Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Alışveriş
Keşfet
Kitaplar
Yazarlar
Okurlar
1000Kitap Android UygulamasıÜCRETSİZ – Google Play'den indirin
1000Kitap iOS UygulamasıÜCRETSİZ – App Store'dan alın
ŞartlarGizlilikTopluluk KurallarıHakkımızdaReklam VerinİletişimKütüphanecilerDizinlerÇerez Politikası
©2024 · 1000Kitap Web Uygulaması · 2.36.31
Rukiye Mina
Rukiye Mina
@Rukiye_mina13
İnsan dersen
Ha var, ha yok.
23 Nisan 2002
23 okur puanı
Kasım 2020 tarihinde katıldı
Şu anda okuduğu kitaplar
Okuma Hedefleri
Bu kitapta beni en çok etkileyen yazarın çoktandır hayatta olmayıp günümüz hakkında böyle isabetli bir kurgu yazması oldu. Çünkü kitapta bahsedilen 2013te gerçekleşen kızıl veba salgınıyla 2019 senesinde yaşadığımız korona salgını arasında az bi zaman var.
Tabiiki çok şükür kitaptaki gibi öldürmesi en fazla 15- 20 dkkyı bulan bir salgın değidi bizimkisi :)
Gel gelelim adamın yaşadıklarına ve şahit olduklarına...
Düşünün dünyaya bir salgın gelmiş herkes kapmış ve ölmüş ama siz bu salgından kurtulabilen sayılı insanlardansınız. Koskoca yeryüzünde senelerce tek başınıza kalıyor ardından bir aile kuruyorsunuz ve yıllar sonra yaşadığınız o felaketi sizin duygularınızı anlayamayacak kadar duygusuzlaşmış torunlarınıza acı bir şekilde anlatırken onlar sizinle dalga geçip bunadığınızı düşünüyor... ne kadar üzücü değil mi? Okurken yaşlı adama çok üzüldüm ama düşününce aslında bizlerinde yavaş yavaş duygusuzlaştığını ve asla bizden önce yaşayanların hissettiklerini hissedemediğimizi fark ettim.
Jack Londonun kaleminden çıkmış derin duygular barındıran salgınların yeryüzünde ve insanlarda bıraktığı etkiyi gözler önüne seren çok güzel bir eser... Okumanızı tavsiye ederim. Bu kitabı okuduktan sonra kendinizi koronaya bile şükrederken bulabilirsiniz :)
Çok ayrıntı vermeden kitaptan kısaca bahsetmek istiyorum...
Kitapta Nazilerin II. Dünya Savaşı'nda Yahudilere uyguladığı Soykırım ana tema olarak yansıtılıyor. Karekterlerin yolu Nazilerin kurmuş olduğu toplama kamplarından birinde kesişir. Ana karakterlerimiz 2 çocuk...
Bruno ve Shumel. Çocuk olmanın verdiği masumiyet kitapta gözler önüne seriliyor.
Birbirinden çok farklı hayatlara, çok farklı ırklara ve çok farklı yaşantıya sahip olan bu iki çocuğun bunca şeye ve aralarına örülmüş tel örgüye rağmen arkadaş olma çabası okurken beni çok duygulandırdı...
Bu hikayenin yüzyıllar önce belki aynısı belki benzerinin yaşanmış olması zaten derinden sarsıyor insanı...
Kitabı okuduktan sonra filmini de izlemenizi tavsiye ederim.
Bu kitabı okuyun bence. çoğu kişi bunun bir çocuk kitabı olduğunu düşünerek okumuyor ama bence kesinikle bu bir çocuk kitabı değil herkesin okuması gereken kitaplardan, kısa ve öz bir kitap... Keyifli okumalar diyemeyeceğim çünkü okurken pek de keyif alacağınızı söyleyemeyeceğim.
Irkçılık ve zulüm nerede olursa olsun kime yapılırsa yapılsın affedilemez bir şey bence...
Simyacı... Birçoğunuz eminim ki bu kitabı bir yerlerde görmüş veya ismini duymuşsunuzdur. Benimde sıkça ismini duyduğum bir kitaptı. Çok okunan kitaplar her zaman dikkatimi çekmez ama Simyacı beni kendine çeken ve bende merak uyandıran bir kitaptı, okuduktan sonrada iyiki okudum dediğim kitaplardan oldu. Size çok spoiler vermeden kitabı özetlemek istiyorum, İspanyada yaşayan çoban Santiagonun karşısına çıkan işaretler ve insanların ona bulması gerektiği söylenen bir hazinenin mısırda oluşunu söylemesi üzerine çıktığı hayat yolculuğunu anlatıyor. Gittiği ülke ve şehirlerde tanıştığı yeni insanlar ve öğrendiği yeni şeylerle hazinesinin peşinden giden bir çoban. Bakalım Santiago hazinesine ulaşabilecek mi?
Sizleri çobanlıktan simyacılığa uzanan Santiagonun hikayesiyle baş başa bırakıyorum...
Keyifli okumalar...
Okur Takip Önerileri
Yaşlı Adam ve Deniz
Öncelikle bu kitabın ne kadar akıcı olduğundan bahsetmek istiyorum. Çok anlaşılır bir dille yazılmış ve hemen hemen her insanın rahatlıkla okuyup bitirebileceği bir kitap. Böyle insanı sıkmayan kitaplara bayılıyorum. Sabah başladım ve geceye doğru bitti. Ama basit bir kitap olduğundan mı hayır değil tabiiki. Çok derin duygular anlatılıyor kitapta. Yaşlı adamın azmi, istediği şeyi elde etmek için gösterdiği çaba ve en son da herkesce kaybetmiş ama aslında istediğini başarmış, kazanmış bir balıkçı . Bizim hayatlarımızda da bazı şeyler için çaba göstermenin iyi sonuçlar vereceğinin önemini kavrayabilmemiz adına güzel bir örnek karakter var kitapta. Yeri geldi yaşlı adamla birlikte bende o teknede sabırla bekledim, yeri geldi heyecanlandım, yaşlı adamın acısını hissettim ve yeri geldi zaferini beraber kutladık beraber sevindik. Ha unutmadan küçük çocuğun merhameti ve yaşlı adama olan sonsuz sevgisini içten kutladım.
Severek okudum bu kitabı herkese tavsiye ederim...
Çalıkuşu...
Ne zamandır okumak istiyordum, bir arkadaşımın vesilesiyle okudum. Ama kitabı kendim almadığıma pişmanım. Çünkü bu dönüp dolaşıp belki bir belki iki senede bir sıkılmadan okuyabileceğim bir roman... Reşat Nuri Güntekinle daha yeni tanıştım.. bu kitap sayesinde
Yazar, Feride'nin ağzından yazmış kitabı ve Feride'nin duygularını çok güzel iletmiş okuyucuya..
Bu kitabın dizisi de var evet dizisinin bir kaç bölümünü daha önce izlemiştim ve beğenmiştimde ama emin olun kitabı okuduktan sonra diziyi izlemek isteyeceğinizi sanmam :) Dizide Kamran ve Feride'nin birlikte geçirdiği zamanlar ve onların aşkları daha çok ön planda. Kitapta ise Feride'nin tek başına yaşadıkları, Kamran'a karşı hissettiklerini bir kitaba yazarak gömmesi ondan vazgeçişi, başından geçen talihsiz olaylar.
O dönemde kız başına diyar diyar gezip öğretmenlik yapan genç bir hanımın aşkından uzakta yaşadığı zorlu bir hayat. Kendi ayakları üstünde duran sevgi dolu hayat dolu genç bir kız Feride ...
Romanı okurken hiç bitmesin diye azar azar okuyordum. Her sayfada her mısrada durup düşünüyordum. Bence herkesin okuması gereken bir Roman. Yazarın kalemi çok anlaşılır sıkılmadan bıkmadan herkesin okuyabileceği bir kitap.
Çok samimi ve naif bir eser...
Bu kitabı herkese tavsiye ediyorum. Hiç kitap okuma alışkanlığı olmayan kişilere başlangıç olabilecek bir kitap.. size okumayı sevdirecek bir kitap ben bi solukta okudum ve mutlu sonla biten kitapların yeri ayrıdır benim için. Bana bu kitaptan ne anladın diye soracak olursanız ; Hiçbir insanı dış görünüşüne bakarak asla ve asla tanıyamayacağınızı söylerdim. Hani derler ya insanın kalbinin güzelliği yüzüne yansırmış diye.. Aslında hep öyle olmuyormuş. insanın kalbinin güzelliği yüzüne yansımıyormuş her zaman. Bazı insanların kalbinin güzelliği gizliymiş meğer , öyle bir bakışta anlaşılmazmış. O insanı tanımalı, bilmeli ,peşin hüküm vermemeli. Çok iyi tanıdığınızı zannettiğiniz insanı belkide hiç tanıyamamışsınızdır. Dönüp bi bakın derim ! Ve son olarak ; kimseyi dış görünüşü için yargılamayın çünkü bunu seçmek o insanın elinde olan bir şey değil!!
