Sevgi, şefkat ve vicdanı temsilen anne olgusu üzerinden toplumun mutabık kaldığı ve üzerine adalet, ahlak, yaşam biçimi, ilişkilerin sosyal hayattaki yeri gibi insan unsurlarını belirleyen-kanunlaştıran değer yargılarılarını reddeden ve reddetiği şeye bir alternatif sunma zorunluluğu da hissetmeyen; aslında zaman zaman hepimizin hayatın bir noktasında büründüğü ve bunu toplumsal içgüdüyle yanlış-terk edilmesi gereken bir hâl olduğunu düşündüğümüz kişilik: “Yabancı” çok iyi anlatılmış. Yabancı hepimizin ara ara durduğu bir hayat istasyonu aslında. Bu yabancı, kötülüğe bile o kadar yabancı ki; katil olduğu için bile yargılamak ‘anlamını’ kaybediyor. Anlamın kaybolduğu bir hayat istasyonu ‘Yabancı’…Hepimiz biraz yabancıyız