“Saçma sapan bir adamsın sen Emre Karaca “ diyordu, “lüzumsuz bir adamsın.” Ayrıldıklarından beri ilk kez Zehra düştü aklına , “kız haklı” diye düşündü , “bende iş yok, kişiliğim gelişmemiş, kız yerden göğe kadar haklı”.
Bu sırada kadının “evlilik” dediğini duyuyor , “hem talihtir hem talihsizlik; hem uğurdur hem de bir lanet. Sen evlilik düşünüyorsun herhalde kızım. Kötü bir şey söyleyip aklını karıştırmak istemem. Gönlünü çalan birisi var mı?”
Gönlünü çalan ha! Şu eski klişelerdeki naifliğe gel de bayılma ! Gönlünü çalan , gönül hırsızı, seni çapkın seni dönemi , ne hoş!
“Nasıl hem iyi hem kötü “ diye sormadan edemiyor Zehra . Kadın acı acı gülümsüyor , ona kendi çevresinden , Anadolu’dan bir atasözüyle cevap vereceğini söylüyor ve “ağzında balı olanın götünde iğnesi olur .” Diyor. Hadi şimdi otur düşün bakalım , ne demek istiyor .
Sertâo’yu çaresiz koyan, eksikliği toprağı kurutan, insanları mutsuzluğa sürükleyen, Sertâo’da oturanları cinayete, soyguna, kıskançlık ve nefrete iten aynı su! İnsan hayatının en önemli koşulu su ! Su…su…su…
“Su ister misin ?.. Biraz daha su ?”