..Hz. Mûsâ'ya "Allah'tan dile de cennette de ben senin eşin olayım" şeklinde arzuda bulundu. Hz. Mûsâ'da "Eğer ben öldükten sonra başkasıyla evlenmezsen bu istediğin olur. Çünkü kadın son kocasınındır" diyerek onun bu arzusuna cevap verdi.
Kader konusunu şöyle düşünüyorum
Her kulun kaderi kendi çabasına bırakılmış doğru
fakat kul burada %25 gayret ettiyse o ettiği gayretince payına düşeni alıyor
%50yse daha fazlasını
%75se daha fazlasını
Yani burada değişen bir şey yok.Allahütela kimin ne kapasitesi olduğunu zaten biliyor levhte yazıyor fakat kulun kendi gayreti ve çabasına bırakılıyor.Allahüteala dilerse levhtekini silmeyede kuluna kulunun eliyle ulaşmayada gayretini arttırmayada muktedir
Çok güzel yerden girdin biliyor musun.Ruh ruhlar aleminde her şeyi kabul ederek geliyorya.Bütün yaşayacaklarını biliyor.Yani kimisi kabul ederek geldi.Kimisi imtihan .Kimisi de gayret ediyor kul hakkı var tevekkül yok.İşte sen yapman gerekenleri yaptıktan tevbe ettikten sonra Rabbimin o merhametine sığındıktan sonra Allahüteala o gayretlerininin sonucunu sana bir bir göstermeye başlıyorya
Bir noktada gizil bir bencilliği de var okumanın. Yüzyıllardır aynı tespit yapılıyor fakat bir anda gün ortasında herhangi bir cümlenin altını çizerken fark etmek de hiçbir zaman yazamayacağımı, ifade edemeyeceğimi bildiğim bir düşünceyi öylece kucağıma bırakıyor. Bir noktada somut, doğrudan bir üretim yapmıyorsam toplum için, bu kitapların hepsini atayım daha iyi. Ya da bir şeyler yazayım, bu da bir diğer seçenek. Herkes de suçluluk duyan bir zihnin ortalama ürününü bekliyordu zaten.
Bende bazen şu oluyor.Bu kadar önemli bir konuda basit bir konuya takılmak neden?Neden bunu kendime yapıyorumki.Konunun hedefi yoksa konuşmuş olmak için konuşuyoruz ya da tamamen yerli yerinde bir konuşma ama yine konuyu en ücra köşeye çekip hedefinden uzaklaştırıyoruz