Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Ozan Demir

Ozan Demir
@Ozan_Demir
Kuşku duyuyorum, o hâlde düşünüyorum, demek ki varım, öyleyse ben düşünen bir şeyim.
Felsefe / Biyoloji
Hiçlik Üzerine
Kırklareli
Yıldız Tozu
41 okur puanı
Nisan 2019 tarihinde katıldı
Tanrılaştırılan Belirsizlik yahut Belirsizliği Tanrılaştıranlar
İnsanlar, neden varolduğunu bilmeden dünya'ya gelir, yıllarca belki bir ömür bunu bilmeden yaşarlar, elde etmeye başladıkları bilinçle beraber kuşku duymaya başlar, kendi varlıklarını ve özgürlükleri sorgularlar, büyür, gelişir belki ama neden var olduğunu hiçbir zaman çözemezler. İçine girdikleri bu amansız arayışı belki bir inançla
Reklam
RİYAKARLIK
Partiyi kurduktan sonra özgürlük, insan hakları, Kopenhag kriterleri ve Avrupa Birliği ile iyi ilişkiler vaadiyle seçilen Erdoğan ve ak parti hükümeti, lgbtq+ bireylerin bile özgürlüklerini savundukları bir çizgiden köktendinci, baskıcı ve toteliter bir çizgiye geldiler. 20 yılın sonunda Erdoğan, ülkeyi islamcı, faşist, toteliter ve anti demokratik bir hâle getirdi. Bu riyâkarlıktan, iki yüzlülükten ve İslamcı cenahın yapmayı çok sevdiği takiyêden başka birşey değildi. Bu anlamda Erdoğan ve ak parti iktidarı, ilk başta liberal politikalar ile halkı kandırıp gün sonunda kendi çarklarını kurdukları ucube bir rejim yarattılar. Bu durumun litaretürdeki tanımı dolandırıcılık ve iki yüzlülüktür, iktidar mensupları ve yönetenler bu tanıma yaptıkları ile oldukça uyuyor. Kağıt üzerinde Hukuk devleti olduğu ve 5 yılda bir oy kullandığımız için oldukça demokratik bir hukuk devletine sahibiz ama yersek.
Biat Kültürü
Bugün ülkedeki toteliter rejiminin en büyük başarısı, bunca şey olmasına rağmen toplumun en ufak bir sorgulamada bulunmaması ve yaşanan kötü olaylarda dahi iktidardan çok muhalefeti eleştirmesi ve suçlu görmesini sağlamak. Gerçekten inanılmaz bir manipülasyon ve algı ile yönettikleri ülkede, insanların bu rejimi eleştirmemesi ve tersine itaat edip yönetenlere biat etmeleri şaşırılmayacak bir durum ancak kabullenmesi oldukça zor.

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
Amansız bir arayışa yelken açmak.
Neden varolduğumuzu ve hatta ne için yaşadığımızı bilen var mı? Gayem; varlığımızın sebebini irdelemek, bir nebze de olsa gerçeği bilmek... Neden ve nasıl, niçin burdayız? Ne için uğraşıyor, neleri elde etmeye çalışıyoruz, bütün bu çabamız niye? Neden birşeyleri anlamaya, anlamlandırmaya çalışırız, mesela neden bunu yapıyoruz, neden bunu okuyorsunuz, yarın ki planlarınızı düşünün, her gün aynı döngü, tüm bunları yapmamızı kim söyledi, neden yapmak zorundayız? Belki de yaptığımız herşey boşunadır, günün birinde ölüp gideceksek eğer dünyevi hedefler koymanın ve bu hedefler için çalışmanın amacı nedir ki? Birçok hedefe ulaşsak dahi öldükten sonra ne işimize yarayacak,... biliyor musunuz? Öleceğiz, bunu da düşünün...
Türkiye'deki Demokrasi Aldatmaçası
Halkın ekseriyetinin demokrasiyi basit bir mantıkla çoğunluğun dediği şeklinde anladığı ülkede şeffaf bir seçim beklemek de fazlasıyla iyimser bir istek. Basın ve düşünce özgürlüğünün, eleştirme kültürünün olmadığı ülkede sadece 5 yılda bir oy verdiğimiz için demokrasinin olduğunu düşünüyoruz. Ayrıca basın özgürlüğü, fikir ve düşünce özgürlüğünün olduğu ülkede dahi sırf çoğunluk dedi diye birşeyi doğru kabul etmek ne kadar doğru bir anlayış. Klasik Platoncu perspektiften baktığımızda demokrasi'nin ne kadar yetersiz bir sistem olduğunu anlıyoruz. Ancak Türkiye'de yanlış da olsa bir demokrasinin olmadığı, kitlelerin din ve milliyetçilik üzerinden uyuşturulduğu, Erdoğan ve Bahçeli toteliter rejiminde, nepotizimin hat safhada yaşandığı bu ülkede, insanlar 5 yılda bir kere oy verdiği için yöneten eliti kendisi seçtiğini ve seçme hakkı olduğunu zannediyor. Ki aldatmaca da olsa halkın seçtiği belediyeler ve yönetimler eğer bu kleptoktarik rejimin değirmenine su taşımıyorsa kayyum atayarak seçilenleri de görevinden alıyor. Evet milyarlarca doların, birçok ihaleden elde edilen paraların ve bütün ülkenin vergisinin nereye harcandığının açıklamasını bile yapmayan iktidar, kitleleri din ve milliyetçilik afyonu ile uyutmaya devam ediyor. Acı olan şey ise halkın bu düzenden memnun olması ve sorgulaması...
Reklam
Din kitlelerin afyonudur
Hiç şüphesiz mevcut uyuşturucuların en tehlikesi ve beyni en çok devre dışı bırakını dindir. K. Marx'ın dediği gibi din toplumun afyonudur. Herhangi bir şeye sıkıkıya inanan birisini asla ikna edemezsiniz, çünkü inançları kanıta değil, inanmaya duydukları köklü ihtiyaca dayanır. Özünde dogmatik ve bağnaz bir anlayış yatan bu düşünceden eleştirel bir akıl veya bilimsel bir çalışma çıkması mümkün değildir. İnançlı bireylerin kuşkucu insanlara oranla daha mutlu olması veya huzurlu hissetmesi, sarhoş birinin ayık birinden daha mutlu olduğunu söylemekten farksız değildir.
Zamanın ruhu
Düşündüklerimizi, anladıklarımızı, nereden geldiğimizi ve bundan sonra ne yapacağımızı daha derin araştırdıkça bizlere en başından beri ne kadar çok yalan söylediklerini fark ettim. Dünyadaki her kurum tarafından kandırıldık bu kurumların en başında ise dini kurumlar geliyor.
Kleptokrasi
Erdoğan, Kopenhag kriterlerini, hukuk devletini, demokratikleşmesi vâdederek seçildiği ülkeyi görevi aldığı dönemden de kötü ve anti demokratik bir düzeye getirmeyi ustalıkla başardı. Ülkenin merkez bankasına damadını atadığı, hukuğun ve yargının filen etkisizleştiği, Ahim'in ve Anayasa mahkemesinin kararlarının yok sayıldığı, en baştan en aşağıya doğru soygun ve yağma düzeninin olduğu kleptokratik bir rejim kuruldu. Bu konuda hakkını teslim etmek gerekirse mevcut kleptokrasi rejimimin kurulmasında Erdoğan'ın ve partisinin payı oldukça büyük. Yerli ve Milli propagandası ile yerli ve milli bir çöküşü başlattılar.
evigilationem significasse
Düşünüyorum da hayatımın büyük bir kısmını geride bıraktım, bu süreçte hep birşeyler olmaya çalıştım, bir şeyleri iyi yapmak istedim, hayata hep şu perspektifen baktım; şuan yeterli değilim ama eğer şu işte iyi olabilirsem... Şimdi anladım ki bu oyunu yanlış anlamışım, çünkü oyunun amacı zaten olduğum şeyi bulmakmış.
Din Üzerine
Dinler çoğunluğun korkusu ve azınlığın kurnazlığı üzerine kuruludur.
Reklam
1984 Ütopyası
Ülkede yaşanılan insan hakları ihlallerinde, liyakatsızlık ve hukuksuzluk da ve hatta düşüncelerinden dolayı eleştiren insanlara verilen cezalarda ülkemizin aydın insanları'nın (!) her seferinde bahsettiği, sözlerini alıntılamaktan hoşlandığı kitap. Evet belki de George Orwell'in da anlatdığı bir ütopyada yaşıyoruz. Erdoğan rejiminde liyakatsızlık, nepotizim, adam kayırma, milliyetçilik kisvesi altında ırkçı ve faşist müdahaleler ve birçok hukuksuzluğa şahit oluyoruz evet ancak biz aydınların yaptığı şey ne kadar aydın olduğumuzu göstermek için George Orwell'dan söz alıntılamak, zaten ortalama bizler gibi düşünen arkadaş çevremize ne kadar aydın (!) olduğumuzu göstermek. Sanılacak olanın aksine ayaklanma ve vandalizimi savunmuyorum çözüm olarak ancak en azından bu rejimde bir birlerimize birşey kanıtlamaya çalışmanın da anlamsız ve çaresiz bir davranış olduğunu düşünüyorum.
Çok İlginç
Hayatım boyunca gördüğüm her insan tipi aynı olmaya devam ediyor... Ben gerçekte hiçbir zaman tarihte gördüğüm ve diğer tanınmış etkileyici insanlarla karşılaşmadım. Bunun 3 nedeni olabilir; ya ben topluma girmiyorum, ya yaşadığım yerde yer almazlar, ya da kendimi yüceltiyorum. Birinci de ben onları aramak için herhangi bir kulüp'e katılarak
Var olmak ve yok olmak arasındaki dengesizlik.
Günün birinde öleçeğimiz gerçeği yaşam kadar doğal bir durum olduğu halde, ondan neden bu kadar korkarız ?
Sahilsizlik.
Boğulan insanlardan yüzme dersi almayı bırakın.
Reklam
Kutsallık Üzerine
Tek kutsal gerçek, kutsal bir gerçeğin olmamasıdır.
Tanrı aleyhinde dua (her dua kabul görür müydü ?)
Tanrım içimden şu zalim şüpheyi kaldır. Duamı neden kabul etmiyorsun ? Bu amansız şüphenin sonu ikimize de dokunacak sonunda, bitirmeyeni bitirecek... Ozan Demir