'Kendi sevdasına düşen' biri en nihayetinde maʻkûliyetini kaybeder, ifrat ile tefrit arasında her şeyi kendi aynasının optik imkânlarıyla idrâk ve ahlâkının semantik imkânlarıyla ifade eder.
"Tekebbür, kişinin kendini Tanrı'ya şirk koşmasıdır"
derken sûfîler haklıdırlar.
“İhtiyaçlarınızı en alt düzeye indirin ki hiçbir şey için hiç kimseye bağımlı olmayın. Böyle bir hayatı tam yaşamak olanaksızdır ama bunu göreceli olarak yaşayabilirsiniz.”
Bilgi cihetinden insanlığın ortak hâfızasından hiçbir ayrım yapılmaksızın istifade edilebilir.
Ancak bir milletin hissiyatına ilişkin hassasiyeti olmayan kişiler o milletin;
ne geçmişinin meselleri
ne şimdilerinin misalleri
ne de geleceklerinin remizleri
olarak vaz edilebilirler.
“Her gün yüzlerce kere önümüze düşürülen çocukların görüntüleri vicdan denen muhayyel yerde duygu olarak kalıp bir yargıya ve evrensel bir ahlâk yasasına dönüşmediğine göre insanlığın göründüğü bir ayna var mıdır?”
Bir dilin mantığını, inceliklerini bilmek o dili öğrenmeyi kolaylaştırır.
Mesela İngilizcede telefonu kapatıyorum denmez, asıyorum “to hang up” denir.
Nedeni ise basit. Bir zamanlar ahizeler böyle, telefonun yanına asılırdı.
"Ruhsal açıdan sıkıntı içinde olduğunuz zaman, birinin sizi yargılamadan, sizin için sorumluluk üstlenmeye, size şekil vermeye çalışmadan gerçekten duymasının müthiş bir his olduğuna şahitlik ederim!"