Kilise, düşünen adam değil, inanan adam istiyordu. Ama nasıl inanan? Skolastik
düşüncenin getirdiğine inanan ve bu çerçeve içinde bile düşünmeye, yani tefekkürde bulunmaya kalkmayacak kadar iradesiz veya fanatik biçimde inanan insan istiyordu. İslam’ın inandıktan sonra derinleşmeyi; tefekküre yönelerek taklidi imanını tahkiki imana ulaştırmayı bir ibadet sanan anlayışıyla, kilisenin tefekkürü aforoz eden anlayışı arasında bir uçurum vardı.
Sayfa 18