Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Hüsamettin

Hüsamettin
@Okuyucu0000
Öfkelen, öfkelen ışığın ölümünün karşısında.
Öğretmen
Türkçe Öğretmeni
Gaziantep
Şırnak
156 okur puanı
Haziran 2019 tarihinde katıldı
Neden?
Her şey bir gün sona erecek: çekilen çileler, yaşanan acılar, kan, açlık ve ölümcül hastalıklar. Kılıç da bir gün bu dünyadan yok olup gidecek. Fakat varlığımızın ve eylemlerimizin gölgesi yeryüzünden silindikten sonra bile yıldızlar aynen kalacak. Bunu bilmeyen tek insan bile yoktur. O halde neden gözlerimizi o yıldızlara çevirmiyoruz? Neden?"
Reklam
"İslâm'da aklı aşan şeyler vardır, fakat akla aykırı bir şey yoktur."

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
Amaç, Allah'ın rızasını kazanmaktır. Onun rızasını kazanabilmişsem, görünürde yenilmiş de olsam gerçekte galip sayılırım.
Müslüman, neyin nerden gelip nereye gittiğini öğrenmek için dünyada olup bitenlerle ilgilenmek zorundadır. Müslüman olarak uyanık olmak zorundaysak, Müslümanların dünyaya karşı bir tavır alması gerektiğine inanıyorsak, dünyamızda olup bitenleri ilgi alanımızın dışında sayamayız!
Reklam
Daha Doğru Ne Olabilir?
Önemli olan İslâm'ın getirdiği ruhu bütünüyle kavramış olmaktır. Onun lafzıyla ( sözüyle ) ve ruhuyla değindiği bütün meselelerin müntehasını, ( sonucunu ) gene onun isterleri ( zorunlulukları ) doğrultusunda kavramış olmak bir Müslümanı ârif yapmaya yetecektir. Fakat müsteşrik (doğu bilimci) kafasıyla kitabın tümünü ve bilinen bütün hadisleri ezberlemiş olmak hiçbir işe yaramayacaktır. O kimse isterse alim diye kabul edilsin.
Müslüman bir yandan namazını kılar, orucunu tutarken, bir yandan da küfrün ve zulmün âleti olmaya devam ederse, onda elbette belli bir bilincin bulunduğundan bahsedilemez. Öyleyse, Müslüman için "bilinçli" demenin ne demek olabileceği üzerinde yeniden düşünülmelidir. Bilinçli Müslüman, dünyada edilgin bir durum alışı reddediyor. Başkalarının âleti olarak kullanılmasına, istismar edilmesine göz yummuyor. En önemlisi, nerede, nasıl istismar edildiğini veya edilebileceğini biliyor. Haksızlığa karşı eliyle, diliyle, kalbiyle karşı koyuyor. Allah'ın düşmanlarına, gene Allah'ın rızası için buğz ediyor. Çağdaş rahatlıkların bilincini köreltmeye yönelik tuzaklar olduğunu biliyor ve yeryüzünde işgal ettiği bir mekân varsa, bu mekânın Allah düşmanlarının lütfu ve ihsanıyla kendisine verilmediğini, dolayısıyla işgal ettiği mekânın hakkını korumanın kendine düşen yükümlülükler arasında bulunduğunu biliyor ve rızk endişesiyle kâfirlerle işbirliği yapmayı reddediyor.
İslâm'ı kavramak derken, belki her şeyden önce onun yaşanabilir bir olay olduğunu, İslâm'ın bir zihin fantezisi değil, bir hayat tarzı olduğunu anlamak gerekiyor. İslâm'ı yaşama çabasının bulunmadığı bir yerde, ona gerçekten lâyık olunmayacağı ve İslâm'ın hep ütopya gibi görüneceği, söylenmeden de bilinebilecek bir gerçek olmalıdır.
Durumu şöyle ters bir faraziye ile daha da açığa kavuşturmak mümkün: Farzedelim ki, İslâm, insana gözyaşından ve eşitsizlikten başka bir şey vaat etmiyor; bu durumda bile, Müslüman, Allah'ın rızasını kazanmanın yolu budur diye gösterilmişse, o yola uyum sağlamaktan başka bir şey düşünmez. Kaldı ki, materyalistik kafa yapısının gaye diye tanıdığı ve beklentisinin nihayetine yerleştirdiği her türlü refah ve huzur aslında yalnızca İslâmî hayat tarzında gerçekleştirilebilmesine rağmen, Müslüman, sözü edilen beklentilerin hatırına itibar etmez. Çünkü onun için Allah'ın hatırının önüne geçebilecek başka hiç bir değer ve gayenin bulunabileceği var sayılmaz.
Müslüman, ne daha fazla gelir elde etmek, ne total gelirin adil dağılımını sağlamak, ne insanlar arasında barışı, sükûnu, kardeşliği tesis etmek için Müslümandır. Bu ve benzeri şeyler İslâmî bir hayat sürdürmenin doğal sonuçları olarak ortaya çıkarlar. Kendi başına bunların hiçbiri ulaşılacak bir gaye ve hedef diye alınmaz. Müslüman için, hedeflerin en önünde ve en sonunda bulunan biricik husus yalnız ve ancak Allah'ın rızasını kazanma faaliyetidir.
Reklam
Anlamlı ve gerekli bir soru
Soruyu şöyle de ortaya koymak mümkün: Müslüman, bir takım materyalistik beklentiler ve umutlar sonucunda mı Müslüman oluyor? Yoksa Allah'ın rızasını kazanmanın dışında ve onun önüne geçebilecek başka hiç bir beklentiye yer vermeden mi Müslüman oluyor?
"Ey Kitap ehli (hıristiyan ve yahudiler) yapmadığınız şeyleri niçin söylüyorsunuz? Sakınmadığınız şeyden niçin sakındırıyorsunuz? Yemediğiniz şeyi niçin topluyorsunuz? Acaba sizde ölüme karşı bir teminat mı var?" (Kırk Kudsî Hadis: A. Fikri Yavuz, s. 53).
Batı insanının konfor arayışı da onun gündelik hayatının bazı zorunluluklarından kaynaklanmaktadır. Aslında görünen şaşaanın maskesi kaldırılırsa Batı insanının tam bir şaşkınlığı yaşadığı ve acınası bir durumda olduğu kolayca görülür. Bütün o elektronik zımbırtıların altında, bu insanın dramı yatmaktadır. Yalnızlaşan, yabancılaşan, meta haline dönüştürülen bu insanı "kendine yeter" hale getirme çabalarının ürünü olan bu elektronik buluşlar (videodan uzay araçlarına kadar tümü), bu insanı gitgide daha yalnız, daha yabancılaşmış bir ortama sokmaktan başka işe yaramıyor. Bir adı da delilik (alien) olan bu yabancılaşmayı günümüz Amerikan şairlerinden Allen Ginsberg "Amerika" başlıklı şiirinin bir yerinde şöyle vurguluyor: "En iyisi ulusal kaynaklarımı inceleyip onlara dönmek Ulusal kaynaklarım, biliyorum, iki parça esrar, Binlerce cinsiyet organı, saatte 1400 mil hızla giden bir özel basılmaz edebiyat ve yirmi beş bin tımarhane."
Yoksul çocukları esirgeyip korumak adına düzenlenen balolarda, göbekleri yeterince şişmiş adamların sabahlara kadar vur patlasın çal oynasın vakit geçirirlerken, bu çocukların okuma kitaplarını nasıl satın alabileceğinin hesabının yapıldığı bir dünyada bir bozukluk var demektir.
Afrika'da, Hindistan'da, Güneydoğu Asya'da, Güney Amerika'da, açlıktan kemikleri çıkmış bebelerin resmini çektirmek için yarışa giren ve bu yarışta binlerce lirayı bir kalemde sarfedebilen gazete ve dergilerin bulunduğu bir dünyada, en aç insanın fotoğrafını çeken foto muhabiri altın madalya ile taltif edilirken, fotoğrafı çekilen aç bebenin sırtından para kazanabilen becerikli gazeteciler tebriklere boğulurken, aç insanların kendi halleriyle başbaşa bırakılmasında bir bozukluk olsa gerek.
431 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.