Yaşamda öyle 'ân'lar vardır ki, o 'ân'larda kişi kendini, ne te'vîl edebilir ne de tefsîr; yalnızca teslîm eder ki, teslîmiyet, samîmiyettir;
ihlâstır...
Kendine hürmettir;
kendi sınırlarını bilmektir.
Alemlere rahmet olarak gönderilen, nuruyla kainatı şereflendiren, Bi’set’ten sonra dünyaya açılan ufkun ve sonsuzluk çağrısının temsilcisi, Rasûlullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem
“İnsanlar bir birine kıyas ettikleri için yanılır.”
Kıyastan çok yapmamız gereken imkanlar çerçevesinde çalışmasıdır.
Asıl mesele; Eşit olması pek mümkün olmayan insan oğlunun geldiği dünya hayatı boyunca bulunduğu süreci nasıl değerlendirdiği meselesidir. Lütfedilen potansiyel ve yeterliliklerin nerede nasıl kullanılması gerektiğini bilmesi meselesi çerçevesinde çıktığı bir yolun sona ermesi ya da ermemesinin pek önemi yok, asıl mesele yolda olmaktır.
Kureyş soyluları ve Maveraünnehir'in Aryan olmayan kabileleri, Turaniler, Berberiler ve Türkmenler şu anda birbirine öyle karışmış haldedir ki şecereleri üzerinde araştırma yapmak, hatta Alman Nazi partisine mensup bir ırk bilimci için bile mümkün olabilecek bir şey değildir.