“Her şey kıldan ince ipliklerle bağlı birbirine!”
Bir anda kopup dağılmak, dört bir yana saçılmak o kadar kolay ki, insan bazen nefes almaya bile korkuyor
Romantizm akımının en önemli eserlerinden biridir. Bir gün Victor Hugo'nun fransanın Greve Meydanında(siyasi olayların geçtiği yer) bir gencin giyotinle idam edilmesine dayanamayıp idama tepkisini göstermek istemesiyle bu romanı yazmıştır. Victor Hugo bu eserde idama karşı olduğunu, hukuk sisteminin yanlışlığını, devlet mekanizmasını halkı baskı altına aldığını, bir insanın suç işlediğinde ona bir şans daha verilmediğini ve bir insanın ruhunun derinliklerine inmek için çaba sarfetmediğini asıl olan öze değil şekle bakıldığını idama giden isimsiz bir adamın gözünden eleştirmiştir.
Stefan Zweig - Bir Zanaatla Beklenmedik Karşılaşma Zweig’in kitabında gündelik hayattan yola çıkarak, farklı bakış açısına sürüklüyor okuyucularını. İnsanların içlerindeki zenginlikleri gösterme çabası iki hikaye ile karşımızda. Bir Zanaatla Beklenmedik Karşılaşma Paris’in işlek bir caddesinde kalabalık insan topluluğunu izlerken dikkatini çekiyor. İzlerken tahminler yürütüp mesleği hakkında çıkarımlar yapıyor ve bir hırsız olduğunu anladığında adamın peşinden gidiyor ve kısa ama sürükleyici öykü başlıyor. Prater’de İlkbahar Sosyetik bir güzel, davet için elbisesinin gelmesini beklerken yaşadığı stres ile dolabını açıp eski elbiselerinden birisi ile gitmeye karar veriyor. Eski ama henüz sosyeteye adım atmadan önceki bir elbise ile yola çıkıyor. Elbise ile ruhu da heyecanlanıyor ve güzel bir hikayeye yol alıyor. “İnsanın ruhunun derinliklerini yanan bir kibritin alevi gibi aydınlatan da küçük ayrıntılar değil midir zaten?” “… yardım çağrısında bulunmayan bir insana yardım etmekten daha zor bir şey yoktur, çünkü yardım dilenmiyorsa mutlaka son bir şey daha vardır: ısrar edip incitmememiz gereken gururudur bu.”
İki hikayeden oluşuyor kitabımız. İlki kitaba adını veren #BirHastalığınİlacı , diğeri de #Verven. Kırk altı sayfadan oluşan Yeşilçam tadında hikayelerdi. Özellikle yazarın kalemini sevenler için bir çırpıda bitecek bir eser. Bazı durumlardan kaçış olarak ilk kısmetiyle evlenen yirmi iki yaşındaki karakterimiz, karısını sürekli aşağılayan ve “hayvan” diye hitap eden biri. Kendinden yaşça büyük bir kadına aşık olup mektuplaşmaya başlıyor. Günün her saatinde kadının yaşadığı evin önünden geçip, camdan sarkıttığı mektubunu alıp, kendininkini veriyor. Bir zaman sonra evin sahibi durumu farkedip yanına çağırıyor. Kadının, kendi kızı olmadığını ve kızın bücür biri olduğunu söylüyor. Eve dönünce karısının mektupları öğrendiğini görüp, bir yalanla her şeyi tatlıya bağlıyor. Kadının bücür olduğunu öğrenince büyük aşkı da bitiyor. ikinci hikayemiz Verven, Mine Çiçeği demekmiş. Aynı zamanda bir parfüm markasıymış. Bu hikayemizde de, bir kadınla tanışıp ondan etkilenen bir erkek karakterimiz var. Kadından etkilenmesinin en büyük sebebi de bu Verven kokusu. Buluştuklarında, kadının vakti kısıtlı olduğu için adamı akşam eve davet edip gidiyor. Bundan sonrası da erkek karakterimizin bu daveti kafasında tartması, sonuçlarını düşünüp vazgeçmesiyle devam ediyor ama sonunda o bilindik güzel kokuyu başka bir kadında alınca, çocukça endişelerle gitmediği için üzülüyor. Kimi yerde hayal mi gerçek mi anlamakta zorlandığım kısımlar oldu. Dönem eserlerini ya da hikaye tarzı okumaları seviyorsanız keyifli okumalar…