Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Alican ASLAN

Alican ASLAN
@KolirkinKoruk
Manisa 112'de Paramedik
EÜ - İlk ve Acil Yardım / ANAÜ - Sağlık Yönetimi / CBÜ - Sağlık Bilimleri Enstitüsü Yüksek Lisans / CBÜ - Tarih
Manisa
Afyon/Sandıklı
115 okur puanı
Şubat 2018 tarihinde katıldı
Gece gündüz, dağlar ile, taşlar ile Döğünürüm, döğünürüm; Düşte görsem, gözlerimde yaşlar ile Uyanırım, uyanırım... Kimi olur, kar üstünde resmin ile, Kimi olur kitaplarda ismin ile, Yalnızlıktan dostun ile, hasmın ile, Avunurum, avunurum... Yıllar döner, güne gine bayram olur, Bu bayramlar n'idem, bana haram olur, İçerimde göz göz olmuş yaram olur, Devinirim, devinirim...
Sayfa 60 - Yeditepe YayıneviKitabı okudu
Reklam
Bir medeniyet bir defa teşekkül ettikten ve bütün teferruatlarıyla kuvvetli bir sistem halini aldıktan sonra, kendi kıymet ve kuvveti hakkındaki şuurunu da kazanır; o vakit haricî hûluller daha azlaşır ve daha müşkilleşir.
Sayfa 193 - Alfa YayıneviKitabı okudu
Pek mahdut bazı şeylerde, mesela Osmanlı denizciliğinin inkişafında, alay ve efendi kelimeleri gibi bir iki noktada Bizans tesiri görünüyor; fakat bu tesirler de İstanbul'un fethinden çok önce, hatta Anadolu Selçuklu zamanında vukua gelmiş ve Osmanlılara belki de onlardan intikal etmiştir.
Sayfa 170 - Alfa YayıneviKitabı okudu

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
Tesettürün Bizans'tan alınması hakkında
Rum alim Ph. Kukules emumiyetle Türklere isnat edilen çeşitli adetlerin ve mesela tesettür meselesinin Türklere Bizans'tan geçtiğini iddia etmektedir ki ondan evvel de ileri sürülmüş olan bu görüşte herhalde bir hakikat hissesi olduğunu söyleyebiliriz. Ziya Gökalp, Yeni Mecmua'nın 14. ila 17. numaralarında çıkan "Aile Ahlâkı" adlı makaleler silsilesinde, umumiyetle İslamiyet tesettür usulünün girmesinde Bizans ve İran tesiri olduğunu söylemektedir. Her halde bu mesele de ayrıca tetkike muhtaçtır ve Kukules'in üstünkörü makalesi meseleyi lüzumu kadar aydınlatmış değildir.
Sayfa 165 - Alfa YayıneviKitabı okudu
Fatih'in sarayının gösterişten uzak oluşu
III. Murad'ın sarayıyla Fatih'in sarayını, hatta sathi surette mukayese edecek olursak, Fatih'in sarayının XVI. yüzyıldaki bir vezir dairesinden daha ihtişamsız kaldığını görürüz. Solakzade, Osmanlı padişahlarının önce 914 senesinde yani II. Beyazid devrinde altın ve gümüş kaplar içinde yemek yemeye başladıklarını kaydeder.
Sayfa 152 - Alfa YayıneviKitabı okudu
Reklam
Hilal'in, İslam'dan önce Sasaniler'de kullanılması
Hilal(mahçe), Sasaniler zamanında İran'da bir timsal olarak kullanıldığı gibi; İran, İslam hâkimiyeti altına geçtikten sonra da o sahada devam etti.
Sayfa 135 - Alfa YayıneviKitabı okudu
Bağdat'ın Tuğrul Bey tarafından fethinden, yani Büyük Selçuklu İmparatorluğu'nun kuruluşundan sonradır ki, Fâtımi devleti müstesna olarak, hemen bütün İslam dünyasının Türk hegemonyası altına düştüğünü görüyoruz. .. Tuğrul Bey ile kufretli halefleri, Abbasi halifesini kendi nüfuzları altında ve kendisine ayırdıkları gelirle yaşayan "ruhani bir reis" mahiyetinde bırakarak, bütün cismani nüfuzu, yani imparatorluğun nüfuz ve salahiyetini tamamen alıyor;..
Sayfa 130 - Alfa YayıneviKitabı okudu
Nizamülmülk'ün Türkmenler hakkında görüşleri (Siyasetname, XXVI. Bahis)
Türkmenler her ne kadar devlete birtakım güçlükler çıkarmışlarsa da, yine Selçuklu sülalesinin teveccühüne layıktırlar. Çünkü bu devletin ilk kuruluşunda çok hizmetleri olmuş ve bu uğurda birçok meşşakate katlanmışlardır. Bundan başkai hükümdar ailesine akrabalık bağlarıyla da bağlıdırlar...
Sayfa 118 - Alfa YayıneviKitabı okudu
Türk istilası esnasında Anadolu'da bulunan Ulahlar, Slavlar, Suriyeliler ve bilhassa Ermeniler, Bizans aleyhine Türklerle birleşiyorlardı. ...Ortodoks tazyikinden ve Bizans idaresinden nefret eden Ermenilerin, din hürriyetine riayet eden Türk hakimiyetini memnuniyetle karşılamaları gayet tabiiydi.
Sayfa 97 - Alfa YayıneviKitabı okudu
Türkçe'den Arapça'ya geçen 'Tavaşî' kelimesi hakkında
Makrizî'nin verdiği malumata göre tavâşî kelimesinin eski şekli tabûşî olup, Türkçeden alınmadır. Türkçeden Arapçaya geçen kelimelerde "c=ş" ve "p=b" değişikliğine daima tesadüf edildiği için "tabuşî"nin tapucı olduğu kolaylıkla anlaşılıyor. Bu kelimenin daha eski şekli tapugcı'dır, ki eski türkçede "memur, hizmetçi" demektir.
Sayfa 72 - Alfa YayıneviKitabı okudu
Reklam
Selçukluların askerî mukataalar ihdas etmeleri, hanedanın başlıca dayanağı olan Türk unsuruna mensup kütleleri yabancı sahalara yerleştirme, onlara hem toprak verme hem de lüzumunda askerî bir kuvvet olarak faydalanma fikrinden doğmuştur.
Sayfa 96 - Alfa YayıneviKitabı okudu
İslamiyetten evvelki devrin birçok kalıntısı da Türkler arasında gayet tabii yaşayacaktı; bunlar bazen İslami bir cila altında eski mahiyetini korudular; bazen eski şekilleri korumakla birlikte yeni bir mahiyet kazanmaya başladılar.
Sayfa 35 - Alfa YayıneviKitabı okudu
Türk tarihine ait diğer birçok meselede olduğu gibi, bu meselede de Avrupa tarihçilerini yanlış neticelere götüren en büyük âmil(etken), onların Türkler hakkında beslediği yanlış fikirlerdir (prejuge). Bu telakkilere göre, Türklerin tarihî rolü, yalnız askerî ve tahripkâr bir mahiyette kalmış, medeni hayatta hiçbir müspet rolleri olmamıştır.
Sayfa 28 - Alfa YayıneviKitabı okudu
Ben, manevi miras olarak hiçbir nas-ı katı, hiçbir dogma, hiçbir donmuş, kalıplaşmış kural bırakmıyorum. Benim manevi mirasım ilim ve akıldır. Benden sonra beni benimsemek isteyenler, bu temel mihver üzerinde akıl ve ilmin rehberliğini kabul ederlerse manevi mirasçılarım olurlar. Mustafa Kemal ATATÜRK
Şu memurlar ki dizlerini titretmeyi, büyüğüne tabasbus etmeyi, yerlere kapanmayı örf zannederler, kanuna riayet fikri onlara müyesser değildir. Şunlar ki padişahla uyuşup mesnet sahibi olurlar, her hadiseyi pamuk ipliği ile bağlarlar. İlim, hüner, servet, itibar ve diğer bir fazilet ile sivrilenin başını kırmakla geçinirler, bunu da siyaset, tedbir ve diplomasi sayarlar. Onlarda kalp ve kan ve insaf ve iman kalmamıştır. Nice eskiler vardır ki yeni kanla aşılanmaları mümkün olur. Fakat saydığım şu kuruyası kökler aşı tutar mı? - Ali SUAVİ
324 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.