Gecenin bir yarısı, kitap okumaya çalışıyorum. “Çalışıyorum” ama, çünkü olmuyor. Aklımda sen bir de güzel anılarımız... Birden bir şarkı çalıyor “Bu Kalp Seni Unutur mu?” kulaklarım o tanıdık melodiyle dolup taşıyor. Ne yapacağım şimdi? Nasıl kurtulacağım içimdeki bu darlanmışlık duygusundan? Sanki içim sığmıyor bu odaya, zihnim geniş bir yer istiyor... Tam bunları düşünürken şarkıda kısa ama öz bir bölüm geçiyor ; Anlamı yok tüm sözlerin, sensiz geçen gecelerin... Yaşanacak senelerin... Bu kalp seni unutur mu?
Anlamı yok bu sözlerin...
“Deniz’in böyle sonsuz görünmesini sevmiştim, beni hep bütün güzelliği ile ağırlamasını sevmiştim, hüzünlü hissettiğimde dertlerimi anlatmak için orada olmasını sevmiştim, sevmiştim işte... Oysa ki beni uzaklara çekmekmiş derdi...Bense güvenip boğulmuşum çoktan.”
İçimdeki gözlerimden bardaktan boşalıncaya kadar yağmur yağarken, dışımdaki gözlerimden 1 damla yaş süzüldü sadece. O an sana gülümsemeye çalıştım; düşün! O haldeyken sana gülümsemeye çalıştım ben...