Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Alışveriş
Keşfet
Kitaplar
Yazarlar
Okurlar
1000Kitap Android UygulamasıÜCRETSİZ – Google Play'den indirin
1000Kitap iOS UygulamasıÜCRETSİZ – App Store'dan alın
ŞartlarGizlilikTopluluk KurallarıHakkımızdaReklam VerinİletişimKütüphanecilerDizinlerÇerez Politikası
©2024 · 1000Kitap Web Uygulaması · 2.36.31
Meri
Meri
@Meriko
' Kurtların büyüttüğü kızları evcilleştirebilirsiniz; ama kitapların büyüttüğü bir kız, etini cendereye sıkıştırsanız dahi bu dünyaya uyum sağlamayacaktır. '
Çocuk Gelişimi
Önlisans
Ankara
18 Ağustos
15 okur puanı
Şubat 2018 tarihinde katıldı
Okuma Hedefleri
Benim için heyecanı bitmeyen ve elimden bir türlü bırakamadığım, bir solukta okuduğum muhteşem bir kitaptı. Konusunu genel itibari ile göçmen sorunu ve çocuk taciz(ciler)inden almış. Ahmet Ümit gerçekten toplumsal sorunları romanlaştırmak ve düşündürmek, düşündürürken de eleştirmek konusunda en iyilerden birisi. Mültecilerin yaşadığı sıkıntıları, çaresizlikleri, zorlukları çok güzel aktarmış. İçinde yaşadığımız toplumsal ve sosyal sıkıntılara dair kesitler göreceksiniz.
Öte yandan okuduğum en duygusal ve unutulmaz kitaplardan birisi oldu benim için. Gözyaşlarımı tutamadığım iki bölüm oldu; birisi kitabın ortalarında, diğeri ise son bölüm. Okuyunca neden olduğunu anlayacaksınız. Çocuk istismarının arttığı ve dehşetinin giderek büyüdüğü son yıllarda, bu suçun neden işlendiği, nasıl engellenebileceği, istismara uğrayan çocukların tekrar topluma nasıl kazandırılması gerektiği konusunda derin düşüncelere dalacaksınız. Çocuk tacizcilerini öldüren katile kimi zaman hak verecek, kimi zaman kızacak, o ikilemin arasında sürekli gidip geleceksiniz.
Nevzat Başkomiser, yardımcısı Ali ve kriminolog Zeynep Körebe’nin peşinde koşarken, onlarla birlikte sizde araştıracak, heyecanlanacak, üzüleceksiniz. Kırlangıç Çığlığı, Ahmet Ümit’in en beğendiğim kitapları arasında baş köşeyi kaptı. Eminim sizler de çok seveceksiniz. İyi okumalar dilerim. :)
Konusunun bir kısmını toplumsal olaylardan, tarihten ve sosyal yaşamdan almış bir Ahmet Ümit romanı daha. Ahmet Ümit’in kitaplarında gerçek hayattan konular işleyip, cinayetleri bunların etrafında döndürüyor olmasını ben seviyorum açıkçası. Sizi katile ve cinayet sebebine götürürken, sosyal olayları da aralara serpiştirmiş. Her yazarın kitabına kendinden bir şeyleri mutlaka kattığını düşününce, Ahmet Ümit’in siyasi ve hayat görüşüne dair izleri okumak sizi rahatsız etmeyecektir. Şimdiye kadar okuduğum kitaplarında beni de rahatsız etmemişti. Ancak bu kitapta rahatsız olduğum şey, bazı siyasi olayları taraflı ve abartılı bir şekilde(bence) yazmış olması. Az çok gündemi takip eden insanlar, o kısımları okurken “Hadi be Beyoğlu’nun En Güzel Abisi, onun öyle olmadığını ikimizde çok iyi biliyoruz” diye söylenecektir eminim. Kitapta beni tek rahatsız eden şey, Ahmet Ümit’in bu konuda yeterince dürüst davranmayışı oldu.
!!! BU KISIM SPOİLER İÇERİYOR OLABİLİR :)
Ben Başkomiser Nevzat’ı zihnimde hep Ahmet Ümit olarak canlandırdığım için, kitapta kendini yazmış olduğunu görünce şaşırdım. Kendini ve romanlarını övmüş olması beni rahatsız etmedi. Bence yerinde ve haklı övgüler olduğunu düşünüyorum. Başkomiser Nevzat’ı sürekli takip eden kaçık yazarımız onun romanını, Beyoğlu’nun En Güzel Abisi’ni yazıyor. Bence cinayet, soruşturma, mafya derken böylesine gülümseten bir ayrıntıya yer vermiş olması gayet hoştu.
Eğer Ahmet Ümit değilseniz, katili tahmin edemeyeceğiniz güzel bir cinayet romanı daha. Herkese keyifli okumalar dilerim.
Kitabı bitireli birkaç saat oldu. Ahmet Ümit’in ters köşesini sindirip, şaşkınlığımı atmam için biraz başka işlerle oyalanmam gerekti. Belki birçok Ahmet Ümit incelemesinde gördüğünüz satırları yazacağım ama olsun. Sonu yine kendinden beklendiği üzere oldukça şaşırtıcı ve çarpıcı bitti. Ahmet Ümit’in tarzını bildiğiniz için katili en olmadık yerde arıyorsunuz ancak tahmin edebilmeniz son sayfalara kadar imkânsız diyebilirim. Cinayetleri, olayları, kişileri öyle bir harmanlıyor ki Ahmet Ümit, kurgusuna hayran olmamak elde değil. Bu kitabın kurgusu da gerçekten muhteşem. Soruşturmayı yürüten Başkomiser Nevzat, Komiser Ali ve Zeynep üçlüsünün yanında 4.kişi gibi hissediyorsunuz kendinizi. Heyecanın ve merakın düşmediği çok kaliteli bir roman olmuş gerçekten. Cinayet soruşturması yürürken edineceğiniz Hıristiyanlıkla ilgili bilgiler sizi sıkmıyor, aksine merak edip birkaç şey de sizin araştırmanıza sebep olabiliyor. Polisiyenin yanında ciddi bir kültürel bilgi yüklemesi de yapıyor size. Bir yandan cinayet çözmeye çalışırken, diğer yandan da hiç bilmediğiniz bir kültürün kıyılarında geziniyorsunuz merakla.
Özetleyecek olursam, kaliteli polisiye okumak isteyen herkese gönül rahatlığıyla önerebileceğim dolu dolu, sayfaların ve kelimelerin hakkını veren bir kitap olmuş. Okuyacak olan herkese şimdiden iyi okumalar diliyorum. Yine şaşırmaya hazır olun. :)
Okur Takip Önerileri
Okuduğum 4. Ahmet Ümit kitabı idi Beyoğlu Rapsodisi. Öncelikle tadı damağımda kalan bir kitap olduğunu söylemeliyim. Her ne kadar asıl olaylar yaklaşık 250 sayfa sonra başlamış olsa da, oraya gelene kadar sıkmadan karakterleri ve olayın nasıl gelişeceğini anlatmış Ahmet Ümit. Bir sonrakine geçmek için heyecanla okudum hep bölümleri. Bazı
Kesinlikle içinizde buruk hisler bırakacak bir kitap. Savaşın, istismarın, ölümlerin ve kayıpların verdiği üzüntünün yanında Hasan'ın minik yüreğinde taşıdığı kocaman sevgisi karşısında hem hayrete düşecek, hem de ister istemez imreneceksiniz. Bu kadar sevgi dolu ve sadık bir dost olmayı nasıl başarıyor diye düşünmeden edemiyor insan. Çoğu okuyucu gibi satırları okurken Emir'e kızıp Hasan'a ise acıma ve merhamet karışımı bir duygu ile yaklaştım. Emir'e kızmak yerine onu böyle birisi yapan şartlara kızmak gerekti belki. Seçme şansı olsaydı, iyi biri olmayı o da isterdi eminim.
Birçok incelemede olduğu gibi, benim de Amerika ile ilgili yazılan bazı kısımlardan rahatsızlık duyduğum doğrudur. Hele ki 11 Eylül olaylarını anlattığı kısımda yazarın Afganistan'a girip orayı 'özgürleştirme' fırsatını Afganlara verdiği için Amerika'ya teşekkür edeceği hissine bile kapıldım. Kendi yazımıyla çeyrek yüzyıl Amerika'da rahatça yaşadıktan sonra Emir'in eşi ile Afganistan'a ellerinden geldiği kadar yardım etme çabaları ise 'sonunda aklına gelebildi Emir Ağa' dedirtti bana. Sığınma talebini kabul etmiş olsalar dahi yazarın Amerika ve Afganistan ilişkisini apaçık yazmasını dilerdim.
Tüm bunları bir kenara bıraktığımızda mutlaka okuması ve günümüz şartları ile değerlendirilip hissedilmesi gereken bir kitap olduğunu düşünüyorum. İyi ki okumuşum dediğim bir kitap daha edindiğim için mutluyum.
