Hiçbiri klasik ve ezeli ahengi hissetmemişti ve hepsi, asrın geçici anarşisini devrin hakiki işaretlerinden biri sanmıştılar ve nihayet canlarından usanmıştılar.
Elhamra sarayında veya Gırnata’daki Cennetülarif’te olduğu gibi İsfahan veya Şiraz’da da hayran kaldığımız hâlleriyle Endülüs ve Fars bahçeleri, cennetin bir timsalidir. Nitekim Farsçada ‘firdevs’ bahçe, cennet bahçesi anlamına gelir.
Kitap en fazla liseli yaşlara hitap edebilmek seviyede. Vasat ve konuşulagelmiş mevzu tekrarı olan bir kitap. Yazarını yakın zamanda kaybettik. Rahmet olsun. Kitabı henüz hayatın başında olan gençlere hediye edebilirsiniz. İlgilerini çekecektir.
“Tanrı’yı arayarak yaşa, çünkü onsuz yaşam mümkün değildir.” Böylece içimde, etrafımda yanan en büyük ışık parlamaya başladı; o zamandan beri de beni terk etmedi.
Nazi Almanya’sı diğer bütün ırklara soykırımı uyguladığı halde sadece ve ısrarla durmadan yılmadan ‘yahudi kırımı’ diye sergiliyor ve ‘merhamet’ duygularını insanları yahudiye karşı birer merhamet budalası yapıncaya kadar istismar ediyorlar.
Daha önce Zarifoğlu’nun ‘Bir Değirmendir Bu Dünya’ isimli kitabını okuyunca taaccüp etmiştim. Çünkü benim nazarımda edebi yoğunluğu olan bir entelektüeldi. Ancak kitapta mütevazi ve dertli bir müslüman edası vardı. Bu kitapta ise ilk intibama yakalandım. Günlükler ara ara bir hikaye esintisi veriyor. Bazen okurken yazarın aktarmaya çalıştığını anlamak için tekrar okumanız gerekebilir. Velhasıl farklı bir Zarifoğlu tanımak için yeni bir kitabını okumak pek bir zevkli olacak.
‘Ellerimle sarsmak isteseydim bu ağacı, sarsamazdım.
Ama gözle görmediğimiz rüzgâr, onu istediği gibi eğer ve büker. Bizi en çok görünmeyen eller eğer ve büker.’