Ben şimdi ne yapsam,ben şimdi ne yapsam kaç kere yalnız kaç kere yalnız, ama kaç kere yalnız, gene kaç kere insan olmalarımla
Kapansam, evlere kapansam, yıkanmış bir deniz bulacaksam
Ne sen,
Ne ben,
Ne de hüsnünde toplanan bu mesa,
Ne de alam-fikre bir mersa,
Olan bu mai deniz
Melali anlamayan nesle aşina değiliz.
Sana yalnız bir ince taze kadın
Bana yalnızca eski bir budala
Diyen bugünkü beşer
Bu sefil iştiha, bu kirli nazar,
Bulamaz sende bende bir mana,
Ne bu akşamda bir gam-ı nermin
Ne de durgun denizde bir muğber
Lerze-i istitar ü istigna.
Buğulandıkça yüzü her aynanın
Beyaz dokusunda bu saf rüyanın
Göğe uzanır -tek, tenha- bir kamış
Sırf unutmak için, unutmak ey kış!
Büyük yalnızlığını dünyanın.
IBRAHIM
ibrahim
içimdeki putları devir
elindeki baltayla
kırılan putların yerine yenilerini koyan kim
güneş buzdan evimi yıktı koca buzlar düştü
putların boyunları kırıldı
ibrahim
güneşi evime sokan kim
asma bahçelerinde dolaşan güzelleri buhtunnasır put yaptı ben ki zamansız bahçeleri kucakladım güzeller bende kaldı ibrahim
gönlümü put sanıp da kıran kim
Git iş işten geçmeden, çok geç olmadan vakit, Günahıma girmeden, katilim olmadan git!
Git de sen şakrak geçen günlerine gün ekle, Beni kahkahaların sustuğu yerde bekle
Git ki siyah gözlerin arkada kalmasınlar, Git ki gamlı yüzümün hüznüyle dolmasınlar.
Madem ki benli hayat sana kafes kadar dar, Uzaklaş ellerimden uçabildiğin kadar.
Hadi git, benden sana dilediğince izin, Öyle bir uzaklaş ki karda kalmasın izin.
Kahrımın nedenini söylesem irkilirler; Çünkü herkes beni Kays, seni Leyla bilirler.
Sanırlar ki sen beni biricik yâr saymıştın; Oysa ki hep yedekte, hep elde var saymıştın.
Fakat hepsinden çok Valère, yüreğinizin değişmesinden korkarım. Hem de siz erkekler şiddetle itiraf edilen masum aşkları görünce hemen zalimce bir soğukluğa bürünüverirsiniz.
Ruhumda beni size çeken öyle tath bir kuvvet var ki sizinle aramda bir şeyler olmamasını arzu etmeye en ufak bir takatim dahi yok. Fakat, doğrusunu isterseniz vaziyetimiz beni tedirgin ediyor.Sizi sevmem gerekenden, ihtimal daha fazla sevdim diye korkuyorum.
İnsan, kalbini dinlemek istemediği zamanlar tabiati dinler. Duygularını bir derenin şırıltısına, yaprakların hışıltısına bırakır; zihni şurada parlayan bir ışığa, gökyüzünün bir tarafından sarkan bir bulut parçasına; bir dalın ucunda en küçük rüzgâr esintisiyle sallanan bir yaprağa, bir hiçe bağlı kalır; saatlerce düşünür ya da düşünmez, öyle bir haldedir ki, insanlığından çıkmış, kişiliğini kaybetmiştir. İşte o anlar teselli anlarıdır; duyguların o durgunluk dakikası, hastalığın tembellik, uyuşukluk dakikasıdır.