"Bir kitabı okurken geçen iki saatin ömrümün birçok senelerinden daha dolu, daha ehemmiyetli olduğunu fark edince insan hayatının ürkütücü hiçliğini düşünür ve yeis içinde kalırdım."
MÖ 3500 yılından II. Dünya Savaşı'nın bitimine kadar uzanan bir kitap. Dünya çapındaki önemli olaylar sade ve tarafsız bir dille anlatılmış. Özellikle tarafsız olması müverrihlik açısından gayet yerinde olmuş. Dünya tarihine makro açıdan bir çırpıda bakmak istenirse kesinlikle okunması gereken bir kaynak diyebilirim.
Boş işler bunlar. Bu halka bu adam fazla geldi. Bu fazlalığı da 80 sene de aştılar. Arkadaşlar bizim halkımız birey değil, tebaa, tebaa.. Her zaman emir beklemiş, onay beklemiş bir millet. Esareti kabul etmeyen de bu millet değil baştakilerdir ki, o yüzden esaret altında kalmamıştır hiçbir zaman. Lakin arkadaşlar kuvvacı damarım da ağır bastığı için Kemal Tahir'in şu sözünü de vurgulamadan geçemeyeceğim: "Kuvva, bire kadar kırılmadıkça bu memlekette umut tükenmez."
Umarım düzelir diyeceğim de Celal Sengor de haklı be abicim
1) "Boş işler" olarak tepki gösterdiğiniz yol, sonunda ışık gördüğümüz tek yoldur. Atatürk'ün "fazlalık"larını milletimiz hâlâ benimsiyor ve benimsemeye de devam edecek. O, yalnızca 100 yılımıza ışık tutmadı; 100'lerce yılımıza ışık tutmaya devam edecek ve biz de benimsemeye devam edeceğiz.
2) Bizim halkımız, Türk halkı, tebaa değildir. Nitekim etnisite oluşu asırlarca örnek olacak şekilde sürdürmüş bir milletiz. Bu halk; padişah da görmüştür, cumhurbaşkanı da, hükümdar da. Dolayısıyla yöneticiliğe hürmet edilir ve onay lazım olduğu zamanlarda gayet de onay alınır. Bu onay almanın, milletin kendinden emin olmayışından yahut güçsüzlüğünden geldiğini sanmak büyük bir yanılgıdır.
3) Başımıza, esarete göz yuman yönetici de bunu katiyen reddeden yönetici de gelmiştir. Fakat Türk halkının çoğunluğu buna uyarak hareket etseydi şu an -tahmin etmesi çok zor olmasa gerek- esaret altında yaşamaya mahkûmduk. Sadece baştaki şahısların esareti kabul etmemesiyle bunun önüne geçilmemiştir. Tarihte örnekleri bol bol bulunur.
Özetle, ümitsizliğe kapıldığınızda bunu, Türk milletini aşağılamakla boşa takmayınız. Milletin çoğunluğunun seçimi yanlış olduğunda şartları iyileştirmek, onları yermekle değil bilinçlendirmekle düzelir.
Ekonomistler, 2024'ün en az ilk 6 ayının çok zorlu geçeceğini söylüyor. Daha 2024'e girmeden, şu anda bile kitap almakta zorlanıyorsak sonrasını düşünmek çok rahatsız edici. 2028'e kadar böyle devam mecbur.
Seçime sayılı günler kaldı, bu kitapla birlikte yakın zamanda Ali Yeşildağ, daha öncesinde de Sedat Peker’in yayınladığı video serilerinde gördük ki, günümüz iktidarının tek derdi para, bütün her şey onun için.
Bu kitap güncel siyaset içerdiği ve bugünü işlediği için mecburen bu incelemede kitabın içeriğiyle birlikte seçimin öncesini de, bugünü