insan, bütün letaifiyle âdeta ene olur.
Aklı başında olan bir adam;
Refikasına muhabbetini ve sevgisini, beş on senelik fâni ve zahirî hüsn-ü cemaline bina etmez. Belki kadınların hüsn-ü cemalinin en güzeli ve daimîsi, onun şefkatine ve kadınlığa mahsus hüsn-ü sîretine sevgisini bina etmeli. Tâ ki o bîçare ihtiyarladıkça kocasının muhabbeti ona devam etsin. Çünkü onun refikası, yalnız dünya hayatındaki muvakkat bir yardımcı refika değil belki hayat-ı ebediyesinde ebedî ve sevimli bir refika-i hayat olduğundan, ihtiyarlandıkça daha ziyade hürmet ve merhamet ile birbirine muhabbet etmek lâzım geliyor.

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
zevc ve zevce
Hem bahtiyardır o kadın ki, kocasını mütedeyyin görür, ebedî dostunu ve arkadaşını kaybetmemek için o da tam mütedeyyin olur, saadet-i dünyeviyesi içinde saadet-i uhreviyesini kazanır.
Böyle dehşetli bir asırda, insanın en büyük mes'elesi: İmanı kurtarmak veya kaybetmek davasıdır.
Reklam
Tarihe şerefler veren erler anılırken Yükselmede ruh en geniş âlemlere yerden Bin rayihanın feyzi sarar ruhu derinden Geçmiş gibi cennetteki gül bahçelerinden.
Seksen bin zatlardan ders aldığım halde, kasem ediyorum ki, en esaslı ve sarsılmaz ve her vakit bana dersini tazeler gibi, merhum validemden aldığım telkinat ve mânevî derslerdir ki, fıtratımda, maddî vücudumda çekirdekler hükmünde yerleşmiş."
Isparta Hayatı
"Bana, 'Sen şuna buna niçin sataştın?' diyorlar. Farkında değilim. Karşımda müthiş bir yangın var. Alevleri göklere yükseliyor. İçinde evlAdım yanıyor, imanım tutuşmuş yanıyor. O yangını söndürmeye, imanımı kurtarmaya koşuyorum. Yolda biri beni kösteklemek istemiş de ayağım ona çarpmış; ne ehemmiyeti var? O müthiş yangın karşısında bu küçük hadise bir kıymet ifade eder mi? Dar düşünceler, dar görüşler!"
Tesettür risalesi
Kadın ve erkek ortasında gayet esaslı ve şiddetli münasebet, muhabbet ve alâka, yalnız dünyevî hayatın ihtiyacından ileri gelmiyor. Evet, bir kadın, kocasına yalnız hayat-ı dünyeviyeye mahsus bir refika-i hayat değildir. Belki hayat-ı ebediyede dahi bir refika-i hayattır. Madem hayat-ı ebediyede dahi kocasına refika-i hayattır; elbette, ebedî arkadaşı ve dostu olan kocasının nazarından gayrı, başkasının nazarını kendi mehâsinine celb etmemek ve onu darıltmamak ve kıskandırmamak lâzım gelir. Madem mü’min olan kocası, sırr-ı imana binaen, onunla alâkası hayat-ı dünyeviyeye münhasır ve yalnız hayvânî ve güzellik vaktine mahsus, muvakkat bir muhabbet değil, belki hayat-ı ebediyede dahi bir refika-i hayat noktasında esaslı ve ciddî bir muhabbetle, bir hürmetle alâkadardır. Hem yalnız gençliğinde ve güzellik zamanında değil, belki ihtiyarlık ve çirkinlik vaktinde dahi o ciddî hürmet ve muhabbeti taşıyor. Elbette ona mukabil, o da kendi mehâsinini onun nazarına tahsis ve muhabbetini ona hasretmesi, mukteza-yı insaniyettir. Yoksa pek az kazanır, fakat pek çok kaybeder.
Beni dünyaya çağırma; ona geldim fenâ gördüm. Demâ gaflet hicab oldu; ve nur-u Hak nihân gördüm. Bütün eşyâ-i mevcudât; birer fânî muzır gördüm. Vücud desen, onu giydim; ah! Ademdi, çok belâ gördüm. Hayat desen, onu tattım; azab ender azab gördüm. Akıl ayn-ı ikàb oldu; bekàyı bir belâ gördüm. Ömür ayn-ı hevâ oldu; kemâl ayn-ı hebâ gördüm. Amel ayn-ı riyâ oldu; emel ayn-ı elem gördüm. Visâl nefs-i zevâl oldu; devâyı ayn-ı dâ’ gördüm. Bu envâr, zulümât oldu; bu ahbabı yetim gördüm. Bu savtlar, na’y-i mevt oldu; bu ahyâyı mevât gördüm. Ulûm evhâma kalboldu; hikemde bin sekam gördüm. Lezzet ayn-ı elem oldu; vücudda bin adem gördüm. Habîb desen onu buldum; ah! Firâkta çok elem gördüm.
Reklam
Evet, kâinatın her tarafında, cüz'î ve küllî her şeyde, her nevide, kendini tanıttırmak ve sevdirmek içinde merhametkârane bir haşmet-i rububiyet, elbette o haşmete, o merhamete, o tanıttırmaya, o sevdirmeye karşı şükür ve takdis içinde bir geniş ve ihatalı ve şuurkârane bir ubudiyetle mukabele etmesi lâzım ve kat'îdir. Şualar
Kâsem ediyordum ki;
Kadınların saadet-i uhreviyesi gibi saadet-i dünyeviyeleri de ve fıtratlarındaki ulvi seciyeleri de bozulmaktan kurtulmanın çare-i yegânesi, daire-i İslâmiyedeki terbiye-i diniyeden başka yoktur! Lemalar
"Ey bu yerlerin hâkimi! Senin bahtına düştüm. Sana dehalet ediyorum ve sana hizmetkârım ve senin rızanı istiyorum ve seni arıyorum." Hizmet Düsturları
Bir ticaret yapmadım, nakd-i ömür oldu heba, Yola geldim lâkin göçmüş cümle kervan bîhaber. Ağlayıp nâlân edip düştüm yola tenha garib, Dîde giryan, sine biryan, akıl hayran bîhaber. Lemalar
Vâzife-i kudsiye
Ey kardeşlerim! Dikkat ediniz: Vazifeniz kudsiyedir, hizmetiniz ulvîdir. Herbir saatiniz, bir gün ibadet hükmüne geçebilecek bir kıymettedir. Biliniz ki, elinizden kaçmasın!... Hizmet Düsturları
100 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.