Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Mehmet Nalsale

Mehmet Nalsale
@Nalsalemehmet
23 okur puanı
Aralık 2020 tarihinde katıldı
“Yalnız kalma ihtiyacı birdenbire çıkmadı ortaya. Yavaş yavaş girdi kanıma. Dünyaya kayıtsız kalmanın yollarını arıyordum. Gazetelerden, televizyondan ve internetten uzak durmaya çalıştım. Insanlarla iletişimimi asgariye indirdim. Kimsenin derdini dinlemek istemedim. Anlatmak dinlemeyi de gerektirdiğinden kimseye derdimi anlatmadım.”
Sayfa 35 - Everest Yayınları
Reklam
Sarsılmak
“Uzaklardan, derinliklerden gelen müthiş bir uğultu, bütün diğer sesleri sarıyor, kendi içine alıyordu. Yerin altında, dünyanın gizli bölmelerinde çağlar boyunca bekleyen dev bir makine çalışmaya başlamıştı. İnanılmaz büyük bir güçle ve korkunç uğultusuyla motorları harekete geçmişti. Dünyanın derinliklerinden gelirken toprağın içinden geçen o ses, yeryüzüne çıkana kadar azalıyor ama korkunçluğunu kaybetmiyordu.”
Sayfa 6 - İnkilap Kitabevi
Beni Özletmeyin
“Sevgili Atatürk’ün Evlatları, Bu mektupla size sesimi duyurmak ve kalbimden gelen umudu iletmek istiyorum. Size bir çağrıda bulunuyorum. Elinizi taşın altına koyun, sesinizi çıkarın. Atatürk’ün “Umutsuz durumlar yoktur, umutsuz insanlar vardır. Ben hiçbir zaman umudumu yitirmedim!” Sözünü hatırlayarak yolumuza devam edelim.”
Masa Kitap

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
Arafta Yedi Gece
“Ve fakat bir Şubat günü yıkıldı dağlar; kurudu dağ yamaçlarında açan rengarenk çiçekler. Kırıldı umutlar ve tükendi uzun yıldızlı geceler. Tükendi dünler, kağıdın yanıp tutuşması gibi yok oldu bütün güzel günler. Yeterdi artık gözyaşları; hayıflanmalar, ahlar ve eyvahlar yeterdi. Öyle söylüyorlar, teselli ediyorlardı. Üzülme, diyorlardı hani, devam etmelisin yaşamaya. Üzülme artık, zamanla her şey unutulur, diyorlardı.”
Sayfa 20 - Timaş Yayın Grubu
Gaslight
“Kişinin kendi çıkarı için başkalarını manipüle etmesine, yanıltıcı telkinlerde bulunmasına, kişiyi kendi aklından şüphe eder hale getirmesine, kurbanın duygularını istismar ederek, gerçekle bağını koparmasına, kurbanını yalnızlaştırıp, aciz hissettirip, koru körüne kendine bağımlı hale getirmesine “gaslighting” deniyordu.”
Sia Kitap
Reklam
328 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
Sepya
Sepyaİlkay Yıldız
9.3/10 · 47 okunma
328 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
Eski albümlerimizi şöyle bir karıştırsak… Hiç kuşkusuz bir duygu karmaşasının içine düşeriz; kimi fotoğraflar derin bir hüzne sürüklerken kimisi de hoş bir tebessüm kondurur yüzümüze. Acı-tatlı anılarımız, okul yıllarımız, arkadaşlarımız,sevdiklerimiz, kaybettiklerimiz saklıdır bazılarında, bazılarında da yeni bir hayata gözlerini açan mutluluklarımız... Şimdilerde fotoğrafların yüzlerce-binlercesi telefonlarımızı süslese de eskiden olduğu gibi fotoğrafçıya gidip bastırmanın, albümlerimize özenle yerleştirip saklamanın heyecanı başkaydı. Yazarımız İlkay Yıldız’ın kitabı SEPYA’nın hikâyesi sahaflarda bulduğu sahipsiz fotoğraflar ile başlıyor. Anlık öyküler yazmış o siyah beyaz, buram buram nostalji kokan fotoğraflara. 41 tasarımcının, fotoğrafları kendi hayal güçleriyle şekillendirdiği çizimler ile birleşince de herkesin kitaplığında bulunması gereken eşsiz bir öykü kitabı çıkmış ortaya. Kısacası çok beğendim. Çoğu cümlenin altını çizdim. Öyküseverlerin, geçmişe özlem duyanların da çok seveceğini düşünüyorum. Hepsini beğenerek okumuş olsam da favorilerim; İlan (bayıldım️:) Allah Belanızı Versin, Saygılarımla Müjdeli Herkesin Selamı Var Kötü Haber Kerata Neşesi Yeter Yersiz Şeyler Kayıp Şeylerin Ablası Geveze Bir Cenaze Hayatın Eşantiyonu Eyvah Her Şey Yolunda Sahibinden Devren Kiralık Aile Böyle Daha İyi Kontrollü Kaos Ne Güzel Bir Felaket
Sepya
Sepyaİlkay Yıldız · Alfa Yayıncılık · 202347 okunma
192 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
Divan Cadısı
Öykü kitabı okumayı çok severim. Hikâyelerdeki yaşanmışlıkları ta içimde hisseder, karakterleri benimser, onların mutluluğu ile sevinir, kederleriyle hüzünlenirim. Duygularımızın her bir zerresine ulaşmayı başaran ve yüreğimizde derin izler bırakacak hikayelerin bir araya geldiği ‘Divan Cadısı’ da bir ilk kitap olarak çok şey katıyor bizlere. Kaybedişin ardından geçen zamanı bir hatırayla doldurmaya çalışanların acısı saklı bir öyküde, diğerinde haksızca suçlanan birinin içindeki pişmanlığın izleri… Biri bir evin tam ortasında yangın yerine bırakırken, hüzünleri armağan ediyor bir diğeri. Sonra ıslanmaya mecbur kalacağımız bir sağanağın ortasına bırakıyor yüreğimizi. Bir buruk kederin yazgısıyla uzaklara yolcu ediyor. Yaralıyor ve yaraladığı yerden de umut fısıldıyor. Öyküler işte böyle gelsin bana, hayatın sancısını iliklerime kadar yaşatsın isterim. Bu kitabı okuyun. Cavidan’ın atlas yorganlarına sarının, bir ayçiçeği tarlasında aşkı hatırlayın, bir metro durağında Meryem’in sessiz çığlığına yoldaş olun, sonra bir divanda inancın ve umudun kapısını aralayın. Altını çizdiğim cümlelerle birlikte kitabı çok ama çok sevdim. Özlem Yıldız’ın yeni kitabını heyecanla bekliyor olacağım. Tavsiye ötesi tavsiyedir.
Divan Cadısı
Divan CadısıÖzlem Yılmaz · Everest Yayınları · 051 okunma
yalan söyledim birinin kurban olduğu kesin ama şimdilik sen değil etinle göğsünle sen değil ama ruhunla kurbansın sevgilim ve şimdi uyanıp yazmalısın yazılmış ne varsa uyanıp yeniden yazmalısın kalkmalısın yanı başında üç mumla ansızın ağlamalısın kalkmalısın dedim ezeli eksik hadi kalkmalısın yeniden yeniden eksilmek için kalkmalısın çünkü onlar bilmediler
Sayfa 37 - Everest YayınlarıKitabı okudu
Reklam
“Sanılanın aksine ölmüşler, bir zamanlar canları ciğerleri olan yaşayanlara ne olduğuyla pek az ilgilenirler, çok az şey için dönüp de bir daha aralarına karışmak isterler. Öncelikle ölü geçirilen her gün, yeryüzünde bir vakitler yaşadıklarını bir tülün ardına gizler, tül gittikçe kalınlaşır, ilmikleri gittikçe sıklaşır. Merhum için bir zamanlar canından öte sevdiği insanlar, mekanlar, nesneler o tülün ardında silikleşir gider.”
Sayfa 29 - Everest Yayınları
Bir Kadını Görmek
“Gençliğimi bana bahşedilmiş bir armağan gibi görüyor ve aslında sadece düşlerde karşımıza çıkabilen mutluluk vaatlerinin anahtarının da bu gençlikte saklı olduğunu hissediyordum şaşkınlıkla.”
Sayfa 30 - Doğan Kitap
“Neden bu oda içeriden değil de dışarıdan kilitleniyor” Nina bunu yeni fark etmiş gibi kapı topuzuna baktı . “Ahh! Çok özür dilerim. Eskiden bu odayı depo alanı olarak kullanırdık, dolayısıyla da dışarıdan kilitleniyordu. Ama sonra burayı çalışan odasına çevirttim, demekki kilit öyle kalmış.” Biri isterse beni kolaylıkla içeri kilitleyebilirdi. Üstelik içeride sadece evin arka tarafına bakan o küçük pencere vardı. Yani bu oda ölüm tuzağı olabilirdi.
Sayfa 32 - Olimpos Yayınları
Kaz Ayağı
“Böyledir. Mutluluklar hep birden üşüşür başımıza.” “Uyudu, uyandı, güldü, düştü, ağladı… Seneler geçti. Bir illete tutuldu: büyüdü.” “Dedesinin büyük ayaklarına bakıp böylelerine ne zaman sahip olacağını hayal etmeye çalışırdı. Bilmezdi onlar büyüyünce kalbinin küçüleceğini.” “Acı, söyleyebilen için ne hafifti.” “Çünkü bana kalırsa insan zulüm gibi geçen on yıla, yirmi yıla yayılmış öfkeyi ya da her neyse o duygu, bir zaman sonra unutur, soğutur. Yani öyle olmadı. Ama o ancak tek bir ansa ısınıp ısınıp yer başımızı.”
Dergah YayınlarıKitabı okudu
75 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.