Kuş uçmaz, kervan geçmez bir yerdesin.
Su olsan kimse içmez,
Yol olsan kimse geçmez,
Elin adamı ne anlar senden?
Çıkarsın bir dağ başına,
Bir ağaç bulursun
Tellersin, pullarsın, gelin eylersin.
Bir de bulutları görürsün,
bir de bulutları görürsün,
bir de bulutları görürsün.
Köpürmüş gelen bulutları.
Başka ne gelir elden?
Çın çın ötüyor yüreğimin kökünde şu dünyanın ıssızlığı. Tanrı kimsenin başına vermesin böyle bir yalnızlığı!
Dünyaya bir daha gelirsem
Aklı başında bir insan olacağım
Akşamları erken uyuyuyacağım
Ne işim var öyle meyhanelerde
Pazarları parklarda gezineceğim karımla.
Ben onu bunu bilmem
Bunu bilir bunu söylerim
Ölmek veya ölmemekte bütün mesele
Yetişir ki insan ölmesin
Akşamları uyuyup sabahları uyansın
Ve saçları dağılsın rüzgârda
Ölüler konuşuyor
Bazen hayat yorar insanı...
Şarkılar yorar
Beklemek yorar
Özlemek yorar
Affetmek yorar
Hoş görmek yorar
Boş vermek bile yorar.
Ve insan susar
Her şeye, herkese rağmen...
Elinden gelen tek şeyi yapar
Bağıra bağıra susar…
Durumum fena sayılmaz, içime kapanık biriyim.Çevremde konuşacak biri yok bu yüzden sana içimi döküyorum.
Yaptığım doğru değil belki ama kendimi tutamıyorum bir türlü. Sonra yazdıklarıma bakıyorum, şaşırıyorum, aklım başıma geliyor.
Hani bazen söyleyecek,
Çok sözün olur da,
Bakarsın şöyle bir etrafına,
Ve sonra yutkunarak;
Ben kime, neyi anlatmaya çalışıyorum..?
Diye susarsın ya…
Hani “Ne haliniz varsa görün” diyerek,
Haykırıp, çekip gitmek istersin ya,
Hem de hiç dönmemecesine,
İşte, o hallerden birindeyim…
Gördüklerim tahammül sınırını!
Çoktan aştı.
Ya insanlar ben de çok yanlış yerde,
Ya da ben bu dünyanın;
Çok yanlış yerindeyim…!