Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Rayihan Gevheri

Rayihan Gevheri
@Rayihan_Gevheri
Kitap, kainat, insanı okur. Manevi olanı düşünür, insana şahit olur ve alemi yazar.
Değerlendirme
Uzun zamandır sürükleyici bir kitap okumamış biri için oldukça sürükleyici bir kitaptı. Üzerindeki nöroroman ifadesini okumadan evvel dikkate almak gerek zira içerisinde bolca beyin işleyişine dair detaylı bilgi var. Romanların besleyici yönünü ziyadesiyle yakalayabilirsiniz bu açıdan. Okumam sonucunda bu kitap bana Raskolnikov'un kendi makalelerinden bahsettiği satırları anımsattı bazı bölümlerde. Bu da belki ileride bir bilim kurgu klasiği olabileceği izlenimini oluşturdu bende. Kitapları yazarlarından bağımsız düşünmek çok mümkün değil malumunuz. Bu kitap da yazarın çalışma alanına dair bize güzel izlenimler bıraktı. Hatta belki hayatı nöronsal açıdan nasıl değerlendirmemiz gerektiğini de... Hikâyenin bir serinin ilk kitabı olduğunu düşünürsek, bu kitapta yaşanıp tamamlanan pek bir olay yok. Bu açıdan ilk kitap, başta sık sık akışı keserek verdiği 'gelecekte olacak, dünyayı etkileyen o büyük mesele'ye pek ulaştırmıyor. Nöronsal açıdan güzel olsa da, serinin tüm kitaplarına peş peşe ulaşamayacaksanız okumayı bir süre bekletebilirsiniz. Herkese iyi okumalar 🌿🙃
Serkan Karaismailoğlu
Serkan Karaismailoğlu
Pia Mater
Pia Mater
Reklam
Zıtlıklar Ülkesi
Dün insan insanın umududur diyorsun, Bu gün insan insanın kalp kırgınlığı... Dün sevgi iyileştirir diyorsun, bu gün ise sevmektir yaralayan... Kalbin bir sedyede cerrahi işlemden geçerken hem şifa, hem yara buluyor.

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
Yol
Derler ki, yola çıkmak iyidir. Yol, insanı terbiye eder. Zihnen, ruhen, bedenen çıktığımız tüm yollar bir hakikat arayışına götürür bizi çoğu zaman. Kalbin mayınlı tarlalarında rikkat ile dolaşırken insanın kendine uzanan uzletine ve seyrine vakıf olması kendisiyle tanışmasını sağlar. Bir de dışımızdaki hakikatler vardır, bizi kendi içimize odaklanıp gömüldüğümüz inzivadan çıkarır. Çıkarır ve etrafa çeviri bakışlarını. Gerçekte olan kanlı eller, ölen mazlumlar, saçının teline kıyamayacağınız küçük çocuklar bağrında savaş izleriyle hayata göz yummakta ve içimizde kaldıramayacağımız acılara şahit olmaktadır. İç alemden çıkıldığında görülen her bir acı kendi içimizdekinin küçüklüğünü ve yaşamın insanlık için sürdüğünde anlamlı olduğunu gösterir. Öyle değil midir, anlam hep dışarıdadır. İnsanın hayat amacı hür olmak, insanca yaşamak, çocuklara berrak bir gök bırakabilmek adına yaşandığında onurlu ve anlamlıdır. Hastalanınca doktora gidilir, maddi ve manevi ne varsa bir doktor eşlik eder size iyileşmeniz adına. Hastaneler acıların dinmesi için gidilen güvenli yerlerdir. Hastaneye gelen insan dertlidir, zararsızdır, zaten yardıma ihtiyacı vardır. Fakat içimizi gördüğünüz hastane dışarıdan bombalanmışsa yeryüzünde güvenli bir yer yoktur. Buna kaleminle, sesinle, kelimelerinle, silah tutabilecek ellerinle hasılı, dünyayı güvensiz bir hale getiren şeyi durduracak ne varsa onunla direnmek zorundasın. Hayat diğerleri için yaşandığında anlamlı, hayat güvenle yaşandığında ve doğru olan yapıldığında huzurlu.
Yoldaki Mühendis
Yoldaki Mühendis
Abdullah Galib Bergusi
Abdullah Galib Bergusi
#freepalestine
Kendimin uzletine çekiliyor içim. Böyle olur, çok seversin ve çok gülersin ardından bir sakinlik çöker üzerine. Çıldırtıcı bir sakinlik. Bir yolu yürümeye dair korkuların, endişelerin vardır.
Reklam
Uçurumdan atlamak
Dünyaya dair istekleriniz üzerine tereddüt etmeden sela okuyun diyordu şeyh. Zihnim son sayfadaki uçurumu, kılıç dersiyle bağdaştırıyor "Dünya aşkı var ama Allah aşkı eksik."diyordu. Bilmiyordum Nuh'un gemisinin kapılarının neden kapanmak zorunda olduğunu. Zihnimdeki uçurumu görmüş, uçurumu ardımda nasıl bırakıp atlayacağımı da sezmiştim. Aslında sadece apacı biberleri bıçakla doğruyor, ellerimin yanmasına sabrediyor ve zihnindeki uçurumdan atlamaya hazırlanıyordum. Hayat böyleydi işte, mana aleminde yol alırken zahirde turşu kuruyor olabilirdiniz. Bu yoğun sarımsak, biber kokusu hatırda tutturacaktı belki içeride olup, ölenleri. Bir süre önce gümüşten anka kolyem de kopmuştu. Onu yaptırmak, yeniden asmak lazımdı boyna, yeniden yangınlara teslim oluşun ve O'nunla doğumun sembolü olarak. Ha anka, ha pervane.
Muhyiddin Şekur
Muhyiddin Şekur
Su Üstüne Yazı Yazmak
Su Üstüne Yazı Yazmak
Öksürük
İç sesimin ağladığını işitiyorum, Keşfedilmemiş ücralara saklıyorum kendimi Bir çuval inciri saçıveriyorum pervasızca Küstah merakım sarmalıyor sancımı Öksürüyorum içimdekini, kenetlenmiş umutlar Avuçlarım bende, sepsessiz. Sessizlik bile eğilmiş önünde Mutlu olma hakkını söküp alıyorum köklendiği yerden Bir zararlı bitki sanıyorum, gerçeklere kör eden Sessizim. Dalgalar bile sepsessiz Bir öksürük duyuyorum çok öteden, önce umutlar terk ediyor limanı Tanışıyor muyuz Taşınıyor muyuz?