Her bir şehir, ekonomik açıdan neredeyse kendi kendine yetebilen yarı özerk bir birimdi. Üstü bir çatıyla örtülebilir, etrafa yayılabilir, toprağın altına gömülebilirdi. Şehirler birer çelik mağaraydı, çelik ile betondan oluşan muazzam ve dışa bağımsız birer mağara.