Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Mîna Çakılkaya

Mîna Çakılkaya
@Minachu
"İçinde hâlâ acıyan bir yer vardı, ama iyi şeyler vaat eden bir acıydı bu, tamamen kapanmadan önce kabuk tutarken yanan yaralar gibi sıcak, ama yumuşak bir acı."
Reklam
"Filozoflarla gerçek âlimlerin her şeye kayıtsız olduğunu söylerler. Yalan; kayıtsızlık bir ruh felci, zamansız ölümdür."
"Ryuji, dalgın dalgın bardağı aldı. Noboru'nun elinin hafifçe titrediğini gördü. Soğuktan olmalıydı. Daldığı düşten ayılmadan, ılık çayı başına dikti. Çay buruktu. Bilirsiniz, buruk olur tadı yüceliğin."

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
"Eğer şimdi harekete geçmezse, bir daha ne hırsızlık edebiliriz, ne adam öldürebiliriz. İnsanın özgürlüğünü kanıtlayan hiçbir şey yapamayız. Yoksa sonumuz ona buna övgüler yağdırmak, onun bunun dedikodusunu yapmaktan öteye geçmez. Günlerimizi boyun eğme, uzlaşma ve korku içinde titreyerek, komşularımızın ne yaptığını merak ederek, fareler gibi yaşayarak tüketeceğiz. Ve günün birinde evleneceğiz, çocuklarımız olacak. Baba olacağız, dünyanın en kötü şeyi olacağız!"
"Ne böylesine popüler bir şarkının derinlerine saklanmış duygularımı hissedebilir, ne beni zaman zaman ağlatan can yakıcı o atmosferi tadabilir ne de erkeklik gururumla dolup taşan yüreğimin karanlık tarafını görebilirdi bu kadın. Öyleyse benim için et parçasından başka bir şey olmayacaktı. Daha önce bir bakışta anlaşılabilecek böylesine narin ve güzel kokulu bir et parçası görmemişti."
Reklam
"Beni aşk konusunda, yani uğrunda ölmeye değecek, insanı bitirip tüketen aşk konusunda gizliden gizliye düşünmeye yönelten deniz oldu. Evet, kesinlikle deniz... Tanrı'nın günü çelik bir gemide kapalı kalan bizler için, deniz tıpkı kadın gibidir. Durgunluğu ve fırtınalarıyla, kaprisleriyle, batan güneşi yansıtan göğsünün güzelliğiyle bu benzerlik ortadadır. Daha da ötesi, denizin üzerine uzanan ve denizin üzerinde gidip gelen, yine de denizin kendini vermeyi reddettiği bir geminin içindesiniz. Altınızdan akıp geçen sonsuz miktardaki bu su, susuzluğunuzu gideremez. Doğa, denizciyi kadına böylesine benzeyen unsurlarla sarmalar da, denizci yine kadının sıcak, diri gözdesinden olduğu kadar uzak kalır denizden. İşte sorun bu noktada düğümleniyor. Bundan kuşkum yok."
"Kimi zaman, şarkıyı dinlerken ya da mırıldanırken, şarkı sözlerinde olduğu gibi gözleri yaşla dolardı. Herhangi bir bağı, ilişkisi olmayan bir adamın 'uzaklarda kalan liman kenti' sözünden bu denli duygulanması tuhaftı, yine de yaşamının öksüz bıraktığı ve kumanda edemediği, karanlık, uzak, derin bir yerinden yaşlar fışkırır akardı."
"Çoğu kişinin, denizi sevdiği için denizci olmayı seçmesine rağmen, Ryuji'yi bu mesleğe yönelten karayı sevmemesi olmuştu"
"Noboru on üçüne geldiğinde kendine, dehasına iyice inanıyor, yaşamın bir-iki basit belirti ve karardan oluştuğunu; ölümün doğum ânında kök saldığını ve insanın ömür boyu bu kökü sulayıp yetiştirmekle yükümlü olduğunu düşünüyordu. Ona göre, üreme uydurma bir masaldı. Öyle olunca toplum da uydurma demekti. Babalar ve öğretmenler, baba ve öğretmen oldukları için, bağışlanmaz bir günah işliyorlardı. Bu yüzden kendisi sekiz yaşındayken babasının ölmesi, övünülecek, sevinilecek bir olay olmuştu Noboru'nun gözünde."
Reklam
Dalga Götürmüyor mu Her Şeyi?
“İnsan soyu kırılmalı hep sazlıktaki bir kamış gibi! Ne seçkin kızlar, ne seçkin delikanlılar götürüldü bir düşün, ölümün eliyle ölüm ki hiç kimse görmemiştir onu, ölüm ki yüzünü görmemiştir hiç kimse daha, sesini duymamıştır hiç kimse; insanları kırıp geçiren acımasız ölüm! Evler kurmuyor muyuz her zaman, anlaşmalar yapmıyor muyuz her aman mal bölüşmüyor muyuz her zaman, deniz kabarmıyor mu her zaman, dalga götürmüyor mu her şeyi?”
Sayfa 103Kitabı okudu
Nereye Koşuyorsun Gılgamış?
“Nereye koşuyorsun böyle, Gılgamış? Eline geçmeyecek aradığın yaşam. Tanrılar insanoğlunu yarattıklarında yalnız ölüm oldu ona verdikleri, kendi ellerinde tuttular yaşamı! Karnın dolu olsun yeter Gılgamış, sen ona bak, gece gündüz eğlenmene bak, gününü gün et, keyif sür çalgılarla gece gündüz gül oyna, hep güzel giysiler olsun üstünde, başın temiz olsun, bedenin yıkanmış olsun, elinden tutan yavruna bak, karın mutluluğu yatsın göğsünde, budur insanoğlunun tek yapacağı”
''-Yani biz hiçbir şey yapmayacak ve büyük bir inanç ve huşu içinde Mahzen'den medet umacağız, öyle mi? +Duygularınızın etkisiyle yakıştırmış olduğunuz sözcükleri çıkarırsak, evet... Aynen öyle yapacağız.''