Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Alışveriş
Keşfet
Kitaplar
Yazarlar
Okurlar
1000Kitap Android UygulamasıÜCRETSİZ – Google Play'den indirin
1000Kitap iOS UygulamasıÜCRETSİZ – App Store'dan alın
ŞartlarGizlilikTopluluk KurallarıHakkımızdaReklam VerinİletişimKütüphanecilerDizinlerÇerez Politikası
©2024 · 1000Kitap Web Uygulaması · 2.36.38
Scarlet witch
Scarlet witch
@Scarletwitch_
60 okur puanı
Kasım 2022 tarihinde katıldı
Okuma Hedefleri
Midenize girenden tutun da midenize oturan konulara kadar herşeyi ele alan bir kitap, günümüzün 1982'lerden çokta farklı olmadığını gelişmek yerine gerilediğimizi gözler önüne seriyor,okurken a bugün diyip acı acı gülüyorsunuz,80 li yılların Nasrettin hocalığını yapıyor Muzaffer İzgü.. her hikayeden sonra neden böyle bir millet haline geldik diye içerlenip hatta yer yer üzülüp, sorguya çekiyorsunuz kendinizi hem gülüp hem düşünmeye hazırsanız okumaya başlayabilirsiniz.
Bu kitap hissizliğin kara deliğine düşmüş bı arkadasimizi anlatıyor ama arkadaş demek te yanlış o kimseye ait değil ne annesine ne sevgilisine nede bu dünya ya hatta kendi bedenine bile başına gelenler bı başkasının başına gelmişçesine kayıtsız kendi hiç birşey yapmamış gibi herşeye umursuz aslında çok hassas ama bunu gösterecek yada göstermek istemeyecek kadar üşengeç,kendi hayatında bir seyirci gibi adeta herşeye ,kerkeze yabancı ,iç sesini en iyi kendisi duyuyor bu yüzden başkalarıyla konuşmak yerine içinde kendiyle konuşuyor hatta bu delilik seviyesine gelince aslında dışındanda konuştuğunun farkına varıyor,hikayede hücresinde bazen umut bazen umut etmek istemeyerek beklediği temyiz kararıyla herşeye rağmen bu halinden memlun oldugunun farkına varıyor. Aslında o kendi tanrısını, kendi kaybettiği belkide hiç aramaya kalkmadığı benliğini buluyor. Ölümü için bir günü de olsa bin günü de olsa gene olacaklardan kacamayacağını ve halinden,kendinden memlun olduğunu hissediyor,İnsanın ölmeden önce kendini bulmasıni acıklı şekilde anlatıyor...
Herkesleşememek , hayat yolunun sadece yaşam günlerini doldurmak değil yaşamını dolu dolu yaşamak her gün yeni bir yönünü keşvetmek, keşvettiğin kendinle mekanı zamanı olmayan kendi cennetine kavuşmak.. öğrenmenin uçsuz bucuksızlğının sihrine kapılmak, tüm bedeninin düşündüklerinden başka bir şey olmadığın farkına varmak ve bunu herkesin bulmasını,topluma ayna tutup korkularının hayalleri olduğunun savaşını vermek.. anlasilamamak.. ama en temelinde kendini bu dünyada gerçekleştirmeyi anlatıyor bize Jonathan.
Ah Jonathan ah senden öğrenecek ne çok şey var .
Okur Takip Önerileri
Kitap o kadar hızlı aktı ki ne zaman başladım ne zaman bitirdim bilemedim bunun yanı sıra sık sık bazı noktalarda duraksayip soluklandigim ne acı dediğim yerler oldu çünkü kitabın adı yaşamak ama yaşamaktan çok yaşama çabası ve ölüm den bahsedilmiş , gozlem gücüne dayanılarak anlatılan kısımlar var yandan izliyor gibi hissettiriyor bunun yanında karakteri kendini yargiladigi anlarda o iç hesaplaşma sizi kaplıyor..dönemsel öğeler sonuna kadar hissediyor sizi ister istemez o dönemi araştırmaya itiyor.. ayrıca filminide izledim ana itibariyle benziyor olmasının dışında kitaba çok bağlı kalinmadan senaryolastirilmis.
İğneleyici, çekişmelerle dolu pamuk şekeri tadında sizi içine çeken bir aşk hikayesi... bugün akıcı ve okuması kolay bı o kadar da keyifli birşeyler okumak istiyorum diyenlerin tercihi olabilir.
Kısaca: Lucy Hutton ve Joshua Templeman birbirlerinden nefret ettiklerini sanarlar (en başında)..iş yerindeki yeni terfi pozisyonu ile işler iyice kızışır ve olaylar başlar aslında bunun nefret olmadığını yaşayarak anlarlar..
Kitabı okuduktan sonra filmini de izledim, okuyanların izlemelerini tavsiye ederim.
Bazı yerlerde ayrıntılar atlandigi için mantık boşlukları oluşmuş ve yaşanma siralarinda değişiklikler vardı ama buna rağmen okuduğum kelimeleri replik olarak duymak güzeldi.
Okumak güzeldir..okuyun, okutun.
Sevgilerle... küçük cadı
