-Ben, dedi, boyacı olacağım.
-Ne boyacısı?
-Kundura boyacısı.
-Neden Kundura boyacısı?
-Ya ne olayım?
-Doktor ol, dedim.
-Olmam,dedi.
-Neden?
-Olmam ışte.
-Neden ama?
-Doktoru sevmem ki.
-Olur mu ya? Bak, dedim. Doktor sevilmez olur mu?
-Tabii sevmem, dedi. Annem hasta oldu. Evimize geldi. Kumbaramızı kırdık. Bütün yirmi beşlikleri ona verdik. Sonra çeyrek ler kaldı. Onlarla da reçeteyi yaptırdık. O da zorlan.
-Ama annen iyileşti .
-Annem iyileşti ama paramız gitti. İki gün yemek yemedim ben.
-Peki, dedim. Öğretmen ol.
- Ben mektebe gitmiyorum ki.
-Neden?
-Öğretmen beni dövüyor.
-Neden?
- Yaramazlık ediyorum da ondan.
-Sen de yaramazlık yapma.
-Ben yaramazlık ne demek bilmiyorum ki.
Yoldaşlar, nasip olmazsa görmek o günü,
ölürsem kurtuluştan önce yani,
alıp götürün
Anadolu'da bir köy mezarlığına gömün beni.
Hasan beyin vurdurduğu
ırgat Osman yatsın bir yanımda
ve çavdarın dibinde toprağa çocuklayıp
kırkı çıkmadan ölen şehit Ayşe öbür yanımda.
Traktörlerle türküler geçsin altbaşından mezarlığın,
seher aydınlığında