Hem sana el değdirmeğe elim varmaz,
Hem sensiz aldığım nefes, nefes olmaz;
Bir garip dert bu, kimseye de açılmaz:
Bir zehir zakkum ki, tadına da doyulmaz.
Ey zaman, bilmez misin ettiğin kötülükleri?
Sana düşer azapların, tövbelerin beteri.
Alçakları besler, yoksulları ezer durursun:
Ya bunak bir ihtiyarsın ya da eşeğin biri.!
İnsan bastığı toprağı hor görmemeli:
Kim bilir hangi güzeldir, hangi sevgili.
Duvara koyduğun kerpiç yok mu, kerpiç?
Ya bir şah kafasıdır ya da vezir eli.!
Şimdi içinde büyümekte oldukları yaşamdan korkuyorlar, içinden geçmekte oldukları karanlık bir orman gibi kasvetli ve tehditkar karşılarına dikilen yaşamdan korkuyorlar.