Düşünün ki , içinizdekileri dökerken alıcısının olmadığını bile bile azimle yazmaya devam ettiğiniz, mektup boyu yazdığınız kişinin hatalarını sıralarken dahi içinizdeki sevgiye yenik düşüp yine de aklamaya çalıştığınız, biraz haklı sebepler olabilir diye düşündüğünüz en sonunda da kendinize karşı taraf adına cevap verip içinizdeki yarayı yatıştırmaya çalıştığınız bir mektup yazdınız …
Okurken gözlerimin dolduğu çok satır oldu. Sanırım anne yüreğiyle okuduğum için empati kurarak evladımın öyle ezilmesine katlanamadım ve o acıyı hissettim . Umarım kitabı okuyan tüm insanlar ilerde evladı olduğunda aynı hataları yapmamaları gerektiğini fark eder.
Kitabı kendi satırlarıyla özetlemek istiyorum ;
“Böylece aramızda oluşacak ve senin hiçbir şeyi anlamadığın kadar anlayabileceğin bu denkliği böylesine güzelmiş gibi hayal ediyorum,çünkü o zaman özgür,minnettar,kabahatsiz,namuslu bir erkek evlat olurdum;sense işkence etmeyen, zalimlik yapmayan , halden anlar, hoşnut bir baba. Ne var ki bu amaçla yaşanan her şeyin yaşanmamış olması ,yani bizim üstümüzün çizilmesi gerekirdi …”
Kitaptaki duyguların bu kadar okuyucuya geçmesinin bir diğer sebebinin çeviri yapanın gerçekten hakkını vermesiyle ilgili olduğunu düşünüyorum. Kafka okumak isteyen herkese ilk bu kitabı tavsiye ederim.