" Ölüyorum, boğuluyorum... Ölüyüm ben, soluksuz kalmışım... Kan öldürmüş beni, korku boğmuş. Kan, korku; kan ve korku kaderim olmuş benim... Ne yapacağım? Parçalandım, kayboldum. Hayat ölü. Hayatımın parçaları dağıldı karanlıkta. Her biri bir tarafta. Uyku yok, yemek yok, dost yok, arkadaş yok, iş yok, uğraş yok, kök yok, hayat yok. Bu parçaları, kırılmış çömlek parçaları gibi dağılmış parçaları nasıl bir araya toplayacağım? Nereye doğru gidiyorum? Ne yapayım? Ne yapabilirim? Bu ne hal? Her yer kan içinde, her tarafta ölüm, katliam, yara. Her yer korku. Korkuyorum. Kan ve korku bitirdi beni. Bu ülke öldürdü, bu insanlar öldürüyor. Ölüyorum... "
Kimsenin kendisini yemeğe davet etmediği, açlık çektiği, hatta açlıktan karnının yapıştığı günleri anımsadı. Asıl o zaman, ihtiyacı vardı bu yemeklere. Bu dönemde kimse elinden tutmamış, o yemekler olmadığı için kuvvetten düşmüş, baygınlıklar geçirmiş, açlıktan kilo vermişti. Çelişki de buradaydı zaten. Yemeğe ihtiyacı olduğu zamanlar kimse yemek vermediği gibi yemeğe de davet etmemişti. Oysa şimdi binlerce yemek satın alabilirdi, paraya pula ihtiyacı yoktu, ama tuhaf olan şimdi sağdan soldan yemek davetleri almasıydı. Neden ama? Bunda hiç adalet yoktu; üstelik kendisi bu yemekler için bir liyakat kazanmamıştı! Oysa hiç değişmemişti o.
Tekrar tekrar tekrar okunacak okunup ders alınacak muhteşem bir yapıt.Bir insan kitabın bitişine ne kadar üzülebilir? okumaya başladığım andan beri kitabın sonuna kadar sanki kitabın içinde başka bir dünyaya seyehate çıkmışım gibi veyahut o seyehatte bu olanları kendim yaşamış gibi hissettim. Bu nasıl anlatılabilir bir son? Bu böyle nasıl bitebilir? İçimizi umutla ve karamsarlıkla aynı anda birşeyleri elde etmek için çok uğraşmanın gerektirdiğini ve aynı oranda elde ettiğin şeyin bir çırpıda nasıl yok edeceğinin serumunu aşılıyor kanımıza.Bu Burjuvazi ve Emperyalistliğin bir vahşeti ve sonucudur. Kanımızı emenlerin ve emdikçe sarhoş olanların sevgi dolu gösterisidir.Tarihten günümüze kadar insanoğlu eşit olamamıştır,sosyal bir sınıf henüz kurulamamıştır.Ezen vardır,Ezilen vardır, ve beyni ile ruhu ezenlerin yanında duranlar vardır, işte bu kesime Karl Marx ve Friedrich Engels "kapitalist orta sınıf'' demişlerdir... Neyse, diyeceğim o ki; artık maskelerinizden kurtulmanın vakti gelmedi mi yapmacık sahte sevgi yönlü maskenizi atmanızın tam vakti.İnsanı insan olduğu için sevmeliyiz.Doları,arabası,dayısı var diye değil. Ah Martin! Umutlarını yitirip kendini ruhen öldürmek ne kadar kötü birşeymiş.Kokuşmuş bir dünyadan atlamak;sonsuzluğa. ne kadar kötü.
Martin EdenJack London · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 202390,2bin okunma