Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Muhammed Ali

İstanbul Fethi
Merhum Akif Emre İstanbul'un Fethi hakkında şöyle söylemişti: "Fatih'in İstanbul'u alması, herhangi bir şehrin topraklarına katılmasından öte, bir medeniyetin başka bir medeniyete galibiyetini simgeliyordu."
Reklam
Muhammed Ali
@SN_MAli·Bir kitabı okumaya başladı
Dünyadaki Cennet Huzurlu Aile Yuvası
Dünyadaki Cennet Huzurlu Aile YuvasıOsman Nuri Topbaş
9.6/10 · 310 okunma
384 syf.
·
Puan vermedi
·
411 günde okudu
Bir Rüyayı Hatırlar Gibi
Bir Rüyayı Hatırlar GibiTaha Kılınç
9/10 · 302 okunma

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
Her Zaman "ELHAMDÜLİLLAH" de
Kimseyi elindeki nimetten dolayı kıskanma. Allah'ın ondan neler aldığını bilemezsin. Senin başına gelen hiçbir musibete üzülme. Karşılığında Allah'ın sana neler vereceğini bilemezsin. Her zaman 'Elhamdulillah' de... İmam Şa'ravi
Reklam
İmam Buhari'ye sordular: -Sana zulüm ve hakeret edenlere, iftira atanlara karşı nasıl beddua etmeden sabrediyorsun? Şöyle buyurdu: -Rasûlullâh (sav): "Kevser havuzunda benimle buluşuncaya kadar sabredin" buyurdu, ben de o güne kadar sabrediyorum. [Siyeru alâmin-nübelâ, 12,461]
"Efendim ben, bir zamanlar kalbin bedenimizin içinde olduğunu sanıyordum. * Gaflete bakın ki her şey onun içindeymiş." Ubeydullah Ahrar (k.s.)
Konumuz yine Filistin idi. Ne olduğunu zaten herkes biliyordu, Hoca da bu yüzden ne olduğundan değil, neler yapılabileceğinden bahsediyordu. Şunları ifade etti: "Biz nesillerimizi olaylarla irtibatlandırma noktasında sıkıntı yaşıyoruz. Onlara, meydana gelen şeylerin anlam ve önemini kavratmakta zorlanıyoruz. Yapmamız gereken şey, nesillerimizi olan-bitenle irtibatlandırmak ("rabtu'l-ecyâl"), onları uyarmak ve uyandırmaktır. Gelecek nesillere, dostu ve düşmanı, izzet ve zilleti, hayır ve şerri düzgün şekilde öğretmeli, onları bilinçlendirmeliyiz!"
En Güzel Örnekten, Birkaç Güzel Örnek
Bir başka gün Efendimiz (sas) Aişe annemize dedi ki: “Ey Aişe! Ben senin konuşmandan bana kızgın olup, olmadığını hemen anlarım?” Aişe annemiz, kızgın olduğu zamanlarda bile bunu belli etmemeye özen gösterir, elinden geldiğince bu halini gizlerdi. Ama nasıl Efendimiz'in anladığını merak etmişti. Sordu: “Ya Resûlullah! Bunu nasıl anlıyorsun? Bunu nerden çıkarıyorsun?" Efendimiz (sas) dedi ki: “Ey Aişe! Eğer bana kızmışsan bir şey söylediğin zaman İbrahim'in Rabbine yemin olsun ki diyorsun, eğer benden hoşnutsan, Muhammed'in Rabbine yemin olsun ki diyorsun?" Aişe annemiz, Efendimiz'in (sas) ince düşüncesine, kendinin her halinin böyle dikkat ile okunmasına sevindi ve dedi ki: “Vallahi doğru Ya Resûlullah! Ancak şu andan itibaren sana söz veriyorum, bundan böyle senin isminin dışında bir ismi ağzıma almayacağım, ne kadar kızgın olursam olayım, yine de senin isminle yemin edeceğim."
Sayfa 206Kitabı okudu
En Güzel Örnekten, Birkaç Güzel Örnek
Efendimiz'in (sas) çok sevdiği eşi Hz. Aişe annemiz ile olan münasebeti üzerinden, "O (sas) nasıl bir eş, nasıl bir aile reisi idi?" bunu görmek için, bir iki rivayeti, içerisinden model insan çerçevesinde mesajları almak üzere sizlerin düşünce dünyasına havale ediyorum. Bir gün annemiz kızmış evin içerisinde yüksek sesle bir şeyler söylüyor, bağırıyor, çağırıyor. O anda da babası Hz. Ebû Bekir haneye giriyor. Kızının o halini görünce ne olduğunu sormadan, Aişe annemizi bir köşeye çektiği gibi: "Ey Filanenin kızı! Sen nasıl olur da Resûlullah'ın huzurunda böyle konuşursun?” deyip, elini vurmak için kaldırıyor... O anda Efendimiz (sas) Hz. Ebû Bekir'e: "Sakın ha Ebû Bekir!” deyip vurmaması için uyarıyor. Hz. Ebû Bekir utancından hiçbir şey diyemeden evden çıkıp gidiyor... Annemiz mahcup, ama Efendimiz her zaman ki gibi tebessüm halinde... Aişe annemize diyor ki: "Seni nasıl o kızgın adamın elinden kurtardım. Nasıl seni onun elinden aldım?” Bu söz hanede gülüşmelere sebep oluyor ve iş tatlıya bağlanıyor. Bir müddet sonra haneye yine gelen Hz. Ebû Bekir, bu sefer orada çok farklı bir hava ile karşılaşıyordu. Annemiz gülüyor, Efendimiz (sas) tebessüm halinde, letafet rüzgârı en güzel haliyle esiyor... O anda Hz. Ebû Bekir diyordu ki: “Aranızda kavgaya beni ortak ettiğiniz gibi, sevincinize de ortak etmez misiniz?" Bu söz mekânın havasını daha da güzelleştiriyor, gülüşmeler daha da ziyadeleşiyordu.
Sayfa 205Kitabı okudu
Reklam
Hz.Nûh (as)
Eğer bir gün karada gemi yapmak zorunda kalırsan; "Hani bunun denizi!?" diyenlere kulak asma. Sen tahtaları çivi çakmaya devam et; yeri ve zamanı gelince Allah denizi senin ayağına getirecektir.
Sayfa 127Kitabı okudu
Peygamber Efendimiz (sav)'in Hüzün ahlakı
Peygamber Efendimizin (sas) şu sözü bizlere hüzün ahlakı adına da onemli ipuçları vermektedir. Bu önemli ipuçlarının belki de en başında zikredeceğimiz şey oğlu İbrahim'in vefatı üzerine dilinden dökülen şu sözlerdir: "Göz yaş döker, kalp teessür duyar. Biz, yüce Rabbimizin razı olacağı sözden başkasını söylemeyiz. Vallahi ey İbrahim! Senin ayrılığın bizi fazlasıyla mahzun etti!”
Sayfa 134Kitabı okudu
Ama konu sistem dedikleri aileye gelince ondan liderliği kaldırırlar.
Dede ve ninenin çocuklar üzerinde olan etkisi çok büyüktür. Aile dediğimiz yapı, toplumun en küçük örgütlü birimidir. En küçük teşkilatlı birimidir. Bütün sosyoloji kitaplarında aile ile ilgili kitaplarda aileye ya birim ya kurum ya da sistem derler. Bu tanımlamada karşımıza ciddi bir sorun çıkıyor. Bütün strateji kitaplarında birim, sistem denilen yapılarda "lider önemlidir ve vardır" ilkesini özellikle vurgu yapılır. Ama konu sistem dedikleri aileye gelince ondan liderliği kaldırırlar.
Küresel düzeneğin kullandığı ideolojik aygıtların panzehiri AİLE
Aile küresel düzeneğin kendi değerine göre toplumu inşa etmek için kullandığı ideolojik aygıtların panzehiri işlevi görebiliyor. Mesela medya, eğitim hepsi bir şekilde bizi ve çocukları şekillendirmeye çalışıyor. O zaman aile küresel patronlarla çocuğun arasına giren ve onun zerk ettiği zehrin panzehiri olan ve kendi değerleri doğrultusunda çocuğu yetiştirebilen bir kurum. O zaman iktidara ortak oluyor, en sevmedikleri şey. O zaman benim anne babayı aradan çıkarmam lazım. Bu da iki şekilde olur ya anne babayı tamamen aradan çıkartmam lazım ya da anne baba ile çocuğun arasındaki iletişimi minimuma indirmem lazım. Yani çocuğu en erken yaşta anne babadan ayırmam lazım diyor. Bu şimdi konuşulan bir şey değil, Platondan beri konuşulan bir şey. Mesela Marquis de Sade diye birisi var, sadizmin de kendisinden geldiği bir adam. Fransız devrimi'nden sonra mecliste delege olan bir isimdir. " Çocukları asla anne ve babaların yetiştirmemesi lazım" diyor. O zaman baktığımızda anne babanın ailenin gerçekten küresel iktidarın kontrolünü bozan bir rolü olduğunu görüyoruz, bu anlamda rahatsız edici, çaresiz kaldıkları bir durum var. İnsanları kendi haline bırakırsak aile kurmaya devam eder. Bu sebeple aileyi şiddetle cinayetle ilişkilendiren tehlikeli bir kurum olarak göstermeliyiz, diyorlar. Bugün olup biten şey budur.
64 öğeden 16 ile 30 arasındakiler gösteriliyor.