Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Kör Kayıkçı

Kör Kayıkçı
@KorKayikci
Çok cinayet gördüm... birbirimizi öldürüyoruz... (Okuduğum kitapları kayda alıyorum)
2 Şubat
149 okur puanı
Ocak 2020 tarihinde katıldı
Eski Türk Şamanizm inançlarına göre Kosmogonia
Daha hiçbir şey yok iken ilk olarak su ortaya çıktı. Tanrıların tanrısı Kara-Han önce kendisine benzer bir canlı yaratarak adını Kişi koydu... Başlangıçta Kara-Han ile Kişi, iki siyah kaz olarak, tam bir rahatlık ve sükûnet içinde bir su kütlesi üzerinde yaşamakta idiler... Fakat, Kara-Han’ın yaratmış olduğu Kişi, içindeki yaratıcılık hissi ile, mutlak sükûnetten sıkılarak bu sükûneti bozmak, birşeyler yaratmak istedi... Ancak, bu küstahlığını az kalsın hayatı ile ödeyecekti. Zira, biraz uçtuktan sonra sonsuz derinlikteki suya düşerek boğulma tehlikesi ile karşı karşıya kaldı. Tam boğulurken, Büyük Tanrı Kara-Han imdadına yetişerek, ona, üstüne oturup batmaktan kurtulması için suların derinliklerinden bir yıldız yükseltti.
Pan YayıncılıkKitabı okudu
Reklam
Jung Analitik Psikolojisi’nin Temel İlke ve Kavramları
Jung kuramında, yukarıda tarif etmiş bulunduğumuz kişilik kısımlarının dışında, onların derinliklerinde olup onları besleyen çok önemli bir kişilik kısmı da bilinçdışıdır. Jung’a göre bilinçdışı: 1- Nispeten daha yüzeysel olan ve kişisel varoluşun unutulmuş, itilmiş, süblimasyon yolu ile idrak edilmiş, duyulmuş, düşünülmüş, yaşanmış tüm materyeli ihtiva eden personel-kişisel bilinçdışı, 2- Personel bilinçdışının çok daha derinlerinde bulunan ve kişisel olarak elde edilmemiş olup, insanlığın ortak mirası olarak nesilden nesile intikal eden ruhsal işlev ürünlerinin biriktiği ortak bilinçdışından oluşur.
Pan YayıncılıkKitabı okudu
Jung Analitik Psikolojisi’nin Temel İlke ve Kavramları
Egonun, gerek geçmişteki süreçlerden toplanmış muazzam bir imaj yığınından, gerekse dıştan duygu fonksiyonları kanalı ile nakledilmiş uyarılarının kayıt imajlarından ve bu iki grubun karşılıklı etkilenmelerinden oluştuğunu görmekteyiz. Kayıt imajların sayılamayacak kadar çok olmaları nedeniyle egodan ziyade bir ego kompleksten sözetmek doğru olur; zira devamlı değişken olması nedeni ile, ego sabit bir vasfa sahip olmaktan ziyade, büyük bir devamlılık ve benzerlik gösteren ve bilincin nüvesini oluşturan bir imajlar kompleksi vasfına sahiptir.
Pan YayıncılıkKitabı okudu

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
Jung Analitik Psikolojisi’nin Temel İlke ve Kavramları
Analitik Psikoloji’ye göre ruh iki kısımdan oluşmaktadır: animus/anima ve psykhe. Psykhe kavramı gerek bilinçli ve gerekse bilinçdışı olarak işlev gösteren ruhsal süreçlerin tümünü; animus/anima ise, ancak kişilik olarak tarif edebildiğimiz ayrışmamış bir işlev kompleksini ifade etmektedir. Aynı ekole göre kişilik de iki kısımdan oluşur: 1- Bizim dahili duyuş tarzımızı ifade eden dahili kişilik kısmı ki, buna anima ismi verilmektedir. 2- Dış davranış, dış karakterimizi teşkil eden harici kişilik kısmı ki, buna persona adı verilmektedir.
Pan YayıncılıkKitabı okudu
giriş
Tıp, belirli ve birbirine bağlı düşünceler sistemlerinden oluşan bir bilimdir. Bir Tıp dalı olan Psykhiatria’nın (psikiyatri) da -hangi ekol temel olarak kabul edilirse edilsin- belirli, birbirini izleyen, biri diğerine bağlı bir düşünceler sistemi olduğu en ufak bir tartışmaya yer bırakmayacak kadar kesindir.
Pan YayıncılıkKitabı okudu
Reklam
Evrenin ve Tanrıların Yaratılışı
Bu korkunç çocuklardan hem iğrenen hem kuşkulanan Uranos baba, onları doğar doğmaz toprağın derinliğine kapattı. Kahırlandı Gaia ve müthiş bir oyun düzenledi Uranos’a. Ak çelikten koca bir tırpan yapıp, kışkırttı oğullarını babalarına karşı. Böylesine bir öneri karşısında titredi hepsi korkudan. Yalnızca kurnaz Kronos, kötü bir babaya acımayacağım, bu işi kendisinin üstleneceğini söyledi. Sevindi Gaia. Pusuya yattı Kronos. Arzudan yanıp tutuşan Uranos, gelip kara geceyle boydan boya sarınca Toprak Ana’yı, uzattı sol elini pusuda bekleyen oğlu ve sağ elin­ deki keskin tırpanla kesip attı bir anda babasının hayalarını. Fışkıran kanlar saçıldı Toprak’a. Gebe kalan Toprak, yıllar sonra öç tanrıçaları Erinys’leri; parlak zırhlı, uzun kargılı Gigant’ları (Devler) ve bir de Orman Perileri’ni doğurdu.
Sayfa 19 - De-Ki Basım YayımKitabı okudu
Evrenin ve Tanrıların Yaratılışı
Gaia’nın Uranos’la birleşmesinden, altısı erkek altısı dişi olmak üzere on iki tane Titan, üç Kyklop, üç tane de Hekatonkheir (Yüz Kollu) doğdu. Okeanos, Koios, Krios, Hyperion, İapetos ve Kronos erkek Titan’lardı. Titanides denilen dişi Titanlar ise şunlardı: Theia, Rheia, Themis, Phoibe, Mnemosyne ve Tethys. Her yönden tanrılara benzeyen Kyklopların ayıncı özellikleri, alınlarmda bir tek göz taşımalanydı. Tepegöz diyebileceğimiz bu dev yaratıklann adlan şöyleydi: Brontes (Gök gürültüsü), Steropes (Şimşek) ve Arges (Yıldınm). Hekatonkheir’lerin ise ellişer tane başı, yüzer tane kolu vardı. Bunlar da, Kottos, Briareus ve Gyes’di.
Sayfa 19 - De-Ki Basım YayımKitabı okudu
Evrenin ve Tanrıların Yaratılışı
Hesiodos’a göre başlangıçta Khaos vardı. Sonsuz bir boşluktu Khaos. Bu boşluktan Gaia (Toprak Ana) doğdu ilkin; sonra Ölüler Ülkesi’nin en derin yeri Tartaros; sonra Eros (Aşk); sonra yeraltı karanlığı Erebos’la yeryüzü karanlığı Nyks (Gece) doğdu. Erebos ve Nyks birleşerek Aither’i (Esîr), yani dünyayı saran hava tabakasının üstündeki arı ve ışıklı Gök’ü ve Hemera’yı (Gün) meydana getirdiler. Toprak Ana tek başına Uranos’u (Gök), Pontos’u (Deniz) ve Dağlar’ı yarattı. Peşinden, oğullan Uranos ve PontosTa birleşerek, artık yaratılmış olan evreni tanrısal varlıklarla doldurdu.
Sayfa 19 - De-Ki Basım YayımKitabı okudu
Kuzey Amerika’daki bazı vahşi kabilelerde, öldürülen ve kafa derisi yüzülen düşmanlar için tutulan yas gözlemcileri şaşırtmıştır. Bir Choctaw bir düşmanını öldürdükten sonra ağır kısıtlamalara tabi olduğu bir ay süreyle yas tutar; Dacotalarda da benzer uygulamalar vardır. Bir tanığın anlattığına göre, Osageler kendi ölüleri için yas tutarken, “tıpkı bir dostlarıymış gibi düşman için de yas tutacaklardır.”
Öteki YayıneviKitabı okudu
Düşmanlara Karşı Davranışlar
[Doğu Afrikalı] kendi evlerine girmeden önce öldürülen düşmanlarının cin veya koruyucu ruhlarına kurban verirler.”
Öteki YayıneviKitabı okudu
Reklam
Düşmanlara Karşı Davranışlar
İlkel ve yarı ilkel ırkların, düşmanlarına karşı ketlemesiz bir acımasızlık sergilediklerini düşünmeye eğilimli olabiliriz. Dolayısıyla onlarda bile bir insanın öldürülmesinin, tabu kapsamına giren bir dizi kurala bağlı olduğunu öğrenmek ilgimizi epeyce çekecektir. Bu kurallar kolayca dört grupta toplanabilir. Bu kurallar (1) öldürülen düşmanın yatıştırılmasını, (2) öldürenin tabi olduğu kısıtlamaları, (3) kefaret ve aklanma eylemleri yapmasını ve (4) bizi törensel formaliteleri gerektirir. Konuya ilişkin eksik bilgilerimiz, bu uygulamanın söz konusu insanlarda ne kadar genel olduğunu kesin olarak belirlememize elvermiyor; ama bu, amacımız açısından konuyla ilgisiz bir noktadır. Şöyle veya böyle, yalıtılmış özgünlüklerle değil, yaygın uygulamalarla karşı karşıya olduğumuzu rahatlıkla varsayabiliriz.
Öteki YayıneviKitabı okudu
Şimdi bulmak istediğimiz şey, tabu ile saplantı nevrozu arasında çizdiğimiz paralelliğe ve buna dayandırdığımız tabu görüşüne ne gibi bir değer biçeceğimizdir. Bu değerin, ortaya koyduğumuz görüşün diğerleri karşısında daha avantajlı olup olmadığına ve tabu konusunda başka türlü ulaşabileceğimizden daha net bir kavrayış sağlayıp sağlamadığına bağlı olacağı açıktır. Söylenenlerden, görüşümüzün geçerliliği konusunda yeterli kanıt gösterdiğimize inanma eğilimi duyabiliriz; yine de tabu yasaklarına ve uygulamalarına ilişkin açıklamamızı daha ayrıntılı ortaya koyarak kanıtları güçlendirmeye çalışmamız gerekiyor.
Öteki YayıneviKitabı okudu
Saplantılı Eylemler ve Dini Uygulamalar
Nevrotik duygulardan şikayetçi insanlardaki saplantılı eylemlerle dindar insanların inançlarını dile getirme konusunda uydukları kurarlar arasındaki benzerliği gören ilk kişi elbette ben değilim. Bu saplantılı eylemlerden bazıları için kullanılan “tören” terimi bunun kanıtıdır. Ama aradaki benzerlik, bu yüzeysel benzerlikten çok daha derin gibi gözüküyor; bu nedenle nevrotik törenin kökeni konusundaki bir iç gözlem, dini yaşamdaki ruhsal süreçler konusunda benzetme yoluyla bazı çıkarsamalar yapmamızı mümkün kılabilir.
Öteki YayıneviKitabı okudu
2. TEMEL NEOLİTİK: İÖ y. 5500-4500
Çanakçılık ve dokumacılıkla birlikte marangozluk ve ev yapımı da sanatlar arasına eklenmiştir. Ve herhalde kadının rolü, toplumsal ve simgesel olarak, çoktan önem kazanmış olmalıdır çünkü avcılık döneminde kabilelerin beslenmesinde temel katkı erkeklerden geliyordu ve kadınların rolü köle gibi çalışmak olmalıydı. Şimdi kadının ekonomik katkısı ilk plandaydı. Ekim ve biçim işine katılıyor, belki belirleyici rol oynuyor ve yaşamın annesi ve besleyicisi olarak dünyanın verimliliğine simgesel biçimde yardımcı olduğu düşünülüyordu.
İmge YayıneviKitabı okudu
2. TEMEL NEOLİTİK: İÖ y. 5500-4500
Çok önemli olan Yakındoğu gelişiminin ikinci aşaması şematik olarak İÖ 5500-4500 yılları arasına yerleştirilebilir ve bu döneme temel neolitik diyebiliriz. Etkin ağıl ekonomisi temelinde yükselen köy yaşamı artık çekirdek bölgede iyice kurumlaşmış, biçim kazanmıştır. Temel tahıllar buğday ve arpa, hayvanlar domuz, keçi, koyun ve inektir (köpek sürüye çok daha önce, son paleolitik dönemde, herhalde İÖ y. 15.000’de, avcının yardımcısı olarak katılmıştır).
İmge YayıneviKitabı okudu
620 öğeden 16 ile 30 arasındakiler gösteriliyor.