Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Muhammed Ali

Hz.Nûh (as)
Eğer bir gün karada gemi yapmak zorunda kalırsan; "Hani bunun denizi!?" diyenlere kulak asma. Sen tahtaları çivi çakmaya devam et; yeri ve zamanı gelince Allah denizi senin ayağına getirecektir.
Sayfa 127Kitabı okudu
Reklam
250 syf.
·
Puan vermedi
·
249 günde okudu
Peygamber Efendimiz (sav)'in Hüzün ahlakı
Peygamber Efendimizin (sas) şu sözü bizlere hüzün ahlakı adına da onemli ipuçları vermektedir. Bu önemli ipuçlarının belki de en başında zikredeceğimiz şey oğlu İbrahim'in vefatı üzerine dilinden dökülen şu sözlerdir: "Göz yaş döker, kalp teessür duyar. Biz, yüce Rabbimizin razı olacağı sözden başkasını söylemeyiz. Vallahi ey İbrahim! Senin ayrılığın bizi fazlasıyla mahzun etti!”
Sayfa 134Kitabı okudu

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
Ama konu sistem dedikleri aileye gelince ondan liderliği kaldırırlar.
Dede ve ninenin çocuklar üzerinde olan etkisi çok büyüktür. Aile dediğimiz yapı, toplumun en küçük örgütlü birimidir. En küçük teşkilatlı birimidir. Bütün sosyoloji kitaplarında aile ile ilgili kitaplarda aileye ya birim ya kurum ya da sistem derler. Bu tanımlamada karşımıza ciddi bir sorun çıkıyor. Bütün strateji kitaplarında birim, sistem denilen yapılarda "lider önemlidir ve vardır" ilkesini özellikle vurgu yapılır. Ama konu sistem dedikleri aileye gelince ondan liderliği kaldırırlar.
Küresel düzeneğin kullandığı ideolojik aygıtların panzehiri AİLE
Aile küresel düzeneğin kendi değerine göre toplumu inşa etmek için kullandığı ideolojik aygıtların panzehiri işlevi görebiliyor. Mesela medya, eğitim hepsi bir şekilde bizi ve çocukları şekillendirmeye çalışıyor. O zaman aile küresel patronlarla çocuğun arasına giren ve onun zerk ettiği zehrin panzehiri olan ve kendi değerleri doğrultusunda çocuğu yetiştirebilen bir kurum. O zaman iktidara ortak oluyor, en sevmedikleri şey. O zaman benim anne babayı aradan çıkarmam lazım. Bu da iki şekilde olur ya anne babayı tamamen aradan çıkartmam lazım ya da anne baba ile çocuğun arasındaki iletişimi minimuma indirmem lazım. Yani çocuğu en erken yaşta anne babadan ayırmam lazım diyor. Bu şimdi konuşulan bir şey değil, Platondan beri konuşulan bir şey. Mesela Marquis de Sade diye birisi var, sadizmin de kendisinden geldiği bir adam. Fransız devrimi'nden sonra mecliste delege olan bir isimdir. " Çocukları asla anne ve babaların yetiştirmemesi lazım" diyor. O zaman baktığımızda anne babanın ailenin gerçekten küresel iktidarın kontrolünü bozan bir rolü olduğunu görüyoruz, bu anlamda rahatsız edici, çaresiz kaldıkları bir durum var. İnsanları kendi haline bırakırsak aile kurmaya devam eder. Bu sebeple aileyi şiddetle cinayetle ilişkilendiren tehlikeli bir kurum olarak göstermeliyiz, diyorlar. Bugün olup biten şey budur.
Reklam
Aile Saadeti
Aile Saadeti erkek ve kadının karşılıklı saygı ve hoşgörü çerçevesinde birbirinin haklarını riayet etmelerine bağlıdır. Bu konuda özellikle erkeklere çeşitli uyarılar yapılmıştır. Kadınlarla iyi geçinmeyi tavsiye eden Yüce Allah, onların hoşlanılmayan bazı davranışların da hayır yaratmış olabileceğini bildirmiş, Peygamberimiz de kadınların bazı huylarından memnun kalınmasa da diğer bazı huylarından hoşlanabileceğini haber vermiştir. Buna göre eşler aile yuvasını ayakta tutmak ve huzurlu bir ortam oluşturmak için birbirlerinin iyi yönlerini görmeye çalışmalı kötü huylarına takılmamalıdır.
Neden ailece seyahat?
Özellikle ebeveynlerin malumudur ki çocuklar, şahsiyetlerini etrafında gördükleri ve şahit olduklarıyla geliştirirler. Bu nedenle çocuğa sürekli nasihat etmek yerine ona "hal aktarımı" yapmaya odaklanmak daha doğrudur. Çevresindeki insanların güzelliklerinden, derinliklerinden ve ufkunun genişliğinden çocuk da etkilenecektir. Böyle bir ortam sağlanabildiğinde, birçok konuda gençlere sözlü nasihatlar yapmaya da gerek kalmayacaktır. İşte seyahatler, aile arasındaki iletişimi kuvvetlendiren, çocukla anne babasının münasebetlerini olgunlaştıran, aileye aidiyeti geliştiren çok önemli vesiledir.
Dijital ortamda mahremiyetin korunması
Aileler çocuklarının komik hallerini çekip sosyal medyaya yüklüyorlar. Bu videolar hiç silinmiyor. O çocuklar büyüdüğünde bu videolarla dalga geçildiğinde depresyona giriyorlar ve yurt dışında buna bağlı çok intihar yaşanıyor.
Ehli İrfan'dan nasihatler ;
"Kimsenin saçına "ak" olmayın. Kimsenin gönlüne "yük" olmayın. Kimsenin kalbine "yara" olmayın. Kimsenin gözüne "yaş" olmayın. Kimsenin diline "ah" olmayın. Kimsenin baharına "kış" olmayın."
448 syf.
·
Puan vermedi
·
20 günde okudu
Ana Hatlarıyla İslam Tarihi 1
Ana Hatlarıyla İslam Tarihi 1Adem Apak
8.8/10 · 722 okunma
Reklam
Hz. Peygamber'in (sav) ve Müslümanların mücadelesi
Hz.Peygamber'in (sav) ve Müslümanların Medine'deki hayatları da Mekke'deki gibi büyük mücadele içinde geçmiştir. Üstelik Onlar burada pek çok düşmanla baş etmek zorunda kalmışlardır. Her şeyden önce Kureyşli müşrikler onların peşlerini hiç bırakmamış, Medine'de birlikte yaşamak durumunda kaldıkları Yahûdîler ise aralarında anlaşma olmakla birlikte kendilerine hiçbir zaman güven vermemiştir. Diğer taraftan şehirdeki münafıklar Müslüman toplumunun en büyük iç problemi olmuşlardır. Onlar bir taraftan Müslümanların açık düşmanlarıyla gizli ortaklıklar kurarken, diğer taraftan da Allah Rasûlü'nün (sav) titizlikle korumaya çalıştığı Evs-Hazrec ve Ensâr-Muhâcir bütünlüğünü ve dengesini sarsmak ve dâhilî çatışma meydana getirmek için her türlü yola tevessül etmişlerdir. Ancak gerek Hz Peygamber'in aldığı tedbirler, gerekse Müslümanların çoğunluğunun teenni ile hareket etmeleri, münafıkların hemen bütün girişimlerini boşa çıkartmıştır. Bu süreçte Allah Rasûlü (sav) hem içeride hem de dışarıda uyguladığı tutarlı ve dengeli siyaset sayesinde Medine'de kurmaya çalıştığı Müslüman toplumu tehdit eden bütün düşmanları zamanı geldiğinde sırasıyla bertaraf etmeyi başarmıştır.
Sayfa 406Kitabı okudu
Ticaret ve Karaborsacılık
Ömer b. el-Hattâb’dan (r.a) rivâyet edildiğine göre Rasûlullah (s.a) şöyle buyurdu: “Dışardan mal getiren girişimci rızıklanmış, karaborsacı ise lanetlenmiştir” İbn Mâce, Ticârât, 6 AÇIKLAMA Karaborsacılık (ihtikâr), kamunun ihtiyacı olmasına rağmen ticarî bir malı pahalanması gayesiyle stoklayıp talebin artmasına sebep olmak ve piyasaya arzını geciktirmek demektir. Böyle bir ortamda mal ve eşya fiyatları sun’î olarak yükselir ve normal piyasa seviyesinin üzerine çıkar. Böylece meşru kâr değil de hep rant peşinde olan bir tüccar, hiç emek sarfetmeden sermayesine sermaye katmış olur. Aslında, fiyatların tabiî seyrine müdahale ederek piyasayı altüst eden ve zengin olmak isteyen karaborsacı, insaf, vicdan, merhamet ve şefkat gibi ulvî değerlerden uzaklaşmakla fakirleşmekte ve hem kendine hem de topluma zulmetmektedir.
Bedir sonrasında müşrik esirler arasında diyet bedelini ödemeye imkan bulamayanlar için farklı çözüm yolları bulunmuş; buna göre onlardan bir kısmı maddi imkânsızlıkları sebebiyle bedelsiz olarak serbest bırakılırken, bir kısmına da Medine'li 10 kişiye okuma-yazma öğretmeleri şartıyla hür kalacakları vadedilmiştir. Gerek İslâm tarihinde, gerekse Dünya tarihinde o zamana kadar ve ondan sonra böyle bir esaret bedeline tesadüf etmek mümkün değildir. Bu uygulama aynı zamanda Hz Peygamber'in (sav) okumaya, ilme ve öğrenmeye verdiği ehemmiyeti açıkça işaret eder.
Sayfa 268Kitabı okudu
Bedir Savaşı Mekke müşriklerini hezimete uğratırken, Müslümanlar için muazzam bir başarıdır. Her şeyden önce onlar bu savaşta Mekke'den kaçmadıklarını Medine'ye hicret ettiklerini göstermişler, artık Mekkelilerin "içlerimizden çıkan ayak takımı" diyerek küçümsedikleri, hafife aldıkları bir topluluk olmadıklarını, Mekke'ye karşı siyâsi ve askeri güç haline geldiklerini ispat etmişlerdir. Bu sonuç, müşrik eziyetlerinin mağduru olan, taktik gereği pasif direnişi tercih ettikleri için müşrikler tarafından sinmiş kabul edilen Müslümanların kendilerine güven duymalarını temin etmiş, onlardaki düşmanı yenebilecekleri düşüncesini kuvveden fiile geçirmiştir.
Sayfa 267Kitabı okudu
69 öğeden 31 ile 45 arasındakiler gösteriliyor.