Çocukların korkularını, hüzünlerini, duygusal ihtiyaçlarını anlayabilmek o kadar önemli ki. Bir çocuğa değer vermenin tek yolu onu koşulsuz sevmektir.
Çocuklar harika duygulara sahipler. Onların bize verdiği değeri anlayabilseydik çok büyük ihtimalle aklımızı yitirirdik. Çocuklar kainatta eşi benzeri olmayan tek güzel varlıklar. Çocukların kalbinin kırıl(a)madığı bir toprak parçası olsa da tüm çocuklarla ve çocukları seven insanlarla oraya göç etsek.
Okulları özellikle ilk okulları oldum olası çok sevdim. Çocuğumu okuldan almaya giderken hep erken gitmeye calisir mümķün olduğunca okul bahçesinde vakit geçir, ilk okul yıllarımı anımsarım. İlk okulumu, okul sırasında geçen günlerimi hatırladığımda ise hüzünlenirim. Kurşun kalemimi ve kırmızı kalemimi sıranın üstüne koyup, annemin ciltlediği kokulu, kenarı kırmızı çizgili defterimin ilk sayfasına yazı yazmanın verdiği mutluluk ne kadar da güzeldi. Zilin çalması ile o uçsuz bucaksız kocaman koridor ve merdivenlerden inerek sevinçle bahçeye çıkıp hiç durmadan koşmak özgürlüğün verdiği mutluluk değilde nedir? Havanın sıcak, yerin alev alev yandığı tenefüste suluğumda bir damla suyun kalmadığını görmek o günlerde en büyük hayal kırıklığımdı. On dakikalık teneffüsün bir saniye sürmesiyle tekrar sınıfıma koşup pencere kenarındaki sırama oturduktan sonra bir yandan da bahçeye bakıp bir sonraki teneffüsün hayalini kurarken Öğretmenimin içeriye girip tahtanın sol üst köşesine kocaman harfler ile ders ve konuyu yazması....İşin özü, Okul çantamı, beslenmemi ve topumu o kadar özledim ki. Okulumu özledim.
Tuna Tüner Aile Dizim yöntemini örnekler üzerinden bize anlatmış okurken etkilenmemek mümkün değil. Fakat açıklık getirmesi gereken bir kaç konu olduğunu düşünüyorum.
Çocukları yüceltirken bir yandan da ebeveynlerini affetme yükünü neden tekrar çocuklara yüklediğini anlayamadım. Affetmeyi ve kabullenmeyi ön planda tutmuş. Keşke bu bölümü biraz daha açabiliseydi. Okur olarak bu noktanın zayıf kaldığını düşünüyorum.