Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Rahime

Başkalaşım
Süpürge otu. Yok yok anason. Daha yumuşak, daha yumuşak… Yasemin. Akşam mı oldu? Gün doğdu mu ki! Çok karanlık,  ne çok soğuk. Temmuzda değil miydik? Hep böyle rutubetli mi olurmuş burası? Zavallı anacığım… Çok kesif,  delip geçiyor adeta. Ah biraz kıpırdayabilsem. Çok dar. Güvercin ellerim ne olmuş size böyle?Saçlarım toz toprak, karnım da şiş
Reklam
Selam, 2019'dan geliyorum. Buralar baya bir değişmiş.
TAMAMLANAMAYAN
"Ah! Ne kadar güzel bir gün. Ne de güzel uyumuşum. Sabahı umut olan her gece, bir mükafat gibi deliksiz uyku çektiriyor insana. Sevgili Dün Gece, unutturma bu güzel mükafatına karşılık bir şiir yazacağım sana. Ama şimdi acelem var uzun bir yolculuğa çıkıyorum. 50 yıl... " Yukarıdaki paragrafı 9 ay 6 gün önce yazmıştım. Bir öykünün giriş paragrafı olarak yazdım ama devamını getiremedim bir türlü. Büyük bir istekle ara ara açıp defalarca okudum fakat devamını getirip nihayete kavuşturamadım ne yazık ki. Durum böyle olunca ben de halka açayım dedim. Belki birgün, birileri tamamlamak ister bu boynu bükük paragrafı diye... Kalsın burada.

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
Sayın İBB adaylarımızın ortak canlı yayını 16 Haziran'da imiş. O gün benim doğum günümdü... Şimdi tüm millet oraya odaklanacak ben unutulup gideceğim. Böyle de rol çalınmaz ki canım.
Nisan Ayı Hikaye Etkinliği
GÖNÜLSÜZ ŞAHİT Küfür sesleri geliyor hep.  Bağırmalar, çağırmalar, anırmalar, hırıltılar, iniltiler… İşlek bir sokağın, kuytu bir binasında ağlayan bir kadın, suçlayan bir koca… Yumruğunu sıkmış, çenesi titriyor. Hak etmediğini söylüyor. Bunun yaşayacağına ölseymiş daha iyiymiş diyor. Kadın mahcup. İşlek değil, kuytu bir sokak. Sokağın
Reklam
Mart Ayı Hikaye Etkinliği
TERS ORANTI Müezzin Allahu Ekber dedi, kadın gözlerini açtı. Üzerindeki yorganı atıp, hafifçe doğruldu. Boğuk karanlıkta dün gece çıkardığı basma eteğini, el yordamıyla bulup üzerine geçirdi. Oyalı yemenisini başına takarken tuhaf bir hafifleme hissetti. Aylardır yaşadığı ağırlık uçup gitmişti sanki. Elleriyle vücudunu yokladı, buradaydı.
İtibar mı Görmek İstiyorsun? Bayağı ol!
"Bir insan kafaca ne kadar üstün olursa olsun, aslında az çok bayağı ve aşağılık gösterişlere başvurmadan başka insanları sürekli olarak buyruğu altına alamaz" 
Herman Melville
Herman Melville
Seni çiçeklerle karşılamak isterdim 2019, bütün çiçeklerimi 2018 yolmamış olsaydı...
CELLAT Bir çift yeşil göz... Dalıp gidiyorum yeşiline. Ama gittiğim yerde hiçbir şey yeşil değil. Kuş kadar pencere, iki dirhem ışık... Yırtık çarşaf, pis kokan yastık… Kireci dökülmüş duvar, kırık ayna… Bozuk musluk, sararmış tuvalet… Bir de anamı ağlatan, imanımı da gevreten köpoğlu soğuk… On gündür beni bağrına basan kirli yatağın,
Yine Bir Gün Kaybediyorum. :)
Sene bu sene... Geçtiğimiz aylar... Bitmek bilmez mülakatlarımdan birine girmek için gide gele yol eylediğim devlet kapısına bir kez daha gittim. Büyük binalarda yolumu kaybetme gibi bir huyum vardır ama bu defa olmadı, şak diye buldum sözlü sınavın yapılacağı salonu. Koridorda diğer adaylarla birlikte sıramı beklemeye başladım. Sandalyeler
Reklam
ÇAPRAŞIK i.hizliresim.com/b6L0W8.jpg Siyah postallarının bağcıklarını bağlamak için eğildi adam. Parmakları birbirine dolaşa dolaşa,  üstün körü bağladı ayakkabılarını ve Parkasını geçirdi üzerine. Parka, hızlı hareket etmesini engeller diye giymekten vazgeçip,  siyah yağmurluğunu giyip, kapşonunu geçirdi kafasına. Kamerasının da
Çok Zor
Bir yürüyüş edelim de kırıp dökelim; Şu kara yüzlü, şu kötü huylu nefsi, yok edelim gitsin!. Mevlana
Cemil Meriç
Her aydınlığı yangın sanıp söndürmeye koşan zavallı insanlarım: Karanlığa o kadar alışmışsınız ki yıldızlar bile rahatsız ediyor sizi! Düşüncenin kuduz köpek gibi kovalandığı bu ülkede, düşünce adamı nasıl çıkar?
Olabilir mi?
"Devletler kanunla değil, ahlakla daha iyi yönetilir." Sokrates
Hasbihâl
Gri takım elbise, beyaz gömlek, siyah kravat... Üstüme palto, altıma iskarpin... Elimde şemsiyem, kelimi örten şapkam... Bu vaziyet çıktım dışarıya. İçimde karışık duygularla,  adımlarım bir birine dolaşa dolaşa yürümeye başladım. Her zamanki gibi meraklı Berber Cemil köşede erketeye yatmış etrafı izliyordu. Beni farketmesin diye şemsiyemi açtım.
Dostunuz İçin En Fazla Ne Yaparsınız?
Şu hayatta ne mutlu gerçek dostu olanlara. Çok sevdiğim bir arkadaşım geçenlerde yemeğe çağırdı evine. Diğer ortak arkadaşlarımız ve eşleri de davetliydi. Kalabalık bir arkadaş ortamı... Hayatta en sevdiğim şeydir dostlarla bir araya gelmek. Muhteşem bir sofra kurmuş, güzel güzel yemekler yapmış ve âdeta beni yemeyin de instagrama atın der gibi
Reklam
"Düşünebilen her canlının insan olması, insan olan herkesin düşünebildiği anlamına gelmiyor ne yazık ki.'' Oscar Wilde
12 Yıllık Defterimden İnciler.
"O kadar kırgınım ki kendime, söylediklerime, söyleyemediklerime ve bir daha söyleyemeyeceklerime. " Kesin İnkılap Tarihi sınavından çaktığımda yazdım bunu. Yoksa 14 yaşındaki bir çocuğun başka ne derdi olabilir ki.
Bilmeden Kendimi Trolledim
Bugün, tam 12 yıl önce liseye geçiş sınavlarına hazırlanırken hem ufak tefek ders notlarını aldığım hem de ergenliğin verdiği melankoli ve depresif ruh haliyle bir şeyler karaladığım defterimi buldum eski eşyalarımın arasında. Büyük hevesle açtım başladım okumaya. Tarih notları, Edebiyat şifreleri, Matematik, Kimya ve Fizik formülleri derken gözüme bir dörtlük ilişti. Aynen söyle yazıyordu. Yeşil pencerenden bir gül at bana, Işıklarla dolsun kalbimin içi. Geldim işte mevsim gibi kapına Gözlerimde bulut, saçlarımda çiğ. İçim kıpır kıpır oldu. Ne güzel bir şiir dedim kendi kendime ve bunu ben yazmış olmalıyım. Çünkü defterime alıntı bir şey yazmadığımı, ders çalışmaktan sıkıldığım zaman isyanımı bir şeyler yazarak anlattığımı çok iyi hatırlıyordum. "Evet evet bunu ben yazmış olmalıyım.Ne de güzel yazmışım, biliyorum, aslın da yetenekliyim ama işte üstüne düşmüyorum "diye düşünüp iyice havalara girdim. Sonra eşime " Bak, ne güzel şiir yazmışım, bir de ruhsuz dersin bana" diyerek bir çalımla defteri uzattım. Eşim okudu şiiri ve bana dönüp "Hayatım, bu Ahmet Muhip Dıranas'ın şiiri. Hem ruhsuzsun hem cahilsin" dedi. Hayatımın en büyük sükut-u hayaline uğradım. Üstelik ruhsuzluğum da tescillenmiş oldu, cahilliğimi katmıyorum bile. Ahmet Muhip Dıranas'ın şiirini kendi şiiri sanan ilk insan olarak tarihe geçtm sanırım.