Nicat Baxşiyev

"İsteyip istemediğimi doğru dürüst bilmediğim, fakat neticesi aleyhime çıkarsa istemediğimi iddia ettiğim bu nevi söz ve fiillerimin daimi bir mesulünü bulmuştum: Buna içimdeki şeytan diyordum; müdafaasını üzerime almaktan korktuğum bütün hareketlerimi ona yüklüyor ve kendi suratıma tüküreceğim yerde, haksızlığa, tesadüfün cilvesine uğramış bir mazlum gibi nefsimi şefkat ve ihtimama layık görüyordum. Halbuki ne şeytanı, azizim, ne şeytanı? Bu bizim gururumuzun, salaklığımızın uydurması. İçimizdeki şeytan pek de kurnazca olmayan bir kaçamak yolu. İçimizde şeytan yok... İçimizde aciz var... Tembellik var... İradesizlik, bilgisizlik ve bunların hepsinden daha korkunç bir şey: hakikatleri görmekten kaçmak itiyadı var... Hiçbir şey üzerinde düşünmeye, hatta bir parçacık durmaya alışmayan gevşek beyinlerimizle kullanmaya lüzum görmeyerek nihayet zamanla kaybettğimiz biçare irademizle hayatta dümensiz bir sandal gibi dört tarafa savruluyor ve devrildiğimiz zaman kabahati meçhul kuvvetlerde, insan iradesinin üstündeki tesirlerde arıyoruz."
Sayfa 250 - Yapı Kredi YayınlarıKitabı okudu
Reklam
İnsanların en zayıf tarafları, sormadan, araştırmadan, düşünmeden, kafalarını patlatmadan inanmak hususundaki hayret verici temayülleridir. Dünyadaki yalancı peygamberleri yetişdirmek ve beslemek için en iyi gübre, işte bu bilmeden inanmak için çırpınan kalabalıktır.
Sayfa 200 - Yapı Kredi YayınlarıKitabı okudu
İnsan dünyaya sadece yemek, içmek, koynuna birini alıp yatmak için gelmiş olamazdı! Daha büyük ve insanca bir sebep lazımdı
Sayfa 188 - Yapı Kredi YayınlarıKitabı okudu

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
Kendi ruhunun pisliğini bu kadar yakından gören bir adam başkalarının temiz olacağına inanabilir mi?
Sayfa 186 - Yapı Kredi YayınlarıKitabı okudu
Birbirimize rastlamadan evvelki hayatımız sahiden birbirimizi aramaktan başka bir şey değilmiş... Ne aradığımızı bilmeden aramak... Şimdi içim rahat, aradığını bulan ve başka bir şey istemeyen biri gibi sükûnet içindeyim... Dünyada bundan büyük bir saadet olur mu? Böyle en felaketli günümde beni en mesut insan olduğuma inandıran bu hislere fena, çirkin şeyler diyebilir miyim? Herkes ne diyecek? Fakat bu ana kadar herkesten ne gördüm ki... Bana en yakın olanlar dahil olmak üzere, bu herkes dedikleri şey beni üzmekten, hayatımı manasız bir hale sokmaktan başka ne yaptı? Bu yaşıma kadar en iyi zamanlarım tam manasıyla yalnız kalabildiğim günler olmuştu.
Sayfa 109 - Yapı Kredi YayınlarıKitabı okudu
Reklam
Hiçbir şey istemiyorum. Hiçbir şey bana cazip görünmüyor. Günden güne miskinleştiğimi hissediyorum ve bundan memnunum. Belki bir müddet sonra can sıkıntısı bile hissedemeyecek kadar büyük bir gevşekliğe düşeceğim. İnsan bir şey yapmalı, öyle bir şey ki... Yoksa hiçbir şey yapmamalı. Düşünüyorum: Elimizden ne yapmak gelir? Hiç!.. Milyonlarca senelik dünyada en eski şey yirmi bin yaşında... Bu bile biraz palavralı bir rakam.
Sayfa 14 - Yapı Kredi YayınlarıKitabı okudu
Hákimin kadife pençesinin altında celladın tırnakları hissedilir.
İş Bankası Kültür YayınlarıKitabı okudu
Yargılayanlar ve mahkûm edenler ölüm cezasının toplumdan kendisine zarar veren ve daha sonra da zarar verebilecek olan birini uzaklaştırmanın önemi nedeniyle gerekli olduğunu söylüyorlar. Sadece bu söz konusu olsaydı, müebbet hapis cezası yetecekti. Öldürmek neye yarar? Hapishaneden kaçılabileceğini söyleyerek itiraz edeceksiniz, öyle değil mi? Nöbetçileriniz görevlerini iyi yapsınlar. Demir parmaklıkların sağlamlığına güvenmiyorsanız, hayvanat bahçelerini açmaya nasıl cesaret ediyorsunuz?
İş Bankası Kültür YayınlarıKitabı okudu
Delirmenin insanı yaşattığı söylenir; en azından bilinç kaybolduğu için daha az acı çekilir; ölü gibi uyunur
Sayfa 13 - Türkiye İş Bankası Kültür YayınlarıKitabı okudu
İnsanların, içinde işe yarayan tek şeyin şu cümle olduğu bir kitap okuduğumu hatırlıyorum, "insanların hepsi belirsiz bir süre için ertelenen ölüm cezasına mahkûmdurlar."
Sayfa 7 - Türkiye İş Bankası Kültür YayınlarıKitabı okudu
Reklam
Çünkü toplumsal kriz esnasında bütün giyotin sehpalarının en iğrenci, en lanetlisi, en uğursuzu olan ve kökünden kazınması en çok gerekenin siyasi giyotin sehpası olduğunu söylemek zorundayız
İş Bankası Kültür YayınlarıKitabı okudu
Bütün heyvanlar bərabərdirlər, lakin bəzi heyvanlar başqalarından daha çox bərabərdirlər!!!
Sayfa 190 - Qanun NəşriyyatıKitabı okudu
- Uinston, bir insan başqası üzərində hakimiyyətini necə təmin edir? Uinston fikrə getdi. - Ona əzab verməklə,-- dedi. - Doğrudur! Ona əzab verməklə. Sadəcə, itaət yetərli deyil. Əgər bir insan əzab çəkmirsə, özünün deyil, sizin iradənizi yerinə yetirdiyinə necə əmin ola bilərsiniz? Hakimiyyətin mahiyyəti əzab vermək və alçaltmaqdadır. İnsanların şüurunu parçalayıb dağıtmaqda və onları təzədən özünün istədiyi kimi yapışdırıb düzəltməkdədir.
Sayfa 335 - Teas Press Nəşriyyat eviKitabı okudu
Bəlkə də, insan sevilməkdən daha çox başa düşülməyə möhtacdır.
Sayfa 317 - Teas Press Nəşriyyat eviKitabı okudu
Azlıqda qalmaq, hətta tamam tək olmaq anormallığa dəlalət edə bilməz. Həqiqət var, bir də yalan var. Əgər sən az qala bütün dünya ilə üz-üzə gələrək yenə də həqiqətin tərəfində dayanırsansa, deməli, dəli deyilsən.
Sayfa 275 - Teas Press Nəşriyyat eviKitabı okudu
101 öğeden 16 ile 30 arasındakiler gösteriliyor.