Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Şule Meryem Demirel

Şule Meryem Demirel
@Kuple
Ars longa, vita brevis..
Eskiler ne doğru söylemiş, genç adamın gücü var, kafası yoktur, ihtiyar adamınsa kafası var gücü yoktur diye.
Reklam
Bence bir kimse başka birine dar gününde yardım ederse, sövmezse, kötü söylemezse, her işe burnunu sokmazsa, Tanrı’nın adını da küçük “t” ile yazmazsa işini sağlama bağlamıştır.

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
“İşin olmazsa kirayı da ödeyemezsin.” “Ama benim işim var. Herkes gibi sabahları kalkıyorum ve bir gün daha yaşamanın yolunu arıyorum. Hem de tam zamanlı bir iş bu. Ne kahve molası var, ne haftasonu, ne ikramiyesi, ne yıllık izni. Gerçi yakınmıyorum, ama ücreti az.”
Ben zekayı radyum gibi bitip tükenmez bir cevher sanıyordum. Onun insan eliyle yetişip gelişen bir şey olduğunu düşünmüyordum. Adam olmak değil, enterasan olmak; bir şey yapmak değil, bir şey yapanlara istihfafla bakacak bir yere çıkmak istiyordum. Halbuki bugün sonsuz zaman ve mesafenin içinde ben neyim? Bir solucandan, bir ayrık kökünden daha ehemmiyetsiz, daha değersiz, daha lüzumsuz bir mahlûkum..
Sayfa 252Kitabı okudu
Reklam
Ne şeytanı azizim, ne şeytanı? Bu bizim gururumuzun, salaklığımızın uydurması… İçimizdeki şeytan pek de kurnazca olmayan bir kaçamak yolu. İçimizde şeytan yok. İçimizde aciz var.. Tembellik var.. İradesizlik, bilgisizlik ve bunların hepsinden daha korkunç bir şey; hakikatleri görmeden kaçmak itiyadı var. Hiçbir şey üzerine düşünmeye, hatta bir parçacık durmaya alışmayan gevşek beyinlerimizle kullanmaya lüzum görmeyerek nihayet zamanla kaybettiğimiz biçare irademizle hayatta dümensiz bir sandal gibi dört tarafa savruluyor ve devrildiğimiz zaman kabahati meçhul kuvvetlerde, insan iradesinin üstündeki tesirlerde arıyoruz.
Sayfa 250Kitabı okudu
“Burada, bu mahzende nasıl olur da koskoca bür ömür hapsedilir? Daha iyi, daha aydınlık bir yere varılacağına inanılmadan nasıl olur da bu yol yürünür? Halbuki Galip amca daha başka şeyler de görmüştür. Onun da çocukluğu ve delikanlılığı güneşli bahçelerde, geniş, alabildiğine geniş topraklarda geçmiştir. Şimdi buraya bir fare gibi tıkılmış bekliyor. Neyi? Ölümü! Bu korkunç şeyi beklemek için bile daha güzel bir yer seçmek elimizde değil…”
“Evladım. Benim nazarımda genç olmakla ihtiyar olmak arasında bir fark yoktur. Belki ihtiyarlık, bu manasız sürüklenmeyi sona yaklaştırmış olmak bakımından, daha da iyidir.”
İçimizde, bizim “ahlak” tarafımızda hiçbir şekilde münasebete geçmeyecek hadiseleri muhakeme eden, neticeler çıkaran ve tedbirler alan bir “hesabi” tarafımız vardı ve lafta değilse bile fiilde daima o galip çıkıyor ve onun dediği oluyordu.
Evde en çok okumakla vakit geçiriyordum. Böylece içimde kabaran duyguları dış etkilerle bastırmak istiyordum. Okumak bana uygun tek dış etkiydi.
Reklam
Tengo henüz Fuci Dağı’na çıkmamıştı. Tokyo Kulesi’ne bile çıkmamıştı. Bir gökdelenin terasına çıkmışlığı dahi yoktu. Eskiden beri yüksek yerler ilgisini çekmezdi. Tengo neden böyle olduğunu düşündü. Belki de hep adım attığı yere bakarak bir yaşam sürdürdüğü içindi.
Sayfa 345Kitabı okudu
Aile içinde karılarına yada çocuklarına şiddet uygulayanlar, hep zayıf karakterli adamlardır. Zaten zayıf oldukları için, kendilerinden daha güçsüz insanları kurban seçerler. Öylelerini mahvetmek kolaydır. Bir kez yıkılınca, asla bellerini doğrultamazlar.
Sayfa 329Kitabı okudu
Annem benim için mutfaktan gelen tabak çanak sesleridir; mutfaktaki su sesi, pencereyi açma sesi, namaz kılarken duyulan fısıltı sesidir. Ev sesleri annemdir, annem biraz da ev sesleridir.
İnsan kendi yerine yaşar, kendi yerine ölür oğlum. Yüzünü kalbine dön. Yalancı bir peygambere inanmaktan daha kötüsü, bir peygambere yalandan inanmaktır…
“İnançsız olmak fena bir şey. Bir hainin sevgisi de kendi kadar bozuk ve çürüktür.”
Sayfa 109Kitabı okudu
98 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.