Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Merve

136 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
·
3 saatte okudu
“Sevgili öğrencilerim kendinizi düşünmeyi yeniden öğreneceksiniz. Kelimelerin ve dilin lezzetine varmayı öğreneceksiniz. Kim ne derse desin, dünyayı kelimeler ve fikirler değiştirebilir.” Hep ismini duyup bir türlü okuyamadığım bir kitaptı Ölü Ozanlar Derneği. Şimdi fırsat buldum ve çok sevdim. Welton Akademisi ‘onur, gelenek, disiplin, mükemmellik’ ilkeleri üzerine kurulmuş katı disiplin kurallarına sahip bir yatılı okul. Aileleri ve öğretmenlerinin isteklerine uyarak tekdüze bir hayat yaşamak zorunda bırakılan öğrencilerin hikayesini konu alıyor. Okulu bir hapis hayatına benzeten, adeta robotlaşmış gençler için bir kurtuluş yolu yok gibi görünür. Kendi hayatları hakkında en ufak bir fikir belirtme hakkı tanınmayan Welton Akademisi öğrencileri için okula yeni gelen edebiyat öğretmeni John Keating adeta bir kurtarıcı rolündedir. Diğer öğretmenler ve ailelerin aksine onun önemsediği tek şey vardır, anı yaşamaları ve hayatlarını olağanüstü kılmaları. Keating’in de öğrencilik yıllarında üyesi olduğu Ölü Ozanlar Derneği yıllar sonra yeni üyeleriyle tekrar ete kemiğe bürünür. Kendini tanımaktan, ifade etmekten korkmayan gençler yetiştirmek isteyen Keating ve özgürlüğüne yeni kavuşan öğrencilerini ne yazık ki zor bir yaşam beklemektedir. Kısa ve çok rahatlıkla okunabilen aynı zamanda hayatımızı sorgulamamızı sağlayan, sarsıcı bir eser. Hayatını olağanüstü kılmak isteyen herkese keyifli okumalar. “Anı yaşayın. Hayatlarınızı olağanüstü kılın.”
Ölü Ozanlar Derneği
Ölü Ozanlar DerneğiN. H. Kleinbaum · Bilge Kültür Sanat Yayınları · 201626,3bin okunma
Reklam
136 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
·
5 günde okudu
Savaş bu kez bir Kırgız köyünde kendi halinde yaşayan, ufak tefek ama mutlu hayatları olan insanların kapısını çalıyor. Evlerden bir bir alıp götürdüğü erkeklerin hiçbiri bir daha köylerine geri dönemezler. Geride kalan kadın ve çocukların savaşla imtihanını, açlığı, sefaleti, her defasında yıkılan umutlarını nasıl tekrar tekrar diriltmeye çalıştıklarını, cepheden gelen ölüm haberlerini Tolgonay anlatıyor, biz okuyoruz. Boğazımda düğümlenen bir hayat hikayesi… Tolgonay’ın başından geçen onca felaketi anlatabildiği, derdini dökebildiği bir tek şey var o da: Toprak Ana. Kitap 135 sayfa aynı zamanda çok sade bir anlatıma sahip, kolaylıkla okunabiliyor. Hem duygulandıran hem sorgulatan çarpıcı kitaplardan. Herkes okumalı. “Bir insanın kaderi, dağdaki patika gibidir: Bazen çıkar, bazen iner, bazen de dibi görünmeyen bir uçurumun başına gelip durur.” “Zaman akıp gidiyor ve hiçbir saat bir öncekine benzemiyor.” “Gerçek mutluluk yavaş yavaş azar azar gelir ve bu bizim hayata bakış açımızla çevremizle çevremizdekilere karşı davranışımızla doğrudan doğruya ilgili ve orantılıdır. Mutluluk, birbirini tamamlayan ufak tefek şeylerin birikmesinden doğuyor.”
Toprak Ana
Toprak AnaCengiz Aytmatov · Ötüken Neşriyat · 202261,5bin okunma
120 syf.
8/10 puan verdi
·
Beğendi
·
18 saatte okudu
Kapıların Dışında, tiyatro oyunundan edebiyata uyarlanmış bir eser. Oyunun tanıtım broşüründeki yazıyı Haldun Taner şu şekilde kaleme almış: “ Borchert bu eserinde, daha çocuk denecek, şefkatle korunacak, güdülecek bir çağda mektep sıralarından alınıp korkunç bir kan ve ateş cehennemine atılan aldatılmış mahvedilmiş bir gençliğin acı isyanını zaman zaman kükreyen bir dille, belli ki içi kan ağlayarak dile getiriyor…” “Hiçbir tiyatronun oynamak Hiçbir seyircinin görmek istemediği oyun.” Kitapta girişi cümlesi de bu şekilde. İkinci Dünya Savaşı’nı cephede yaşamış ve uzun yıllar sonra geri dönmüş bir adamın hikayesini anlatıyor. ‘Bir adam Almanya’ya geliyor. Uzun yıllar cephede kalmış, savaşmış yıllar sonra hasretle yurduna dönüyor, ama evleri barkları kalmamış ki yurtlarına kavuşsunlar. Artık onların yerleri kapıların dışıdır. Onların Almanya’sı dışarısıdır.’ Savaştan dönmüş, sokaklarda ayakları çıplak dolaşan, yiyecek ekmeği olmayan, ne evlerini ne ailelerini bıraktıkları gibi bulabilen gencecik binlerce askerden yalnızca bir tanesinin hikayesi.. Ölülerin diyarından tesadüfen geri dönebilenlerden biri. Savaşın toplumda yarattığı yıkıcı etkiyi, gidenlerden geride kalan ve kalamayan şeyleri gösteriyor. Aynı zamanda yazarın hayatıyla da paralellik gösteren bu yüzden savaşın ruhunu bu kadar etkileyici anlatabilen bir eser. Yazarın 1946 senesinde bir haftada kaleme aldığı tiyatro oyunu, ölümünden bir gün sonra sahnelenmiş. Tiyatro oyunu olarak yazıldığı için diyaloglar şeklinde ilerliyor bu durum bazen okumayı zorlaştırabiliyor.
Kapıların Dışında
Kapıların DışındaWolfgang Borchert · Can Yayınları · 20216,3bin okunma

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
626 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
·
6 günde okudu
Yazar kitabında kendi gibi güçlü bir karakter olan Jane Eyre’nin; zorlu koşullarda kendini var etmeye çalışan bir kadının hayatını anlatıyor. Okuru hiç sıkmadan uzun betimlemeler yapıp yormadan, son derece sade bir dille çok güçlü bir hikayeyi kaleme almış. Bence romandaki anlatımın bu kadar güçlü olması, okuyucuya kaybı, acıyı bu kadar hissettirebilmesinin sebebi de yazarın bunları bizzat yaşayarak deneyimlemiş olması. Charlotte Bronte’nin hayatını kısaca araştırdığımda çok trajik bir yaşam öyküsü olduğunu öğrendim. Victoria döneminde ses getiren Uğultulu Tepeler’in yazarı Emily Bronte ile kardeş olan Charlotte Bronte; küçük yaşta annesini kaybetmiş ve kardeşleriyle yatılı okula gitmek zorunda kalmış. Oradaki kötü, sağlıksız yaşam koşulları, acımasız öğretmenler ve salgın hastalıklar sebebiyle kardeşlerini kaybetmiş. 63 yıllık bir dönemi kapsayan Victoria Dönemi kadının toplumda kendine yer etmek için çok çabaladığı bir çağ olmuş. Öyle ki Charlotte Bronte, dönemin devlet şairine birkaç şiirini göndererek değerlendirmesini istediğinde aldığı yanıt şu olmuş: “Edebiyat kadınların mesleği olamaz olmamalıdır da! Kendi görevleriyle daha çok haşır neşir oldukça, ister bir meşgale ister bir iş olarak buna ayıracak daha az zamanları olacaktır.” Aslında bu yanıt bize erkek egemen toplumda kadının yerini anlatıyor. Bunun üzerine Bronte takma adla eserlerini yayımlamaya başlamış ve ilk kitabı olan Jane Eyre basılmış.
Jane Eyre
Jane EyreCharlotte Brontë · Can Yayınları · 202031,3bin okunma
192 syf.
·
Puan vermedi
·
Beğendi
·
20 günde okudu
Bir yerde John Steinbeck için şöyle yazıyordu: “ Küçük insanların hikayelerinden dev yapıtlar ortayan çıkartan yazar..” İşte bu kitapta tam bu tanıma uyuyor. Savaş yıllarında olmalarına rağmen o karanlık, kasvetli havayı solumayanların, kaygı yaşamayan yoksul ama mutlu insanların yaşadığı bir yer Yukarı Mahalle. Yaşayacak bir evleri bile olmamasına rağmen dostluğun kıymetini bilen, anın tadını çıkaran, her koşulda eğlenebilen sistemin dışında kalmakta direnenlerin hikayesi. Danny ve dostlarının kendileri gibi rengarenk ilişkilerini okurken keyifli vakit geçireceğinize eminim. Ayrıca kitap, Tatlı Perşembe ve Sardalye Sokağı ile birlikte bir üçlemeyi tamamlayan son eser. “Hayat böyledir işte senin planlarına asla uymaz, kendi bildiğini okur.” “İnsanın başının altında temiz bir vicdan kadar yumuşak bir yastık olabilir mi? “
Yukarı Mahalle
Yukarı MahalleJohn Steinbeck · Sel Yayıncılık · 20182,126 okunma
Reklam
556 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
·
16 günde okudu
Yürek burkan, inanılmaz etkileyici bir kitap. Tüm dünyayı etkisi altına alan “Büyük Buhran” dönemini konu alıyor. Joad ailesi; açlık, sefalet ve zorbalık yüzünden evlerini terk edip yollara düşen binlerce işçi ailesinden sadece biri. Tarımın kapitalistleşmesi, halkın göçe zorlanması, o insanların bir anda tüm dünyada ötekileştirilmeleri.. Hiçbir yere ait olamamak nasıl bir histir ? ‘ bu sorunun cevabı kitapta o kadar güzel işleniyor ki.. Kitabı okurken adeta Joad ailesinin bir üyesi haline geliyorsunuz ve onların hissetikleri kederi, uğradıkları haksızlığı siz de birebir yaşayıp hissediyorsunuz. Amerika'daki toplumsal sınıflar arasındaki uçurumu, insan ayrımını, ötekileştirmenin ne demek olduğunu işliyor John Steinbeck. Bu konuyu özellikle bu zulme maruz kalan insanların gözünden anlatması ise eseri etkileyici kılan kısmı oluyor. Kendilerini hiçbir yere ait hissedemeyen yüzlerce, binlerce insan.. Doğup büyüdükleri topraklardan zorla çıkartılıp yurtsuz bırakılıyorlar. Sanki, bu dünya yalnızca onlara bu kötülüğü yapanlara aitmiş gibi. Ne yazık ki hala günümüzde de şahit olduğumuz durumlar bunlar. Peki bizler Geçmişimizde böyle acı olayların yaşanmasına mı üzülelim yoksa hala günümüzde de bu zulmün devam etmesine mi ? Kesinlikle okunmayı, önerilmeyi hakeden bir kitap.
Gazap Üzümleri
Gazap ÜzümleriJohn Steinbeck · Sel Yayınları · 202035,4bin okunma
224 syf.
8/10 puan verdi
·
Beğendi
·
3 günde okudu
Tahmin edilemeyecek bir kurgu ve mutlaka tanışmanız gereken bir yazar.
Tahmin edilemeyecek bir kurgu ve mutlaka tanışmanız gereken bir yazar. “Gençlik yıllarımda iç dünyamın bir çelişkiler yumağı olduğunu fark etmiştim.” Bu itirafta bulunan bir kişi sizce neler yapmış olabilir? Ne kadar ileri gidebilir? Birbirini hiç tanımayan on kişi, bir adada mahsur kalır. Tek ortak yanları, hepsinin üstünü örttüğü korkunç sırlarının olması. Bu sırların yıllar sonra başlarına iş açacağını hiç biri tahmin etmemişti tabiki de. Kitaba hakim olan gizem son sayfalara dek sürüyor. Sonunu merak ederek hızla çevirdiğiniz sayfalar arasında kayboluyorsunuz. Sona geldiğinizi anlayamıyorsunuz bile. Hatta yazar, tam anlamıyla hiç beklenmedik yerden bir süprizle çıkıyor karşımıza. Ben son sayfaya dek doğru tahminde bulunamamışım. Film izler gibi oturup keyifle okuyabileceğiz, heyecanlı bir kurgu. Yazarın diğer kitaplarını da merak etmekten kendimi alamıyorum. Siz de mutlaka tanışmalısınız bu yazarla. #kitapalıntıları “Tek amacım hiç kimsenin çözemeyeceği gizemli bir cinayet işlemekti.” “Yaşamın her anında ölüm yanı başımızdadır.” “Günahlarından kaçamazsın, emin ol bulur seni.”
On Kişiydiler
On KişiydilerAgatha Christie · Altın Kitaplar · 202132,4bin okunma
74 syf.
8/10 puan verdi
·
Beğendi
Bir Stefan Zweig klasiği Kitaba genel hatlarıyla baktığımız zaman S.Zweig'in yazmış olduğu kısa kitaplardan bir tanesi diyebiliriz. Beş farklı hikayeden oluşuyor. 1810 yılında İspanya'daki savaşta yaralanan bir albay, bir başka hikayede Rus savaş esiri... "Zweig bu öykülerde insanı insanlıktan çıkarıp en uç noktalara sürükleyen deneyimlerin izini sürerken, okuru da ister istemez karakterlerinin ruh çalkantılarının içine çekiyor." kitabın tanıtımında geçen bu cümleyi de dikkate alırsam; hikayelerin teması genel olarak trajik diyebilirim. Kitap aynı zamanda kendisine ismini veren Ay Işığı Sokağı hikayesi ile birlikte başlıyor. Hikayelerde genel hatlarıyla benzer konular olduğunu söyleyebilirim. Çok kısa sürede sıkılmadan, severek okuyabileceğiniz bir kitap. Çok akıcı bir kitap olmasına rağmen kitaptan bir sonuç çıkarmak zor. Sürükleyici ve doğal bir anlatımı olduğu için tavsiye ederim. Ayrıca, yazarın hayatına kısaca baktığımızda eserinde kendisinden izler taşıdığını görüyoruz.
Ay Işığı Sokağı
Ay Işığı SokağıStefan Zweig · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 202167,4bin okunma
408 syf.
9/10 puan verdi
·
Beğendi
·
3 günde okudu
Mutlaka tanışın bu kitapla. Öncelikle kitabı çok beğenerek okuduğumu söylemek istiyorum. Yazarın hayal gücüne, kitabın kurgusuna hayran olmamak elde değil. Uzun bir eser olmasına rağmen hiç sıkmıyor, aksine sürekli merak uyandırıyor. Birçok yoğun duyguyu siz de okurken derinden hissediyor, akışa kendinizi kaptırıyorsunuz. ️ İlk bölümlerde birçok karakter olması kafa karışıklığına sebep olabiliyor. Ben bunun için not alarak ilerledim. Sonrasında böyle bir sorun kalmıyor zaten, karakterlere ve olaylara hâkim oluyorsunuz. ️ İngiltere’de yaşayan Earnshaw ailesinin yıllar öncesinden günümüze kadarki yaşam öyküsünü okuyoruz. İki farklı anlatıcı bulunuyor. Bu da anlatımı farklı kılan ve akıcılığı sağlayan başka bir nokta. Ayrıca, Emily Bronte’nin ilk ve tek romanı olan Uğultulu Tepeler bir Victoria dönemi romanı olarak geçiyor. Kimine göre dünyanın en büyük aşk romanı olsa da içinde kim, nefret, intikam gibi birçok güçlü duyguyu da barındırıyor. Herkese keyifli okumalar
Uğultulu Tepeler
Uğultulu TepelerEmily Brontë · Can Yayınları · 202142,2bin okunma
90 syf.
9/10 puan verdi
·
Beğendi
·
27 saatte okudu
Kitapla ilgili araştırma yaparken bir yerde Şükrü Erbaş’ın bir şiirine rastladım: “Ölümü bilerek nasıl yaşar insan, geride dünyanın kalacağını bilerek nasıl ölür? Bilmek bütün acıların anasıdır.” Bu dizeler kitabı o kadar güzel anlatıyor ki... Ölüm saati belli olan bir mahkum son anına dek hissettiği her şeyi kağıda döküyor. Son derece çarpıcı ve etkileyici anlatımıyla bir solukta okuduğum bir kitap oldu. Mahkumun yaşadığı o çaresizliği, acıyı, hislerindeki karmaşayı okumuyor adeta yaşıyorsunuz. Mutlaka okunması gereken kitaplardan bir tanesi. “Yarınlar hep güzel olacak denir. Oysa bugünler, dünün yarınları değil midir?” “Manevi acının yanında fiziki acının ne önemi var?” “Hiçbir şey söylemeden akıl ve yüreğiyle beni nasıl da etkileyebiliyor?”
Bir İdam Mahkûmunun Son Günü
Bir İdam Mahkûmunun Son GünüVictor Hugo · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 2023120,7bin okunma
Reklam
·
Puan vermedi
"-Bütün yollar aynı noktada son bulur, sevgili Gladys. -Nedir o? -Düş kırıklığı." “Bastırmaya çabaladığımız her güdümüz, zihnimizde yuvalanan bir yılan gibi bizi zehirliyor.” En son neyin olmasını çok istediniz? ‘Şu dileğim gerçekleşse dünyanın en mutlu insanı ben olurdum’ dediğiniz şeyler mutlaka vardır. Herkesin böyle bir hatta birçok dileği vardır. Peki bu hayali kurarkenki mutluluğumuzun, gerçekleştiğinde de devam edeceğini hatta artacağını nereden biliyoruz, nasıl bu kadar eminiz ? Kitabı okuduğumda zihnimde canlanan düşünce şuydu: Sanılanın aksine her dileğimiz bizi mutlu etmeyebilir. Bazı hayaller, sadece hayalken güzeldir; gerçekleştiğinde ise koca bir hayal kırıklığına dönüşebilir. Kitap; Dorian Gray’in bir dileğinin gerçekleşmesi ve sonrasında yaşadıkları üzerine kurgulanmış bir eser. Oscar Wilde ' nin " Bir ruhun hikayesi " diye tanımladığı kitabında 3 karakter derinlemesine işlenmiş. Hatta yazar bu karakterlerle ilgili şöyle demiş: “Basil Harvard kendim hakkında düşündüklerim, Lord Henry dünya hakkında düşündüklerim, Dorian belki başka yaşlarda olmak istediğim.” Kitap aynı zamanda; Wilde’nin zamanında büyük tartışmalar yaratan, pek az övgüye karşılık son derece sert eleştirilere maruz kalan tek romanıdır.
Dorian Gray'in Portresi
Dorian Gray'in PortresiOscar Wilde · Can Yayınları · 201873,2bin okunma
102 syf.
10/10 puan verdi
·
3 günde okudu
İnci, John Steinbeck’ten okuduğum ikinci kitaptı. Daha önce Fareler ve İnsanlar’ı okuyup hikeyesinden çok etkilendiğimi hatırlıyorum. Aynı şekilde bu kitapta hikayesindeki hüznü o kadar iyi işliyor ki kitap bitse de etkisinden çıkamıyorsunuz. Steinbeck’in neden Nobel Edebiyat Ödülü’ne layık görüldüğünü, toplumsal ve insani meseleleri nasıl ustalıkla kaleme aldığını görüyorsunuz. Kitapta Meksikalı inci avcılarını, onların zor hayat koşullarına karşı verdikleri mücadeleyi anlatıyor. Kino ve ailesinin hikayesini herkes mutlaka okumalı diye düşünüyorum.
İnci
İnciJohn Steinbeck · Sel Yayıncılık · 202337,7bin okunma
344 syf.
5/10 puan verdi
·
Beğendi
Bu kitapta; meslektaşını öldürdüğü için San Quentin Hapishanesi'ne düşen ve idam cezasına çarptırılan bir profesörün hikayesini okuyoruz. Profesör, hapishanede maruz kaldığı korkunç işkence, kötü muamele ve tecrit cezalarıyla başa çıkabilmek için bir yol bulur. 'Deli gömleği giydirme’ cezasına sıklıkla maruz kalan mahkumun canının ne kadar yandığını, aylarca gömlek içinde kaldıktan sonra bedeninde oluşan yaraları, kaslarının erimesini gözlerinizle görmüş gibi oluyor ve bizzat hissediyorsunuz. Gömleğin içinde nefes almakta bile zorlanan mahkum, zihinsel taktiklerle astral seyahatlere çıkar. Bambaşka coğrafyalara, bambaşka dönemlere gider ve bunları günlük tutar gibi not alır. Kitap farklı bölümlerden oluşuyor her bölümde farklı bir hikaye yani farklı bir yolculuk anlatılıyor. Bazı bölümler çok akıcı, merak uyandırıcıyken; bazıları biraz ağır ilerliyor ve sıkabiliyor. Bu kitabı kitap fuarından alırken çok tavsiye ettikleri için büyük umutlarla okumaya başladım fakat bazı bölümlerinde sıkıldığım için o kişilere pek hak veremedim ne yazık ki. Bu arada, olayın geçtiği hapishane de alelade bir yer değil. Yazarın orada beş yılını geçiren arkadaşından esinlenerek bu kitabı yazdığını ve kitapta da bir karakter olarak yer aldığını öğrendiğimde de çok şaşırmıştım. Genel anlamda baktığımızda güzel, Jack London sevenler için tavsiye edilebilir bir kitap. Herkese keyifli okumalar.
Yıldız Gezgini
Yıldız GezginiJack London · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 20146,9bin okunma
344 syf.
6/10 puan verdi
·
Beğendi
“Bir beyaz adam öldürülmüştü. Böyle bir şey olduğunda Doğu’daki İngilizlerin içi ürperir. Burma’da her yıl yaklaşık sekiz yüz kişi öldürülür; bunun hiçbir önemi yoktur ama bir beyaz adamın öldürülmesi canavarlıktır.” Kitap adını Hindistan’da yer alan bir kentten almış ve orada geçen olaylar örgüsüdür. Kitap ingilizlerin sömürgeciliğini ve insana bakış açısını tüm gerçekliğiyle gözler önüne seriyor. Irkçılığın nasıl normalleştirildiğini görmüş oluyoruz. Acaba bu yaşananlara dur diyen birileri var mı? Karakterlerin çok iyi işlendiği, akıcı ve anlaşılır bir dile sahip bir roman. Herkese keyifli okumalar
Burma Günleri
Burma GünleriGeorge Orwell · Can Yayınları · 20043,134 okunma
222 syf.
8/10 puan verdi
·
Beğendi
Roman küçük bir köyde doğan Yusuf'un hayat hikayesini anlatıyor. Başına gelen talihsizlikler, kendisine yapılan zalimliklere karşı her zaman dik duruşuyla ve karakteriyle bizi etkilemeyi başaran biri. Karakter o kadar güzel işlenmişti ki, Yusuf sanki hayatımda tanıdığım ve sevdiğim biri gibiydi. Sabahattin Ali’nin daha önce iki kitabını okumuştum. Bu kitabı da kitaplığımda severek okuduğum eserler arasında yerini aldı.
Kuyucaklı Yusuf
Kuyucaklı YusufSabahattin Ali · Yapı Kredi Yayınları · 2021174,5bin okunma
508 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
"Zamanların en iyisiydi, zamanların en kötüsüydü. Hem akıl çağıydı hem hem aptallık hem inanç devriydi hem de kuşku, aydınlık mevsimiydi, karanlık mevsimiydi hem umut baharı hem de umutsuzluk kışıydı hem her şeyimiz vardı hem hiçbir şeyimiz yoktu, hepimiz ya doğruca cennete gidecektik ya da tam öteki yana. “ Merhabalar, herkese kesinlikle okumalısınız diyebileceğim ve şu an okuduklarım arasında ilk sıradaki yerini alan bir kitapla karşınızdayım. Tüm zamanların en çok satılan kitabı olan ‘İki Şehrin Hikayesi’ni okuduğumda bu ünvanı ne kadar çok hakettiğini anladım. Eğer hayatımızda yalnızca bir kitap okuma hakkımız olsaydı ben de şansımı bu kitaptan yana kullanırdım. Fransız Devrimi döneminde Paris ve Londra arasında geçen olay örgüsü çok iyi kurgulanmış. Karakterler sizi öylesine olayların içine çekiyor ki her detayı anlayarak oturtarak ilerliyorsunuz ve nasıl bittiğini anlamıyorsunuz. Beni en çok etkileyen de her detayı anlayarak okuyabilmem ve akılda kalıcı bir sona sahip olmasıydı. Kitap aynı zamanda bir tarihi roman olduğu için Fransız devrimi ile ilgili de bilgi sahibi oluyorsunuz. Herkese keyifli okumalar diliyorum.
İki Şehrin Hikâyesi
İki Şehrin HikâyesiCharles Dickens · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 202258,9bin okunma
Reklam
261 syf.
7/10 puan verdi
·
Beğendi
“Cahilliklerini bilmenin utancı içindeydiler ve bilgisizliklerini nasıl açıklayacaklarını da bilemiyorlardı..” “Her şey iyiydi eskiden; güler yüzlü ve dostçaydı her şey.” Bir atom savaşı sırasında, aileler çocukları güvenli bir yere gönderip oradan uzaklaştırmak isterler. Ama maalesef uçağın ıssız bir adaya düşeceğini kimse öngöremez. Issız bir adada mahsur kalan bir avuç küçük çocuğun yaşadıklarını okuyoruz. Liderlik çatışması, hayatta kalma mücadelesi, başlarında büyükler yokken olaylarla baş etmeye çalışmaları gibi birçok olay.. En kötü koşullarda en masumlar dediğimiz çocukların bile duygularının nasıl dönüşüm yaşadığını, olayların nasıl evrildiğini şaşırarak okuduğum bir kitap oldu. İnsan doğuştan mı kötüdür, yoksa koşullar mı onu kötü olmaya sürükler ? Kitabı okurken bu soru sürekli zihnimizi kurcalıyor. Şimdiden herkese keyifli okumalar.
Fatih Albay
Fatih Albay
Sineklerin Tanrısı
Sineklerin TanrısıWilliam Golding · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 202080,5bin okunma
136 syf.
8/10 puan verdi
·
Beğendi
"İnsanlara yaşama değer vermeyi, onu korumayı öğretin. Onlara sert Suomi'mizde bile her köylü ve işçinin iyi, sağlıklı ve makul bir hayat yaratabileceğini söyleyin." Araştırmalarda dünyanın en mutlu ülkesi seçilen, eğitim sistemi ile örnek alınan bir ülke .. Bugün, sahip olduğu yüksek kültür seviyesiyle bildiğimiz Finlandiya bir zamanlar 'Suomi' ismiyle anılıyordu yani 'bataklık ülkesi'. Verimsiz toprakları, hiç maden olmaması, uzun ve sert soğuğu ... Koşullar bu kadar olumsuzken bir ülke nasıl bugün bu kadar gelişmiş olabiliyor? Tüm bu olumsuzluklara rağmen bir ülkenin yeniden doğuşunu ve nasıl gelişip büyüdüğünü okuyoruz bu kitapta. Köylü, işçi, öğretmen, kilise, okul; halkın her kesiminden insan bunun için çabalıyor, çalışıyor. Özellikle öğretmenlere tavsiye edilen bu kitap, her yaştan insanın okuyup ders çıkarabileceği öğretici bir eser. Herkese iyi okumalar dilerim
Beyaz Zambaklar Ülkesinde
Beyaz Zambaklar ÜlkesindeGrigory Petrov · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 202299,5bin okunma
50 syf.
8/10 puan verdi
·
Beğendi
"Çünkü itiraz etmeyen, karşı koymayan herkes suç ortağıdır." "Ve yaşam çığlık atıyordu yüreğinde." "İnsanların koyduğu yasalarından uzak , sonsuz özgürlüğün huzuru içerisindeydi" Vicdanıyla zorunlulukları arasında kalan bir adamın iç çatışmasını okuyoruz. 'Özgürlük mü yoksa sorumluluk mu?' Sürekli kendisine bu soruyu soran ve cevabını bulmak için de çırpınan bir adamın hayat hikayesini okuyoruz. Ülkesindeki savaşa katılmak istemediği için karısıyla farklı bir ülkeye kaçan ama vicdanının sesinden ve iç sıkıntısından asla kurtulamayan bir adamın hissettikleri, yaşadığı gelgitler, yaptığı şeyden pişman oluşu ama hareket edemeyişi.. Bu duygular okurken sizi etkisi altına alıveriyor. Stefan Zweig kitaplarını bu anlamda çok seviyorum. 50 sayfa kadar kısa olmasına rağmen anlatmak istediği mesajı çok sade ve etkileyici bir dille verebiliyor. Farklı bakış açıları kazandıracağına eminim, herkese keyifli okumalar. 
Mecburiyet
MecburiyetStefan Zweig · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 202162bin okunma
68 syf.
6/10 puan verdi
·
Beğendi
“Hayatınız muazzam bir şafak tarafından aydınlatılacak olsa da eninde sonunda sizi de bir tabutun içine çivileyip çukurun içine atacaklar.” “Kitaplar notaya, sohbet ise şarkı söylemeye benziyor.” “Yüzlerce deli özgürce dışarıda dolaşıyor, çünkü cehaletiniz yüzünden onları sağlıklı olanlardan ayırt edemiyorsunuz” Rusya’nın sorunlarıyla ilgilenmek yerine onları uzaktan izlemeyi tercih eden elit Rus aydınının “deliliği”nin simgesidir bu kitap. Üniversite mezunu, kültürlü bir genç olmasına rağmen; takip edilme korkusu yaşadığı için akıl hastanesine kapatılan biri. Ve o hastanede çalışan kendini son derece yanız hisseden bir doktor. İkisinin dostluğu koğuşta her geçen gün daha da pekişir. Doktor bir tek ‘deli’ denilen o hastayla dertleşebildiğini, felsefi konularda bile konuşabildiğini fark eder. Diğer taraftan hastanedeki diğer çalışanlar ve çevredeki insanlar bu yakınlaşmayı bir dostluk olarak yorumlamazlar ve doktorun da bazı sıkıntılarının olduğunu ileri sürüp koğuşa kapatırlar. Hastanedeki zor koşulları, maruz kalınan adaletsiz kararların hepsinin farkında olmasına rağmen hiç sesini çıkarmayan Doktor; bir gün kendisini de o koğuşta görünce dünyası başına yıkılır.
Altıncı Koğuş
Altıncı KoğuşAnton Çehov · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 202270bin okunma
210 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
Herkese merhaba Bu benim Çinli bir yazardan okuduğum ilk kitap. Yazarın da yazmış olduğu 2. Kitabıymış.. yayımlandığında ülkesinde yasaklanmış çünkü Çin kültür devrimi yıllarından da bahsediyor. Hikayenin etkileyiciliği ve gerçeği yansıtıyor oluşu, kitabın okurlarını her geçen gün arttırmış ve kitabımız bir ‘modern klasik’ e dönüşmüş. İhtiyar bir adam olan Figui, karşılaştığı bir yabancıya hayatını anlatıyor.Köklü ve zengin bir aileye sahip olan Figui teker teker elindekilerin hepsini kaybetmiş. Kitabı okurken sanki hikayesini anlattığı yabancı benmişim gibi hissettim. Bir yakınım oturmuş karşıma başından geçenleri anlatıyor gibiydi.. Gerçekten kitabı okurken duygulanmamak elde değil.Şimdiye kadar okumuş olduğum kitaplar içerisinde beni derinden etkileyen nadir kitaplardan birisi olduğunu söyleyebilirim. Bir oturuşta okuyabileceğiniz sade diliyle oldukça akıcı bir kitap. Bu samimi ve hüzünlendiren hikayesini herkese okuması için gönül rahatlığıyla tavsiye edebilirim. Pişman olmazsınız diye düşünüyorum
Yaşamak
YaşamakYu Hua · Jaguar Kitap · 201633,7bin okunma
111 syf.
·
Puan vermedi
Kısa ama çok etkileyici ve hüzünlendiren bir hikayesi var. Özellikle sonu oldukça çarpıcı ve uzun süre akılda kalır diye düşünüyorum. Kitabı okuduktan sonra filmini izlemenizi de öneriyorum
Fareler ve İnsanlar
Fareler ve İnsanlarJohn Steinbeck · Sel Yayıncılık · 2023172,2bin okunma